1 Mayıs Saraçhane’ye de Beşiktaş’a da sığmaz! 1 Mayıs’ta Taksim’e!


Günler, hatta haftalar öncesinden 2024 1 Mayıs’ında Taksim’e çıkma istemi, diğer yıllara oranla çok daha güçlü biçimde ifade edilmeye başlanmıştı. Fakat tarihler 1 Mayıs’a yaklaştıkça, Taksim söylemi terkedilmeden farklı alanlar telaffuz edilmeye başlandı. 27 Nisan’da DİSK Saraçhane, KESK ise Beşiktaş Meydanı’nda toplanacağını duyurdular. TMMOB ve TDH’nin (Türk Diş Hekimleri) DİSK’in yanında, TTB’nin ise KESK’in yanında olacağı belirtildi. Oysa KESK, 17 Nisan’daki toplantıda Şişli’de olacaklarını söylemişti.

Bunun üzerine “2024 1 Mayıs Taksim Platformu” bileşenleri de büyük oranda KESK’in toplanma yeri olarak belirlediği Beşiktaş Barbaros Meydanı’na katılma yönünde görüş belirttiler. KESK ve DİSK’in dışında Platform olarak üçüncü bir yer belirleme önerimiz, (Şişli kolunu oluşturma) kabul görmedi.

Böylece, bugüne kadar Taksim hedefli 1 Mayısların en militan, en devrimci, en direnişçi güzergahı olarak bilinen “Şişli kolu”, tasfiye edilmiş oldu.

Dahası, en azından 1 Mayıs öncesinde 4’lünün yaptığı anma programına katılmayıp, Platform olarak ayrı bir anma düzenleme önerimiz bile “geç kalındığı” gerekçesiyle reddedildi. Böylece bir aydır kendi bağımsız faaliyetiyle 1 Mayıs’a çağrı yapan 2024 1 Mayıs Taksim Platformu, 1 Mayıs programını, bütünüyle konfederasyonların inisiyatifine bırakmış oldu.

 

Süreç nasıl işledi?

İşçi Emekçi Birliği (İEB) bileşenleri, Mart ayının ilk haftası yaptıkları toplantıda, bu yıl 1 Mayıs’ı Taksim’de kutlama istemini belirterek diğer kurumlara çağrı yaptılar. 28 Mart’ta toplam 23 kurum olarak “birleşik, kitlesel, tarihsel ve sınıfsal özüne uygun Taksim 1 Mayısı’nı birlikte örgütleme” deklarasyonu yayınlandı. Ardından “2024 1 Mayıs Taksim Platformu” adını aldı.

Birlik olarak 14 Mart’ta yapılan ilk toplantıda, 4’lü ile (DİSK, KESK, TTB, TMMOB) görüşme kararı alınmıştı. İlk görüşme 28 Mart’ta KESK’le yapıldı. KESK, 4’lü olarak kendi aralarında görüşmediklerini, fakat kendilerinin birleşik bir 1 Mayıs kutlamasından yana olduklarını belirtti. DİSK ise, görüşme talebine 29 Mart’ta cevap verdi. 2 Nisan’da görüşebileceklerini, fakat görüşmeye gelecek kişilerin ismi ve temsiliyeti hakkında bilgi istediklerini söylediler. “Birlik” adına görüşme talebi yapıldığı belirtilip, neden isim istendiği sorulmasına rağmen bu konuda ısrar ettiler.

Bugüne kadar DİSK’le görüşmelerde böyle bir uygulama sözkonusu olmamıştı. Üstelik her yıl 1 Mayıs öncesi kurumlar arası bu tür görüşmeler yapılırdı ve asla ön-bilgi istenmezdi. Bir işçi sendikasıyla değil de devletin üst düzey bir kurumuyla görüşülüyormuş gibi bürokratik bir işleme tabi tutulmak, DİSK’in geldiği noktayı ve 1 Mayıs’taki tutumunu göstermesi bakımından çarpıcıdır. Bu koşullarla DİSK’le görüşmeyi reddetmek daha doğruydu aslında. Ama kabul edildi.

