Edirne F Tipi Cezaevinde yatmakta olan hasta tutsak Mehmet Yamaç, cezaevindeki tecrit uygulamalarına karşı, 28 Nisan 2016 günü bedenini ateşe verdi. Tedavisi, Trakya Üniversitesi Araştırma Hastanesi’nde sürmekte olan Yamaç, burada ayrıca baskıya tabi tutuluyor. Yamaç’ı ziyaret eden Avukat Gül Atay, tek kişilik bir odada tecrit altında tutulduğunu, kitap, dergi, gazete, televizyon haklarından yoksun bırakıldığını, siyasi tutsak olduğu için doktor ve hemşirelerin kötü davranışlarına maruz kaldığını belirtti.
Kürdistan Devrimci Savaşçıları davasından tutsak bulunan Mehmet Yamaç, 19 Aralık 2000’deki cezaevleri katliamı sırasında yaralandı ve uzun süre tedavi alamadığı için hastalıkları ilerledi.
Mehmet Yamaç’a 19 Aralık katliamından bugüne kadar; kanser, akciğer zarının kalınlaşması, KOAH, akciğer zehirlenmesi, aldığı darbelerden kaynaklı akciğer kanaması ve iltihaplanması ve su toplaması teşhisleri konulmuştu. Hastalığı doğru düzgün tedavi edilemediği için, bugüne kadar uygulanan tedavilerden olumlu sonuç alınamadı. Aksine kullandığı ilaçlar, midesinde yaralar oluşmasına neden oldu.
Ailesi, vasisi ve avukatları, uzun uğraşlar sonucunda Yamaç’ın sağlık raporlarını Van’daki hastaneye gösterebildi, hastane doktorları da tedaviyi üstleneceklerini belirttiler. Ailesinin de yaşadığı yer olan Van’da, tedavi etmeyi kabul eden bir hastanede yatabilmek, Yamaç’ın iyileşebilmesi için belki de tek şansıdır. Bu nedenle, Yamaç, Van F Tipi Cezaevi’ne sevk için Adalet Bakanlığı’na başvurdu. Bakanlık ise, Mehmet Yamaç’ı doğrudan ölüme terkeden bir karar alarak, Edirne’ye sevkini çıkardı. Böylece Yamaç, hem ailesinden en uzak köşeye, hem de ölüme sürülmüş oldu.
19 yıldır tutsak olan Mehmet Yamaç, yazdığı bir mektubunda durumunu şöyle özetliyor: “19-22 Aralık 2000 yılında 20 hapishaneye birden yapılan katliam sırasında Adana/Ceyhan hapishanesinde ağır yaralandım. Göğüs kafesim kırıldı. Tam 13 yıldır tedavim yapılmıyor.19 Aralık katliamı sırasında kırılan göğüs kafesimin kırık kaburgaları üst üste binmiş ve bir yumak gibi göğsümün üstünde kaynaşmıştır. Atılan kimyasal bombalar ve gazlar nedeniyle akciğerimin bir bölümü yanmıştır. Bana verilen yanlış ilaçlar nedeniyle midemde birçok yaralar meydana gelmiştir. Tedavim yapılmayarak beni diri diri mezara koymuşlar, günde en çok 3-4 saat uyuyabiliyorum. Çok şiddetli ağrılar yaşamaktayım. Uzanırken kırık kaburgalar kalbime basınç yapıyor.”
İnsan Hakları Derneği, 25 Haziran günü gerçekleştirdikleri 222. Hafta F tipi oturmasında, Mehmet Yamaç’ın durumunu gündemleştirdi ve hasta tutsakların serbest bırakılmasını istedi.
Hasta tutsaklar, cezaevlerinde çok ağır koşullarda yaşam savaşı veriyorlar. Dışarıda tedavi edilebilecek durumdaki pekçok hastalık, hapishane ortamında, kaçınılmaz bir ölüm nedenine dönüşüyor.
Dergimizin zindanlardaki okurlarından da olan Mehmet Yamaç, faşizme boyuneğmediği için ölüme terk edilmiş durumda. Buna izin vermemek gerekiyor. Mehmet Yamaç’ın tedavisinin dışarıda yapılması için derhal tahliye edilmelidir.