Metal işkolunda TİS süreci yaklaşırken; “ŞEYTAN ÜÇGENİ” YİNE İŞ BAŞINDA!

patronlar-iscinin-sirtinda

150 bin işçiyi ilgilendiren MESS grup TİS süreci, Eylül ayında başlayacak. Öncesinde ise, Mayıs ayı içerisinde yetkili sendikalar belirlenecek. Yetki süreci yaklaştıkça, ilginç şeyler de yaşanıyor. Yakın zamana kadar birbirlerine hakaretler yağdıran Çelik-iş ve Türk Metal-iş sendikaları, birbiri lehine çekilmeye başladılar.

2015 yılında gerçekleşen “metal fırtınası” sırasında Türk Metal’den istifa ederek Çelik-iş’e geçen Kocaeli’de kurulu 600 işçinin çalıştığı Dytech fabrikasında, TİS görüşmelerinin son oturumunda Çelik-iş sendikası görüşmeden çekildi. Resmi internet sitesinden yaptığı açıklamada, işçilere Türk Metal’de örgütlenmelerini önerdi. Tesadüfe bakın ki(!) aynı anda Türk Metal de, Çelik-iş’in tek üyesinin dahi bulunmadığı Mayasan’dan Çelik-iş lehine çekiliyordu.

Tofaş işçileri de metal direnişinden sonra Türk Metal’den istifa edip Çelik-iş’e geçmişlerdi. Çelik-iş, Tofaş’ta işçilere haber vermeden pılısını-pırtısını toplayarak (Tofaş şube binasının içini boşaltıp, kapı kilidini değiştirerek), ortadan kayboldu.

Hatırlanacağı gibi uzun süredir İSDEMİR’de Türk Metal ile Çelik-iş arasında yetki sorunu yaşanıyor. İki sendikanın bu yüzden birbirlerine yapmadıkları hakaret kalmamamıştı. İskenderun yerel iş mahkemesi Çelik-iş sendikasını yetkili sendika olarak tayin etti. Birden bire bu hakaretleri unutup mahkemenin kararını kabullendiler.

Kuşkusuz bu gelişmeler, kendiliğinden veya tesadüfen olan şeyler değildir. Bir süre önce Ankara’da MESS ve hükümet temsilcileri, Türk Metal ve Çelik-iş sendikalarının yöneticileriyle toplandı ve toplantıda bir takım kararlar alındığı biliniyor. Son gelişmelerin de bu toplantıda alınan kararlarla ilgisi olduğu açıktır.

Her TİS döneminde olduğu gibi, işçiler bir kez daha sermaye, hükümet ve işbirlikçi sendikacılardan oluşan “şeytan üçgeni” ile karşı karşıyalar. Onları yine zorlu bir süreç bekliyor. Çünkü bu “şeytan üçgeni”nin 2015 Mayıs’ında gerçekleşen “metal fırtınası”nda kapıldıkları korku geçmedi, yeni fırtınaları önlemek için, bugünden tedbirler alıyorlar.

               

“Metal  fırtınası” hesaplaşması

TİS süreçleri, bir hesaplaşmadır aynı zamanda. İşçiler, başta ücretlerin yükseltilmesi olmak üzere sosyal haklarının genişletilmesi ve çalışma koşullarının iyileştirilmesini ister ve bu yönde taleplerini öne sürerler. Patronlar ise, bu süreci alabildiğine ucuz atlatmaya çalışır. Her iki taraf için TİS dönemi, mücadelenin daha sertleştiği dönemlerdir.

Genel olarak TİS dönemleri böyledir, ancak metal işkolundaki bu TİS döneminde “şeytan üçgeni” açısından ayrı bir hesaplaşma daha var. İki yıl önce gerçekleşen “metal fırtınası”nın hesabını görmek ve işçilerden bu direnişin rövanşı almak için hazırlanıyorlar.

Hatırlanacağı gibi Mayıs 2015 tarihinde metal işçileri, Türk-Metal’in ihanetçi çizgisine başkaldırmış, fiili grev ile isyan başlatmışlardı. Bursa Renault işçilerinin yaktığı ateş, önce Bursa sonra diğer illerde Türk Metal’in örgütlü olduğu bütün fabrikalara yayılarak gündemin ilk sıralarına oturmuştu. Bu eylemler karşısında şaşkına dönen burjuvazi, bitirmek için her yolu denedi. İşçilerin bilinç ve örgütlülük düzeyindeki zaaflarından yararlanarak, taleplerin bir bölümünü karşılarken, bazılarını da 2017 yılına erteleyerek direnişi sonlandırmayı başardı. İşçiler de, en önemli talepleri olan Türk-Metal’in gitmesini sağladıkları için, diğer taleplerin ertelenmesine göz yumdular. Yani bu sözleşme bir anlamda her iki taraf için “metal fırtınası” döneminde yarım kalmış mücadelenin devamı veya hesaplaşması anlamına geliyor. 

İki yıl önce gerçekleşen bu fiili grev, metal işkolundaki MESS ve Türk Metal sistemini parçaladı. İşkolunda çoğunluğu elinde bulunduran Türk Metal çetesi, patronların istediği doğrultuda TİS’leri imzalıyor, karşı çıkan işçiyi dövüyor, işten attırıyordu. İşkolundaki diğer sendikalar da, “Türk Metal imzaladı, yapacak bir şey yok” diyerek TİS’leri satmanın kılıfını uyduruyorlardı. İşçilerin fiili grevi, bu sistemi dağıttığı gibi, diğer işbirlikçi sendikacılara da “artık eskisi gibi gidemezsiniz” ihtarını verdi.