2 Nisan’da yapılan görüşmede, DİSK, Taksim dışında bir çağrı yapmayacaklarını, ITUC (Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu) üzerinden süreci yürüteceklerini söyledi. 4’lü ile görüşeceklerini ama ortak çalışmayı düşünmediklerini bildirdi. Emek, Barış, Demokrasi Güçleri’ne ise, sürecin herhangi bir aşamasında toplantı çağrısı yapmayacaklarını ifade ettiler. Birlik adına görüşmeye katılanların sorusu üzerine, Taksim’in yasaklanması halinde, ortak bir yürüyüş kolu çağrısı yapmayı düşünmediklerini de belirttiler.

Bütün bunlar, DİSK’in 1 Mayıs’ı ortaklaştırma gibi bir çabası olmayacağını ortaya koyuyordu zaten. Sonrasında “2024 1 Mayıs Taksim Platformu”nun DİSK’le herhangi bir görüşmesi olmadı. Fakat KESK ile görüşmeler devam etti. 17 Nisan’da yapılan görüşmede, KESK İstanbul Şubeler Platformu olarak 1 Mayıs’ı Taksim’de kutlama ve Şişli tarafından bir kol oluşturma kararı aldıklarını ve bu kolu, 1 Mayıs güçleriyle birlikte örgütlemek istediklerini bildirdiler. Yanı sıra DİSK’in farklı bir tutum izlediğini, 4’lü ile dahi biraraya gelmek istemediğini belirttiler. Platform adına konuşanlar ise, buluşma noktasının Şişli olmasını doğru bulduklarını, bunu ilan edip bir an önce çalışmalara başlamak gerektiğini söyledi. Fakat KESK, 4’lü olarak görüşüldükten sonra ilan edeceklerini söyledi. 23 Nisan’daki toplantıda ise, Şişli’yi değiştirip Beşiktaş Meydanı’nda karar kıldıklarını öğrendik. Gerekçe olarak da; 1 Mayıs günü Şişli ve çevresinin polis tarafından kuşatılacağı, Beşiktaş’ta toplanmanın daha rahat olacağı, ayrıca üyelerinin eskisi gibi olmadığı, çatışmayı göze alamadıklarını belirttiler. Platform bileşenlerinin Şişli ısrarı, KESK’in kararını değiştirmedi.

Bu durum üzerine Platform bileşenleri, daha önce Şişli’yi uygun bulmalarına rağmen, “kitlelerden yalıtık olamayız” diyerek Beşiktaş yönüne meyletmeye başladılar. PDD olarak, Platform’un Şişli’de toplanması gerektiğini, “bağımsız bir tavır” koymanın önemini belirttik. Başka kurumlardan da bunu söyleyenler oldu. Ardından “ikili plan” yapılması ağırlık kazandı. Hem Beşiktaş’ta olunacak, hem de Şişli’de buluşup Taksim zorlanacaktı.

Fakat 27 Nisan’da 4’lünün Saraçhane ve Beşiktaş kararı, Platform’un “ikili plan”ını da rafa kaldırdı. Platform bileşenlerinin tamamına yakını Beşiktaş’a gitme kararı aldı.

Bu süreç boyunca sendikaları bile Taksim’den vazgeçirmeye çalışan EMEP’i anmadan geçmemek gerekiyor. EMEP her zaman olduğu gibi, 2024’te de 1 Mayıs’ın Taksim’de kutlanmasına karşı büyük bir direnç gösterdi. Salt kitlesellik adına yasal miting başvurusunu yineledi, DİSK’i buna ikna etmek için görüşmeler yaptı. KESK Şişli kolunu oluşturacağını bildirince, EMEP, Şirinevler gibi alakasız ve çok uzak bir noktada toplanıp Taksim’e yürüyeceklerini söyleyecek kadar komik savunular geliştirdi.

