2014 yılına kadar Öğretmenlik Meslek Kanunu’nda; özel sektörde çalışan öğretmenin kamuda çalışan denginden daha az maaş alamayacağını belirten bir madde vardı. Bu madde ‘Taban Maaş’ı ifade ediyordu ve bir gecede gaspedildi.
2014 yılında patronların talebi ve o zaman bakanlık müsteşarı olan Yusuf Tekin’in girişimleriyle ellerinden alınan taban maaş hakkının tekrar yasalaşması için, sendika kurulduğundan beri mücadele ediyor.
Özel sektör patronları eylemin yarattığı basınç nedeniyle Öğretmen Sendikası ile görüşmek zorunda kaldılar. Ancak bu görüşmelerde özel okul patronları sorunu tamamen kendi üzerlerinden atan, kendilerini aklamaya çalışan bir tutum sergilediler. Sanki özel sektördeki eğitimcilerin yaşadıkları sorunların tek suçlusu devletmiş; devlet bir karar aldığı anda özel okullardaki mali koşullar düzeltilecekmiş gibi demagojiler ürettiler.
Oysa özel sektördeki ücretler ve çalışma koşulları, her zaman patronların çıkarları doğrultusunda şekillenir. Özel okullar ilk kurulmaya başlandığında, öğretmenleri bu alana çekebilmek için maaşlar yüksek tutuldu ve bu durum, yasa ile de güvence altına alındı. Alanda belli bir doygunluk oluştuktan sonra, çok yönlü bir saldırı dalgası başladı. Bir taraftan kamudaki atamalar sistematik biçimde azaltıldı ve “atanamayan öğretmen” adı altında yüzbinlerce kişilik “işgücü fazlası” oluşturuldu. Aynı dönemde özeldeki ücretler düşürülmeye başlandı. Kamuda atama olanağından yoksun bırakılan genç-yeni mezun eğitimciler, özel sektörün vahşi sömürü koşullarına mecbur bırakıldı. 2014 yılında yasadaki taban maaş maddesi de kaldırılınca, patronların sömürüsü ve baskısı çok daha pervasız, çalışma koşulları çok daha güvencesiz hale geldi.
Patronlar eğitimciye ihtiyaç duyduğunda, devlet yasa çıkarmış; özel sektöre mahkum eğitimci “fazlası” oluştuğunda, devlet yasayı kaldırmıştı.
Sadece bu kısacık hatırlatma bile, özel sektördeki sömürünün asıl kaynağının patronlar olduğunu göstermeye yetiyor. Ve görülüyor ki, özel sektör eğitimcilerinin karşısında, devlet ile patronlar yanyana duruyor.
Bu tabloda, TÖZOK ve TÖDER patronlarının söylediği “biz de taban maaşa karşı değiliz” sözleri, bir demagoji olmaktan öteye gitmiyor. Patronlar sorumluluğu devlete atıyor, “vergiler inerse taban maaş veririz” diyorlar; devlet sorumluluğu patronlara atıyor, sendikanın patronları ikna etmesini istiyor!..
Öğretmen Sendikası, patronlar ile sendika arasında bir “arabulucu” ya da “hakem” değildir. Taraflardan birinin görüşlerini diğerine taşımak, ya da ikna etmek gibi bir görevi de yoktur. Zaten patronlarla devlet aynı taraftadır.
Üstelik taban maaş için gereken kaynağın vergilerin indirilmesinden mi, yoksa patronların karlarının azaltılmasından mı bulunacağı da öğretmenlerin sorunu değildir. Taban maaş konusunda tüm mesele, öğretmenlerin haklarıdır ve bu doğrultuda verdikleri mücadeledir.
Görünen o ki, öğretmenlerin haklı-meşru talebi ve sürmekte olan fiili mücadele ile kamuoyunun ilgisinin çekilmiş olması, patronları sıkıştırmaktadır.