Fransa’da grev dalgası

fransa-eylemler

Fransa’da yeni iş yasasına karşı eylemler, Mayıs ayında daha da büyüdü. Özellikle enerji sektörü ve limanların greve daha aktif katılması, yaşamı doğrudan etkileyen bir unsur oldu.

Fransa’da Şubat ayında başlayan eylemler, Nisan ayında üstüste yapılan genel grevler, lise ve üniversite işgalleri ve blokajları, büyük meydanlardaki “gece ayakta” direnişleri ile büyümüştü. Mayıs ayı içinde yapılan genel grev ve eylemler ise, daha yaygın ve daha etkili hale geldi.

Mayıs ayı başında hükümet, kitlesel eylemlerin baskısı nedeniyle yeni iş yasasının bazı bölümlerini değiştirmiş ve Fransız yasalarında varolan özel yetkilere dayanarak, oylama yapılmadan meclisten geçirmişti. Yasa 13-24 Haziran tarihleri arasında senatoda görüşüldükten sonra Temmuz ayı sonunda yürürlüğe girecek.

Yasanın geçmesi üzerine yedi sendika (CGT, FO, FSU, Solidaires, l’Unef, l’UNL, Fidl) 17 ve 19 Mayıs tarihleri için genel grev ve eylem çağrısında bulundu. Bu genel grevler, demiryolları, havayolları ve limanlarda oldukça etkili oldu. Ulaşımın durması, hayatı doğrudan felç etti.

Ancak eylemler, sendikaların çağrısını da aştı; tek günlük eylemler, günlerce süren genel grevlere ve eylemlere dönüştü. Birçok sektörde, 17 Mayıs’tan itibaren, kesintisiz biçimde eyleme devam edildi.

Bunların en önemlisi, nükleer santraller ve petrol rafinerilerinde yaşananlar oldu. Ülkedeki 19 nükleer santralin 16’sında grev etkiliydi. Ülkedeki elektrik üretiminin yüzde 75’ini sağlayan nükleer santrallerin greve katılması, elektrik sıkıntısına başlattı.

Petrol rafinerilerindeki eylemler ise, giderek yaygınlaşıyor. Petrol rafinerileri eylemciler tarafından bloke ediliyor, yol kapatma eylemleri yaygınlaştırılarak bu blokaj güçlendiriliyor. Bunun sonucunda, benzinliklere yakıt transferi engellenmiş oluyor. Bu eylem, Total’in 5 rafinerisi ile birlikte ülke genelinde 8 rafineride ulaşımın tamamen engellenmesini sağlamış durumda. Ulaştırma Bakanlığı, Fransa’daki 12 bin benzinlikten 4 bininde benzin kalmadığını açıkladı. Benzin istasyonlarında uzun kuyruklar oluştu ve hükümet yakıt rezervlerini kullanıma açtığını duyurdu. Hükümet, ülkeye 4 ay yetecek kadar yakıt rezervi olduğunu, grevlerin çok da önemli olmadığını öne sürüyor. Gerçekte ise grevler öylesine yaygın ve etkili bir hale geldi ki, Fransız petrol tekeli Total, “Fransa’daki yatırımlarını gözden geçireceğini” açıkladı.

Eylemler bununla sınırlı değil. Onlarca üniversite, binlerce lise üç aydır sayısız boykot ve blokaj eylemine sahne oldu. Yakıt sıkıntısı havaalanlarında da etkili oldu. Gemiler limanlara yanaşamıyor, Fransa-İngiltere arasında feribot seferleri aksamalı olarak sürüyor, nakliyat işçileri çalışmadığı için depolar dolup taşıyor, hayatın her alanı bir haftadan fazla süren grev dalgasından etkileniyor. Milyonlarca kişinin bu eylem ve grevlere katıldığı, yapılan anketlerde halkın yüzde 66’sının yeni iş yasasına tepki gösterdiği açıklanıyor.