 

1 Mayıs’ı sendikaların vesayetinden

kurtarmak

Daha önceki yazılarımızda da belirtmiştik; 1 Mayıs’ın sahibi sendikalar değildir! Elbette sendikalar, 1 Mayıs’ın önemli bileşenidir; fakat tek karar alıcısı olamazlar. 1 Mayıs “sendikal” değil, “siyasal” bir mücadele günüdür; bu nedenle sahibi sendikalar değil, komünist partilerdir.

1 Mayıs’ı, sınıfın birlik, dayanışma, mücadele günü ilan eden de, sonrasında dünya ölçeğinde kutlanmasını sağlayan da I. Enternasyonal’dir. Bütün dünyada 1 Mayıslar komünist parti ve örgütlerin öncülüğünde kutlanmıştır. Türkiye’deki ilk kutlamalar da böyledir.

Fakat 1976 yılında DİSK’in Taksim Meydanı’nda kutlamasından itibaren 1 Mayıs, adeta DİSK’in tekelindeymiş gibi ele alınmaya başlandı. O zamanki DİSK’in TKP ağırlığında olduğunu, dolayısıyla TKP’nin kararıyla böyle geliştiğini unutmamak gerekir. Kaldı ki, ‘70’li yıllarda ihtilalci komünistler başta olmak üzere kimi devrimci örgütler, (DİSK’in mitingleri dışında) korsan biçiminde 1 Mayıs kutlamaları yapmıştı.

12 Eylül sonrası 1 Mayıs kutlamaları, yine komünist ve devrimcilerin Taksim hedefli eylemleriyle gündeme oturdu. Yıllarca her 1 Mayıs, Taksim çevresinde çatışmalarla, polis terörüyle binlerce kişinin gözaltına alınması, tutuklaması şeklinde geçti; ölenler, yaralananlar oldu. 1 Mayıs’ta yasal mitingler böyle kazanıldı. Fakat mitingler, sendikaların kürsüsü haline gelip devrimci kortejlere saldırılar artınca, “Devrimci 1 Mayıs Platformu” oluşturularak yeniden Taksim hedefli 1 Mayıslar dönemi başladı. Kadıköy ve Saraçhane ara duraklarından sonra, 1 Mayıs’ta tek hedef Taksim’e çıkmak oldu. Yıllarca Taksim çevresinde çatışmalar yaşandı. 1 Mayıs’ın yasalaşması ve Taksim’in 1 Mayıs’a açılması böyle sağlandı.

Bu kısa tarihçe bile, 1 Mayıs’ın ve Taksim’in nasıl ve kimler tarafından kazanıldığını ve gerçek sahiplerini ortaya koyuyor. AKP hükümeti Taksim’i yasaklayıp, Maltepe ve Bakırköy gibi yalıtık meydanları dayatınca, önce sendikalar buna boyuneğdiler, sonra diğer kurumlar… Taksim kazanıldıktan  sonra böylesi bir geri adım kabul edilemezdi, etmemek gerekiyordu. O yüzden tek başına da kalsak Taksim hedefli 1 Mayısları savunduk ve yaşama geçirdik. Pandemi koşullarında bile 1 Mayıs’ın meydanlarda ve Taksim’de kutlanabileceğini söyledik; DİSK başta olmak üzere reformist kurumların “sanal alem”den veya pencerelerden kutlama planlarını alt-üst edebildik.

Şimdi DİSK, sözde Taksim’in bayraktarlığını üstlenmiş görünüyor. Dayandığı tek şey de, AYM kararı ve yerel seçim sonrası CHP’nin birinci parti olması… DİSK Başkanı Arzu Çerkezoğlu diyor ki, “bir elimizde karanfil, bir elimizde AYM kararı ile Taksim’e yürüyeceğiz!”

