Soygunun, dayatmanın yeni adı: BİREYSEL EMEKLİLİK SİSTEMİ

bavulla-para

Hayatımız kesintilerle dolu. Bordromuzu alırız, ücretimizin önemli bir kısmının, vergi ve çeşitli fonlara kesildiğini görürüz. Elektrik, su faturaları gelir, tüketim bedeli dışında bizimle doğrudan alakası olmayan bir dolu vergi giderleri eklenmiştir. Bütün bunlar bize sorulmadan, bizim irademiz dışında kesilmiş ve el konulmuştur.

Yeni bir kesinti ile daha karşı karşıyayız: Bireysel Emeklilik Sistemi (BES). Şimdi BES’e “otomatik katılım” adı altında, yine bize sorulmadan, irademiz dışında ücretlerden 100 TL kesinti yapılacak.

Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, bu konudaki düzenlemenin son aşamaya geldiğini, Ekonomik Koordinasyon Komisyonu’nda değerlendirildikten sonra meclise sunulacağını açıkladı. Taslağın, mevcut çalışanları, yeni işe girenleri, iş değiştirenleri kapsayacağını belirten Şimşek, “45 yaş altı çalışanların otomatik olarak sisteme dahil edileceği uygulamada, katkı payının asgari 100 lira olması öngörülüyor” şeklinde ifade etti.

 

Sigorta şirketlerine devletin kıyağı

Sisteme 13 milyon işçiyi katmayı hedefliyorlar. “Zorunlu mu” şeklinde gelen soruya Şimşek “zorunlu demeyelim, otomatik katılım diyelim, sisteme giren 6 ay sonra isterse çıkabiliyor” diyerek “zorunlu” kısmına kılıf bulmaya çalıştı.

Mevcut Bireysel Emeklilik Sistemi’ne göre, 18 yaş üstü isteyen herkes gönüllü olarak 10 yıl kalma şartı ile katılabiliyor. 56 yaşında emekli olma hakkını kazanıyor. Emekli olma hakkını kazandığınızda, sisteme göre getiri tutarı üzerinde yüzde 5 oranında stopaj kesintisi yapılıyor. Emekli olmadan önce ayrılırsanız ve bu 10 yıldan az ise yüzde 15 oranında, 10 yıl sistemde kaldıktan sonra emeklilik hakkı kazanmadan ayrılırsanız yüzde 10 oranında kesinti yapılıyor.

AKP hükümeti BES’e ilgiyi artırmak için 2013 yılında yüzde 25 devlet katkısı sağlayan yasa düzenlemesi yapmıştı. Sigorta şirketlerine bu yetmemiş olacak ki, daha fazla kar için zorunlu yasa düzenlenmesi istiyorlar. AKP hükümeti de hemen kolları sıvıyor. Hükümet, bu düzenleme ile 10 yıl içinde 100 milyar TL’den fazla kaynak elde etmeyi amaçlıyorlar.

BES’te geçen yıl sonu itibariyle toplam 42,9 milyar lira birikmiş. BES’in yüzde 24’ünü, geliri 13.000 TL üzeri olanlar oluşturuyor. BES’te birikimi olan asgari ücretli sayısı ise sadece 35 bin kişi. Yani yaklaşık binde 5!

İşçi geçimini zor yaparken, BES’e nasıl katılsın? İşte onun yolunu böyle “zorunlu” hale getirerek yapıyorlar. Yani sigorta şirketlerine, işçinin sırtından kar kazandırıyorlar.

 

“Otomatik katılım” nasıl işleyecek?

Taslağa göre çalışanlar, yeni işe girenler, iş değiştirenler otomatik olarak sisteme girecekler. Çalıştıkları iş yerinin patronu işçilerin maaşından 100 lira (ön görülen miktar bu) kesip BES “otomatik katılım fonu”na işçi adına yatıracak. Bu kesinti 6 ay zorunlu yapılacak. 6 ay sonra işçiler isterse sistemden çıkabilecek. Ayrıca fon işletim gideri, şirket yönetim gideri gibi komisyon kesintileri de olacak. Fakat sistemden çıktıklarında ana parasında bir kesinti yapılacak mı, bu belirsiz. Mevcut sistemde çıkandan kesinti yapılıyor.

Paranın hangi sigorta şirketine yatırılacağını veya hangi sigorta sistemine “otomatik katılım” yapılacağını patronlar belirleyecek. İşçinin hiç söz hakkı olmayacak. İşçinin, “ben şu sigorta şirketine katılmak istiyorum” deme hakkı yok!

Yeni düzenleme mevcut sistemdekileri kapsayacak mı, devletin yüzde 25 katkısı “otomatik katılım”a dahil olacak mı, bunlar da belirsiz. Fakat patronlardan kesinti olmayacağı taslakta belirtilmiş. Yani yapmak istemediklerini “belirsiz” bırakırken, yapmak istediklerini hemen belirtme gereği duymuşlar!