Devletin buna bulduğu “çözüm” ise, polis saldırılarını artırmak. Son iki hafta içinde gerçekleşen eylemlerde polisin gaz bombalı ve plastik mermili saldırılarında artış gerçekleşti. 1500’den fazla kişi gözaltına alındı. Yüzlerce yaralı var, bunların önemli bir kısmı polis. Yani eylemciler, kendilerine saldıran polis karşısında, kendi savunmalarını yapıyorlar.

Eylül ayından bu güne kadar, grev ve direniş dalgası çok geniş kesimleri içine alarak büyüyor. Haziran ayında eylemlerin çok daha güçlü ve etkili hale geleceği öngörülüyor. 10 Haziran günü başlayacak olan Euro 2016 Avrupa Futbol Şampiyonası, eylemcilere avantaj sağlayan bir durum. Devlet, bu şampiyonayı genel grevlerin ve eylemlerin gölgesinde düzenlemeyi göze alamayacaktır. Sendikalar da eylem kararlarını alırken bu durumu değerlendiriyorlar. Keza tasarının 13 Haziran’da senatoda görüşülmeye başlayacak olması, Haziran ayının çok sıcak ve çok hızlı geçeceğini gösteriyor.

İlk eylem kararı, toplu taşıma sendikalarından geldi. Aralarında şehir içi ulaşım trenleri ve metroların da bulunduğu toplu taşıma sektörü, 2 Haziran’dan itibaren süresiz genel greve çıkacağını duyurdu. Sivil havacılık sendikaları ise, 3-5 Haziran tarihleri arasında hava kontrolörlerinin grev yapacağını açıkladı. Bütün sendikaların “milli eylem günü” ilan ettiği tarih ise 14 Haziran.

Bu durum, burjuvazinin içinde de çatlaklar oluşturmaya başlamış durumda. Meclisteki iki sağcı parti, meclisi atlayarak yasalaştırılan iş yasasına ilişkin gensoru önergesi verdi. Fransız yasalarında, gensoru önergesi, yasanın iptaline kadar gidecek olan süreci başlatabiliyor.

Burjuvazi, eylemleri durduramamanın sıkıntısını yaşıyor. Ancak bir taraftan da, yeni iş yasası ile sömürüyü daha da yoğunlaştırmak istiyor. Yeni yasa, günlük azami 10 saat olan çalışma süresini 12 saate, haftalık çalışma süresini 46 saate çıkartıyor; fazla mesai ücretleri düşürülüyor; patronlara mesai sürelerini artırma ve ücretleri düşürme hakkı veriyor; işten çıkarma kolaylaşıyor; haftalık 24 saat olan asgari çalışma süresi düşürülüyor; 18 yaşından küçük, çıraklık eğitimi alanların günlük çalışma süresini 10 saate çıkarıyor.

Bütün bu değişiklikler, Fransa’da işçi sınıfının büyük mücadeleler sonucunda kazanılmış haklarına ağır bir darbe anlamı taşıyor. Bu nedenle kitleler, çok büyük bir dirençle, yasanın geri çekilmesi için eylemlerini sürdürüyorlar.

 

Bunlara da bakabilirsiniz

“Yenidoğan çetesi” ve sağlıkta özelleştirme

Sağlıkta özelleştirmenin en korkunç yönlerinden biriyle yüzleştik geçtiğimiz günlerde. Yeni doğan bebeklerin, sadece ve sadece …

Öğretmen mülakatları emek gaspıdır

Milli Eğitim Bakanlığı 25 Ekim’de mülakat sonuçlarını açıkladı. Bir “müjde” olarak ise 20 bin sözleşmeli …

“ZAFER ne zaman gelecek bilmiyorum. Ama geleceğini biliyorum…”      

1800’lü yılların ilk yarısında, dünya, işçi direnişleri ve halk isyanlarıyla alev topu gibiydi. Bu ülkeler …