“Mor” değil, “KIZIL” 8 Mart!

8 mart kadikoy D8MP

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nün 157. Yılında, İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Mersin, Dersim, Diyarbakır başta olmak üzere birçok yerde miting ve yürüyüşler yapıldı.

Bu yıl, 8 Mart kutlamaları, kadın sorununda burjuva yaklaşımla devrimci yaklaşım arasındaki ayrışmanın derinleştiği bir yıl oldu. Feminist bazı grupların, Kadın Platformu’ndan ayrılmaları bu ayrışmanın bir yönünü ifade ediyordu.

Feminizm bir burjuva ideolojisidir ve özü burjuva kadınla emekçi kadını aynılaştırmak üzerine kuruludur. Ancak bu ideolojinin devrim saflarına sızması, “sosyalist feminist” adı verilen (özünde burjuva ideolojisinin bir parçası, söylemde “sosyalist” görünen) melez bir kavram oluşmasına neden oldu. Burjuva feministler, bu ton farkından bile rahatsız olduklarını, bu ayrışma ile göstermiş oldular.

Diğer taraftan, devrimci-demokrat saflarda bulunan bazı kurumların da bu yıl “emekçi” vurgusunu atarak, 8 Mart’ı “dünya kadınlar günü” olarak kutlaması, feminist ideolojinin giderek daha baskın hale gelmekte olduğunu gösteriyordu. Buna bir de, devrimciler karşısında daha saldırgan bir üslup ve tutum takınmaları eklenince, feminist cephenin güçlendiğini söylemek yanlış olmaz. Kürt hareketinde son yıllarda baskın hale gelen feminist bakış, onun çekim alanında bulunan devrimci-demokrat kurumların da feminizmden etkilenme düzeyini artırıyor.

Bu tablo, burjuva ideolojisinin devrim saflarına sızmasının boyutunu gösteriyor. Reformizmi Lenin, “burjuva ideolojisinin, işçi sınıfı içine sokulmuş ihanet politikası” olarak tanımlar. Siyasette reformizmin kadın sorunundaki karşılığı da feminizm olarak ortaya çıkıyor. Bu nedenle, sadece feminizme karşı değil, onun boy verdiği toprak olan reformizme karşı da uzlaşmaz bir mücadele, daha yakıcı hale geliyor.

Öncelikle Devrimci 8 Mart Platformu’nun çok daha dikkatli ve sağlam bir duruş içinde olması bir zorunluluk. En başta, feminist söylemle yürütülen tartışmaların, devrimci 8 Mart çalışmasının önüne engel haline gelmesine izin vermemek gerekiyor. Tartışma zemini ile 8 Mart’ın örgütlenmesine ilişkin karar alma sürecini birbirinden ayırmak en önemli unsur. İdeolojik tartışmalardan asla kaçmadan, ama tartışırken iş yapamaz hale de gelmeden süreci yürütmek, tek çözüm olarak ortaya çıkıyor. Dahası, feminizmle ideolojik mücadeleyi daha güçlü yürütmenin yollarını da aramak, büyük bir önem taşıyor. Birçok kitle örgütü ve sendikal kurum, esen rüzgardan etkilenerek karar alabiliyor ya da baskın olan yöne doğru sürüklenebiliyorlar. Özellikle bu kurumlarla daha sıkı bağlar kurmak ve feminizmin kulvarına girmelerini engellemek, devrimcilerin önünde bir görev olarak duruyor.

İkincisi, platformun kendi içinde ortak iş yapma kültürünü zedeleyecek davranışlardan kaçınmak gerekiyor. Platformun içinde karar alma ve bu kararları hayata geçirme süreçlerini, sistemli ve dikkatli biçimde yürütmek, platformun kendi iç sağlamlığını güçlendirecek önemli bir unsur. Bu konuda daha titiz davranılması, büyük önem taşıyor.

Üçüncüsü, yaşanan olayları yorumlara ve taktik değişiklikler gerçekleştirme konusunda daha atak ve dikkatli bir politik hat gerekiyor. 2005 yılında çatışmalı ve devrimci bir 8 Mart eylemi ile kazandığımız moral ve siyasal üstünlüğümüzü, her geçen yıl kaybediyoruz. Özellikle son iki yıldır, cumartesi gününe sıkışan ve kendi kazandığımız alanları özgürce kullanmamızı engelleyen “yasal” zorunluluklara karşı, kendi “meşru” alanlarımızı ve eylemlerimizi yaratmak, artık kaçınılmaz bir hal almış durumda. Devlet pazar gününü militan ve devrimci bir eyleme değil, karnaval havasında geçen feminist mitinge ayırmak istiyor; feministler ise, aynı gün farklı saatlerde eylem yapmayı reddederek, bizi cumartesi gününün zorluklarına mahkum ediyor. Geçmişte devrimci tutumla bu türden engellemeleri nasıl aştıysak, bugün de benzer bir kararlılık gerekiyor.

