Yüreklerimizin gönderinde çelikten bir yıldızdır onlar

arka ekim

Ekim, devrim ayıdır. İlk sosyalist devrimin Rusya’dan tüm dünyayı sarstığı ay… O yüzden komünist ve devrimciler, işçi ve emekçiler için apayrı bir anlamı vardır.

Bizim açısından ise Ekim ayı, Ekim şehitlerimizle birlikte, tüm devrim ve sosyalizm şehitlerini anma ayı olmuş, daha bir anlam kazanmıştır. Ekim devriminin kızıllığı şehitlerimizin kanıyla sulanmıştır…

Osman Yaşar Yoldaşcan, Sezai Ekinci, Ataman İnce, Şaban Budak, Remzi Basalak, Nilgün Gök… Devrimin yüceliğini gözlerindeki ışıltıyla yansıtan komünistler…

 

Tereddütsüzdüler; çünkü son nefeslerine kadar Lenin’in iktidar sloganları kulaklarında çınlıyordu.

Sınırsızdılar; çünkü devrimci düşgüçlerini ‘Kışlık Saray’a hücum beslemekteydi.

Hücum ruhuyla kuşanmışlardı; çünkü Ekim devriminin neleri başardığı, gözlerinin önünden bir an olsun silinmemişti.

Ekim ayında şehit düşen her bir yoldaşımızın düştükleri an, yeni bir sıçramanın eşiğidir. İşkencede direnişi Fatih’ten ileri taşıyıcısı Remzi’dir. Teşhir masasına inen tekmesi, direniş tarihinde yeni bir aşama, yeni bir düzlemdir. Şaban, sokak savaşında Osman’ın mirasçısıdır. Son nefesine kadar örgütünü soluyandır. Nilgün, komünarların müfrezeye, oradan ölümsüzlüğe uğurladığı, hep ileriye koşan, yeni görevler üstlenen gençliğin dinamosudur.

Ekim şehitlerimizin bir diğer ortak özelliği sınır tanımazlığıdır. En olumsuz koşullarda küçücük odasını bir atölyeye çeviren Osman’dır. Zekice parlayan gözlerinde “bir komünist için iradenin ve aklın gerçekleştiremeyeceği hiçbir şey yoktur” diyen sözleri vardır. On yıl tutsak kaldıktan sonra devrimci görevlerine dört elle sarılan Sezai’nin tutkusudur. ML bilimini süzen aklı ve yüreğiyle ortaya koydukları, bugün de bize yol göstermektedir. Çok küçük yaşta mücadeleye atılan Ataman’ın, en zor görevlerin bile üstesinden gelen cesareti, aynı zamanda bunları büyük bir alçakgönüllülükle sırtlaması, her zaman örnek alınması gereken özellikleridir.

Hepsi sade ve özverilidirler. Sürekli kendilerini yenilemiş hep ileriye koşmuşlardır. Büyük-küçük demeden tüm görevleri aynı heyecan ve tutkuyla yerine getirmiş, devrimin hem sıra neferi, hem önderleri olmuşlardır.

 

Ekim şehitlerimizden, tüm şehitlerimizden öğrenmeli ve öğretmeliyiz. Onlar bizim cephaneliğimizdir.

Bu cephaneliği doğru değerlendirmeyi bilmeliyiz. İşte o zaman aramızdan daha çok Osmanlar, Sezailer, Atamanlar, Remziler, Şabanlar, Nilgünler çıkacaktır.

Bunlara da bakabilirsiniz

“Yenidoğan çetesi” ve sağlıkta özelleştirme

Sağlıkta özelleştirmenin en korkunç yönlerinden biriyle yüzleştik geçtiğimiz günlerde. Yeni doğan bebeklerin, sadece ve sadece …

Öğretmen mülakatları emek gaspıdır

Milli Eğitim Bakanlığı 25 Ekim’de mülakat sonuçlarını açıkladı. Bir “müjde” olarak ise 20 bin sözleşmeli …

“ZAFER ne zaman gelecek bilmiyorum. Ama geleceğini biliyorum…”      

1800’lü yılların ilk yarısında, dünya, işçi direnişleri ve halk isyanlarıyla alev topu gibiydi. Bu ülkeler …