Bugüne kadar devrimciler önderliğinde kitleler Taksim’e yürürken ellerinde AYM kararı mı vardı? Ya da 1 Mayıs’ı Taksim’de kutlamak için AYM kararına mı ihtiyacımız var!?

Biz Taksim kararını tarihsel, sınıfsal, siyasal meşruluğumuzdan alıyoruz! AYM’nin geçen yıl Ekim ayında Taksim için verdiği “hak ihlali” kararı da, bu meşruluk üzerinden ve her koşulda 1 Mayıs’ı Taksim’de kutlama ısrarından alındı. Çünkü biliyoruz ki, yasalar sokakta yapılır! Zafer sokakta kazanılır!

 

Sonuç olarak

Komünist ve devrimcilerin ölüm pahasına 1 Mayısları Taksim’de kutlama ısrarı ve kararlılığı sonucu elde edilen bir yasal kazanımı, bugün DİSK tepe tepe kullanmaya kalkıyor! Hem de bu zemini yaratan kurumları hiçe sayarak… Kendi kazanımı gibi göstererek…

Ne DİSK’in bu kendini beğenmiş dayatmacı tavrı kabullenilip Saraçhane’ye gidilir; ne de öncesi bir yana 15 Temmuz’dan sonra kendi üyelerinin direnişine bile sahip çıkmayan KESK’in arkasına dizilip Beşiktaş’ta olunur. Bu süreci başlatan İEB’in öncülüğündeki 2024 1 Mayıs Taksim Platformu, bağımsız bir tavır alıp Şişli kolunu oluşturmalıdır. 1 Mayıslarda sendikaların vesayetini, dayatmasını, giderek devrimcileri hiçe sayan tutumunu kıracak tek tutum da budur.

Bu konudaki görüşlerimizi katıldığımız tüm toplantılarda ifade ettik. Başından itibaren ilan ettiğimiz gibi 1 Mayıs’ta Taksim’e çıkmak için mücadele edilmelidir.

Önce Taksim deyip, sonra Saraçhane ve Beşiktaş’ta toplanma kararı almak, kitleleri kandırmaktır. Eğer gerçekten Taksim hedefli 1 Mayıs kutlanacaksa, Şişli ve Tarlabaşı kolu oluşturulmak zorundadır. Bunun dışındaki her karar, Taksim hedefini belirsiz kılar. DİSK, Taksim’e çıkabilmek için elindeki AYM kararına umut bağlıyor, KESK zaten “üyelerimiz çatışmaya uygun değil, bu nedenle Beşiktaş’a gidiyoruz” diyerek devletin koyduğu sınırlara uyacağını beyan ediyor. Kimi devrimci-demokrat kurumlar da, bu iki sendikanın yanında, onların belirlediği bu çerçeveye uyarak 1 Mayıs’ı kutlayabileceklerini düşünüyor!

Komünist ve devrimciler olarak, ellerimizde pankartlarımız, dövizlerimiz, flamalarımızla 1 Mayıs’ta yine Taksim’e yürümeliyiz. AYM kararının yazdığı bir kağıt parçasıyla değil! Gücümüzü, burjuva yasalarından değil, tarihsel haklılığımızın verdiği meşruluktan alıyoruz.

Bunlara da bakabilirsiniz

Öğretmen mülakatları emek gaspıdır

Milli Eğitim Bakanlığı 25 Ekim’de mülakat sonuçlarını açıkladı. Bir “müjde” olarak ise 20 bin sözleşmeli …

“ZAFER ne zaman gelecek bilmiyorum. Ama geleceğini biliyorum…”      

1800’lü yılların ilk yarısında, dünya, işçi direnişleri ve halk isyanlarıyla alev topu gibiydi. Bu ülkeler …

Ser verip sır vermeyen yiğit: İSMAİL GÖKHAN EDGE

İsmail Gökhan Edge, Diyarbakır işkencehanelerinde sır vermedi, ser verdi. O, 1953 yılında Eskişehir’de doğdu. İzmir …