* * *

8 mart, cocuk flamaİstanbul’da Devrimci 8 Mart Platformu  9 Mart’ta Kadıköy’de örgütlediği mitingle  8 Mart’ı kutladı. Platformun bileşenleri olan Proleter Devrimci Duruş, Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu, Devrimci Hareket, Halk Cephesi, Çağdaş Hukukçular Derneği, Divriği Kültür Derneği, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği İstanbul Şubeleri, BES ve Tüm Bel-Sen’in bazı şubelerinin örgütlediği miting, Haydarpaşa Nümune Hastanesi önünde kortejlerin oluşturulmasıyla başladı. Kortejin en önünde Devrimci 8 Mart Platformu yazılı pankart taşındı. Yürüyüş boyunca “Yaşasın 8 Mart dünya emekçi kadınlar günü”, “8 Mart kızıldır kızıl kalacak”, “Eşit işe eşit ücret”, “Kadın olmadan devrim olmaz, devrim olmadan kadın kurtulmaz”, “Kadın erkek elele mücadeleye” sloganları atıldı.

Proleter Devrimci Duruş okurları da mitinge Proleter Devrimci Duruş pankartının yanı sıra,”Emekçi kadının sahiplendiği kavga yenilmez”, pankartıyla katıldı. Kortejde flamaların yanı sıra  kadın önderlerin resimleri de taşındı.

Miting alanına tüm kortejlerin girmesinin ardından, 8 Mart’ta katledilen Newyork’lu kadın dokuma işçilerinin şahsında yapılan saygı duruşuyla program başlatıldı. Şiirlerin okunduğu saygı duruşunun ardından, Platform bileşenleri adına hazırlanan ortak metin okundu. Metinde, emekçi kadınlara dönük olarak sınıfsal, cinsel, ulusal sömürünün yoğunlaştığı, kadınların ucuz işgücü olarak kullanıldığı, kadın cinayetlerinin arttığı anlatıldı. Bütün bu saldırıların, sistemin sömürücü niteliğinden kaynaklandığı, kadının kurtuluşunun ise, kadınla erkeğin birlikte, devrim ve sosyalizm için mücadelesinden geçtiği vurgulandı.

Platformun konuşmasından sonra ÇHD’li olduğu için gözaltına alınan bir avukat ile KESK operasyonunda 6 aylık çocuğuyla birlikte gözaltına alınan bir emekçi memur, konuşma yaptılar. Her iki konuşmada da, gözaltı süreci ve devletin baskısı anlatıldı, devletin saldırılarının yılgınlık değil öfke yarattığı vurgulandı.

Arkasından, Teknopark direnişini zaferle sonuçlandıran işçiler adına Gamze Kuz ve İMO’da direnişini kazanımla sonuçlandıran Cansel Malatyalı konuştu. Program Grup Adalılar ve Grup Yorum’un türküleri ve marşları eşliğinde çekilen halaylarla sona erdi. Mitinge Emek ve Özgürlük Cephesi’nin yanı sıra Kazova’da direnişte olan işçiler de katıldı.

Bu yılki 8 Mart mitingi geçen yıllara göre kitlesellik bakımından zayıf geçerken, sloganların ve taleplerin netliği dikkat çekti.

İstanbul’da 10 Mart günü Kadın Platformu’nun yaptığı miting sonrasında, Kürt kadınlarına dönük şoven bir saldırı gerçekleştirildi. Fenerbahçe-Bursaspor maçını seyretmek için İstanbul’a gelen Bursaspor’lu faşist taraftarlar, ulusal renklere bürünmüş kadınlara saldırdı. Saldırıda 10 kadın yaralanırken, polisin saldıran faşistlere uzun zaman müdahale etmediği görüldü. Bir taraftan “barış” söylemlerini yükselten devletin, Kürt halkına dönük şoven kışkırtıcılığı sürdürdüğü bir kez daha ortaya çıktı. 

Bunlara da bakabilirsiniz

Öğretmen mülakatları emek gaspıdır

Milli Eğitim Bakanlığı 25 Ekim’de mülakat sonuçlarını açıkladı. Bir “müjde” olarak ise 20 bin sözleşmeli …

“ZAFER ne zaman gelecek bilmiyorum. Ama geleceğini biliyorum…”      

1800’lü yılların ilk yarısında, dünya, işçi direnişleri ve halk isyanlarıyla alev topu gibiydi. Bu ülkeler …

Ser verip sır vermeyen yiğit: İSMAİL GÖKHAN EDGE

İsmail Gökhan Edge, Diyarbakır işkencehanelerinde sır vermedi, ser verdi. O, 1953 yılında Eskişehir’de doğdu. İzmir …