Başbakan Yardımcısı Şimşek, istediği kadar “zorunlu değil” desin, bu bir zorunlu katılımdır. 6 ay sonra isteyenin çıkabiliyor olması, onun zorunlu olmadığını göstermez. İster bir gün, isterse 6 ay olsun işçiye sorulmadan işçinin izni olmadan, yapılan bir uygulama zorunlu değil de nedir?

Rızamız olmadan “otomatik” olarak BES’e giriyoruz. Rızamız olmadan 100 lira aidat kesintisi, fon işletim gideri, şirket yönetim gideri kesintileri yapılıyor. Hangi sigorta şirketine gireceğimize bile onlar karar veriyorlar. Asgari ücretin bırakalım yoksulluk sınırını, açlık sınırının altında olduğu günümüzde, 100 lira az bir para değil. Bize sormadan maaşımızdan 100 lira kesenler, ücretlerimize zam sözkonusu olduğunda “sıfır zam”mı dayatıyorlar.

İstemeden girdiğin sistemde, 6 ay geçmeden çıkamıyorsun. 6 ay sonra çıktığında parandan kesinti olup olmayacağı belirtilmemişse de, kesinti yapılacağı açık. Kesinti olmasa bile, 6 aylık birikimin faizleri ne olacak? Bugüne dek “fon” adı altında işçi ve memurun ne çok parasının gaspedildiğine tanık olduk. Şimdi ona bir yenisi daha ekleniyor.

 

Amaç, finans sektörünün

karlarını büyütmek

“Büyük teşviklerle BES’i getirdik, buna rağmen 6 milyon kişi sistemde bulunuyor” sözleri Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek’e ait. Devamında, zorunlu BES’e 13 milyon kişiyi katmayı hedeflediklerini belirtiyor. Diğer yandan onca teşvike ve reklama rağmen, BES’ten yüzbinlerce kişi ayrılıyor. 2015 yılında 1 milyon 233 bin kişi BES’e katılırken, 743 bin kişi de çıkmış.

Bu tablo, AKP’nin BES’i canlandırmak için nasıl çırpındığını gösteriyor. 13 milyon işçiden zorunlu olarak 6 ay 100 lira kesilmesiyle azımsanmayacak bir meblağ, sigorta şirketlerine akıtılacak. Bu, finans sektörü için tepe tepe kullanılacak bir para anlamına geliyor. Zaten borç harç içinde yaşayan işçi ve emekçiler içinse, yaşamının daha da kötüleşmesi demek.

Yeni düzenleme sadece finans sektörünün değil, bütün sermayenin çıkarınadır. Mevcut BES’te “patronlar çalışanların maaşının yüzde 15’ini BES’e yatırılarsa vergi indiriminden yaralanacaklar” hükmü bulunmaktadır. Bu düzenleme ile vergi indiriminden daha fazla yaralanacaklar. Ayrıca gözünü kar hırsı bürümüş patronların, düzenlemenin verdiği avantajla, çalıştırdıkları işçilere 6 aylık zorunlu süreyi temelli hale getirmeye çalışacakları da sır değil.

İşçi ve emekçilerden yapılan zorunlu kesintileri, sigorta şirketleri tepe tepe kullanacaklar. Zaten M. Şimşek de amacımız “tasarrufu büyütmek” demişti. Biriken tasarrufun kime gideceğini daha önceki fonların akıbetinden biliyoruz. Konut Edinme Fonu, Tasarruf Mevduat Fonu’nda biriken paralar gasp edildi. İşsizlik Sigortası Fonu’ndan işsizler çok az yaralanırken, burjuvaziye peşkeş çekildi, halen de çekiliyor. Dolayısıyla fon sistemi işçi-emekçilere kurulmuş soygun tuzağıdır.

 

Sınıf olarak irademizin yok sayılmasına

izin vermeyelim

Her şeyden önce BES kesintisi bir dayatma olarak getiriliyor. İznimiz rızamız olmadan, bize sorulmadan zorunlu tutuluyoruz. Dolayısıyla bir sınıf olarak irademiz yok sayılıyor.

Bu önemli bir saldırıdır. Onların bu saldırısına karşı, örgütlü mücadeleye daha sıkı sarılmalıyız.

Bunlara da bakabilirsiniz

“Yenidoğan çetesi” ve sağlıkta özelleştirme

Sağlıkta özelleştirmenin en korkunç yönlerinden biriyle yüzleştik geçtiğimiz günlerde. Yeni doğan bebeklerin, sadece ve sadece …

Öğretmen mülakatları emek gaspıdır

Milli Eğitim Bakanlığı 25 Ekim’de mülakat sonuçlarını açıkladı. Bir “müjde” olarak ise 20 bin sözleşmeli …

“ZAFER ne zaman gelecek bilmiyorum. Ama geleceğini biliyorum…”      

1800’lü yılların ilk yarısında, dünya, işçi direnişleri ve halk isyanlarıyla alev topu gibiydi. Bu ülkeler …