AKP hükümeti, MESS  patronları ve Türk Metal çetesi ve tabi diğer işbirlikçi sendikalar, bunu hazmedebilmiş değiller. Onların ne fiili grevlerin yol olmasına, ne de yıllardır döndürdükleri çarkın bozulmasına tahammülleri var. Bu yüzden 2017 TİS sürecine hesaplaşma hazırlığı ile giriyorlar. Yukarıda belirttiğimiz gibi AKP hükümetinin MESS ve sendikacılarla görüşmesi, sendikaların “al gülüm ver gülüm” alışverişi boşuna değil! Hükümet-MESS-Türk Metal işbirliğine Çelik-iş de katılarak, sistemi yeniden kurmaya çalışıyorlar.

MESS patronları her zaman hükümet ve işbirlikçi sendikacıların desteğini yanlarında buldu. Başka bir ifade ile işçiler her mücadelesinde, karşılarında MESS-hükümet ve sendikacılardan oluşan üçlü bir blok gördü. Burjuvazi şimdi bu bloku daha sağlamlaştırarak 2017 TİS dönemine hazırlanıyor.

Bu üçgen “metal fırtınası”ndan sonra hiç boş durmadı. Kimi yerlerde öncü işçileri işten attılar, kimi yerlerde Türk Metal’i yeniden yetkili sendika kıldılar, kimi yerlerde de Çelik-iş’i getirdiler. Özellikle direnişin “amiral gemisi” olan Renault işçileri üzerinde her türlü baskıyı uyguladılar, bu baskılar halen devam ediyor. Renault’da Birleşik Metal-İş çoğunluğu almasına rağmen yetki verilmedi, yeniden Türk Metal’i sokmaya çalışıyorlar.

               

“Kimsenin satılık koyunu değiliz”

Hükümet-MESS ve işbirlikçi sendikacıların TİS dönemi yaklaşırken yaptıkları dalevereleri boşa çıkaracak tek şey, işçilerin tabanda örgütlenerek TİS’e hazırlanmalarıdır. Bu aynı zamanda yetkili sendikanın da, işçiler tarafından belirlenmesi anlamını taşımalıdır.

TİS dönemlerinde işçiler, talepleriyle her zamankinden daha ilgilidir. Devrimci ve öncü işçiler bu süreci iyi değerlendirmeli ve yetkili sendikayı beklemeden tabanın en geniş katılımıyla TİS komiteleri oluşturulmalıdır. Taslaklarda “metal fırtınası” döneminde yarım kalan talepler başa yazılmalı; Türk Metal sendikası, sözleşmenin dışında tutulmalıdır. Sendika şeçme hakkının serbest bırakılması, esnek çalışma biçimlerinin kaldırılması, saat ücretinin insanca yaşanacak bir seviyeye çekilmesi, başlıca talepler içerisinde yer almalıdır. 

“Metal Fırtınası” burjuvaziyi korkuttuğu gibi, işçi sınıfı mücadelesine önemli deneyimler bıraktı. 600 kişinin çalıştığı Dytech fabrikasında, Çelik-iş sendikasının Türk Metal lehine çekilmesi üzerine, işçiler bölümlerden seçtikleri temsilcilerle TİS görüşmelerini yürütmeye başladılar. Bir Dytech işçisi, “birbirine ağır sözler söyleyen bu iki sendika, nasıl oldu da şimdi birbirine güzellemeler yapıyor” dedikten sonra, önlerindeki ilk işi şöyle belirliyor: “Bu yeni sürecin ilk adımı, öncelikle iki sendikaya da bir ders vermek ve kimsenin satılık koyunu olmadığımızı göstermektir.” Bunun için de, fabrikada 400’ü aşkın dilekçe yazarak, seçtikleri temsilcilerle işvereni masaya oturtmuşlar ve görüşmeleri başlatmışlar. 

Elbette sendika olmadan işçiler uzun süre örgütlülüğünü koruyamazlar, dolayısıyla TİS süreçleri de kalıcı olmaz. Fakat bir geçiş süreci için seçilen temsilcilerle TİS imzalanabilir. Ve bu, hükümet-MESS-işbirlikçi sendikacılardan olşan üçlü şer odağına vurulan güçlü bir şamar olur.

Bunlara da bakabilirsiniz

“Yenidoğan çetesi” ve sağlıkta özelleştirme

Sağlıkta özelleştirmenin en korkunç yönlerinden biriyle yüzleştik geçtiğimiz günlerde. Yeni doğan bebeklerin, sadece ve sadece …

Öğretmen mülakatları emek gaspıdır

Milli Eğitim Bakanlığı 25 Ekim’de mülakat sonuçlarını açıkladı. Bir “müjde” olarak ise 20 bin sözleşmeli …

“ZAFER ne zaman gelecek bilmiyorum. Ama geleceğini biliyorum…”      

1800’lü yılların ilk yarısında, dünya, işçi direnişleri ve halk isyanlarıyla alev topu gibiydi. Bu ülkeler …