1-2-3! Sesimi duyan var mı?

Zaman dursa, hüznümün ortasında… Dursa, çığlığın en derin noktasında… Öfkemin en yıkıcı yerinde, yeniden başlasa…

Ben de bağırsam, kalbimin derinliklerinden göçük altında kalan çocuğa. İnim inim inlesem, cevap verir mi acaba…

Ey kalbimin sızısında kaybolup yiten çocuk! Umutlarım diri, yeniden sesleniyorum sana…

Sessizlik!..

1-2-3! Sesimi duyan var mı!!!…

 

6 Şubat sabahına Ali İsmail Korkmaz’ın kuzeni Ali İsmail Korkmaz böyle uyandı deprem sabahı. Eşi doğum yapmak üzereydi. İlerleyen saatlerde doğum yaptı da… Biz de not düşelim kalanlara, enkaz altında bir çocuk doğdu! Yaşadı da bir kaç saat, belki de birkaç gün enkaz altında…

O yaşarken enkaz altında, Gezi ayaklanmasında kardeşini, oğlunu kaybeden Korkmaz ailesi de dolaştı enkazın üzerinde, yürekleri ağızlarında… Bir Ali İsmail daha yitmişti bir deprem katliamında. Üstelik bir protesto da değildi. 4.17′ de, uykusunun en derininde sabahı bekliyordu karnı burnunda karısı ile. Elinde çocuğu, sabahın aydınlığına öyle uyanacaktı belki de…

Uyanmadı Ali İsmail, ama uyandı anasının karnındaki çocuğu, anasının babasının yanında. Emdi anasından sütünü enkazın altında. Amcası, kuzeni, teyzesi, halası, hep beraber beklediler, enkazın üzerinden çığlık çığlığa. Seslendiler çocuğa, inleyerek tüm acılarıyla..

1-2-3! Sesimi Duyan Var mı!..

 

Kolon kesilmişti bu binada, hem de kreş yapmak için çocuklara. Ve belki de tarihte ilk defa bir müteahhit, itiraz etmişti “bu binada kreş olmaz” diye. “Benim yaptığım binada kolon kestiler” dedi izin veren bakanlığa, şikayet etti savcılığa… Ne Gezi’de, ne enkazda Ali İsmail’lerin sesini duymayanlar, duymadılar müteahhitin sesini de… İttiler dilekçesini sümen altına…

Sen yeryüzünde, yaşamını enkaz altında tamamlayan çocuk! Şimdi yoksun ya dünyada, yüreğimdeki acı da yok!.. Seninle gömdüm yüreğimin derinliklerine, çürümüş bedeninle çürüsün diye…

Görüyorsun ya! Yeşerdi, boy verdi şimdi yüreğimin derinliklerinden, bilincimin karanlıklarına doğru aktı içime tekrar zehir zehir… Bu yürek atanda yakacak nehir nehir…. Uyu ey çocuk, enkaz altında uyu… Asi Nehri’nin aktığı bu coğrafyada, hiçbir çocuk unutulmaz; akar yarınlara…

1-2-3! Sesimi Duyan Var mı!..

 

Ne acımız diniyor ne de öfkemiz. Günlerce gelmeyen yardım… İlle de gelen yardımların engellenmesi!.. Deprem bölgesinde enkazdan çıkarılan insanlara ulaştırılması gerekirken, el konularak yıkılmayan ilçelere gönderilmesi… Seferberlik ilan edilmesi gerekirken OHAL ilan edilmesi… Bakan’ın deyimiyle “internette bant daraltması”na gidilmesi… unutulmadı, affedilmedi…

Bu yıl Antakya’da saat 4.17’de üç farklı noktada yapıldı deprem anmaları.

İçinde TKP ve TÖB-SEN’in bulunduğu 6 Şubat Platformu, şu an İl Emniyet Müdürlüğü olarak kullanılan Nevzat Şahin Anadolu Lisesi (Sümerler Mahallesi-Sevgi Parkı) önünden Uğur Mumcu Meydanı’na (Armutlu Mahallesi) kadar meşaleli yürüyüş gerçekleştirdi. Başını Emek ve Demokrasi Platformu’nun çektiği 6 Şubat Koordinasyonu ise, (KESK-TTB vb. kurumlar) Armutlu Mahallesi’nden Yunus Emre Parkı’na kadar yürüdü. Hükümetin şov yaptığı yer Köprübaşı’ydı. (Künefeciler Meydanı-Ulus Meydanı)

Koordinasyon, Köprübaşı’na yaklaşık 300 metre mesafede eylemi bitirdi. Zaten öncesinden polisle yapılan pazarlıklar sonucu, orada bitirme kararı almışlardı. Ancak 6 Şubat depreminin acısını tüm tazeliği ile yaşayan depremzedeler, yürüyüşün bitirildiği noktaya tepki gösterdi. Köprübaşı’na yürüme isteğini ortaya koyunca, polisle, polisin önceden kurduğu barikatlarla karşı karşıya geldi. Zaten barikatlar da kitlenin olası tepkisine göre hazırlanmıştı.

TÖB-SEN’nin başını çektiği Platform da depremzedelerin gerçek umudu olmaktan uzaktı. Her iki oluşumda da demokrat, aydın ve devrimci dostlarımızın olması, yaşanan durumu ortadan kaldırmaya yetmedi, yetmiyor. Güçlü bir komünist önderliğin olmayışı, burada da kendini tüm yakıcılığı ile gösteriyor. Çünkü kitlelerin gerçek öncüsü onlar. Onların olmadığı veya güçsüz kaldığı yerde, varolan kitle örgütleri bu boşluğu dolduramıyor.

Dünyayı yaratan nasırlı ellerin nasıl bir umut olduğu gösterilmelidir. Gösterilmek zorundadır. Aksi takdirde direngen duran devrimci ve demokrat bireyler de zamanla umutsuzluğa sürüklenerek reformizmin potasında erimeye mahkum kalacaktır.

1-2-3! Sesimi Duyan Var mı!..

Antakya PDD

Bunlara da bakabilirsiniz

Mehmet Türkmen’in tutuklanması Samsun’da protesto edildi

Samsun Emek Demokrasi Güçleri, 18 Şubat günü Çiftlik Caddesi Süleymaniye Geçidi’nde bir basın açıklaması yaparak …

Van’a kayyum atanması protesto edildi

Van Büyükşehir Belediyesi’ne kayyum atanmasını protesto etmek için eylemler yapılıyor. Van halkı, kendi seçtiği belediye …

İstanbul merkezli operasyonda onlarca kişi gözaltına alındı

Bugün sabah saatlerinde İstanbul merkezli operasyon kapsamında onlarca eve baskın düzenlendi. Baskınlarda, aralarında HDK, DBP, …