Üniversitelere ve tribünlere saldırılar

Haziran Ayaklanması’nın ardından “Eylül sendromu”nu tartıştıran devlet, üniversitelere ve tribünlere dönük saldırı dalgasını yükseltti.

carsi taraftar

Haziran Ayaklanması’nın önemli unsurlarından olan Çarşı, devletin hem psikolojik hem de fiili saldırısı ile karşı karşıya. Son yapılan tribün operasyonunda gözaltına alınanların, Çarşı başta olmak üzere, üç büyük takımın solcu taraftarları olduğu biliniyor. Devlet bu operasyonlarla hem itibarsızlaştırma hem de yıldırma hedefini güdüyor. Eylül ayında oynanan Galatasaray-Beşiktaş derbisinde, 93. dakikada Beşiktaş taraftarının yüzlerce kişiyle sahaya inmesi ve bu nedenle takımın ceza alması da AKP operasyonlarından biri. “1453 Kartalları” adıyla örgütlenen AKP’li taraftar grubu, bu maçta olay çıkaracaklarını, Çarşı’nın karşısına AKP’nin tehdit unsuru olarak çıkacaklarını, zaten maçtan önce twitter hesaplarından duyurmuşlardı. Maça girişte doğru düzgün arama yapılmaması, 5 bin fazladan bilet satılmış olması, stad güvenliğinin son derece zayıf olması gibi unsurlar, sözkonusu olayın, devlet desteğiyle organize edildiğini gösteriyor.

* * *

Devlet, üniversitelerin açılışı öncesinde de planlarını yapmaya başladı. Eylül ayı içinde Ankara’da yapılan bir toplantının gündemi, Haziran Ayaklanması’nın üniversitelere yansıması ve bunların engellenmesiydi. Toplantıya il emniyet müdürlerinin yanısıra, TMŞ ve istihbarat birimlerine ait polis şefleri katıldı. Toplantıda alınan kararlara göre, üniversitelerin içinde polislerin konuşlandırılması, üniversitelerde 24 saat polisin beklemesi, yurtlara ve üniversitelere kameralar yerleştirilmesi, turnike sistemininin yaygınlaştırılması, öğrencilerin üniversitelerde toplu çıkışlarına izin verilmemesi, fakülteler arasında geçişlerin yasaklanması vb. gündemde.

üniversite

Üniversiteler de bu doğrultuda hemen harekete geçtiler. Mesela İstanbul Üniversitesi, daha önceki yıllarda başaramadığı fakülteler arası geçişi engelleme kararını, bu defa hayata geçirmeye çalıştı. Ancak öğrenciler ilk günden bu kararı delerek faaliyetlerini sürdürdüler.

Kredi ve Yurtlar Kurumu’nun, karma yurtları ortadan kaldırma çabası da öğrenci eylemleriyle karşılanıyor. Ege Üniversitesi öğrencileri, bu karara karşı yurt önünde protesto eylemi gerçekleştirdiler.

AKP kurmayları, geçtiğimiz yıllarda şova dönüştürdüğü üniversite açılış törenlerine, protestolardan korktukları için, bu yıl gitmeme kararı aldı. Korktukları başlarına da geldi. Özel olarak güvenliği alınmış biçimde 22 Eylül’de Uludağ Üniversitesi’ne giden Bülent Arınç’ı protesto eden öğrencilere, ÖGB’ler joplarla saldırdı.

Üniversitelerin kayıt dönemlerinde stand açan devrimci gençlik örgütlerine ise polislerin ve sivil faşistlerin saldırıları arttı. Dicle Üniversitesi’nde stand açan öğrencilere saldıran polis iki kişiyi gözaltına alırken, Ege Üniversitesi’nde öğrencilerin standlarına gerçekleşen saldırıya karşı öğrenciler eylem yaptılar.

Saldırılara karşı örgütlenme zorunluluğu, Haziran ayında başlayan forumların daha güçlü ve daha yaygın olarak örgütlenmesine yol açıyor. İstanbul Üniversitesi, Yıldız Teknik Üniversitesi, ODTÜ, Mersin Üniversitesi, İTÜ’de ilk forumlar başladı.

Meclis’te verilen bir soru önergesine İçişleri Bakanı Muammer Güler’in verdiği cevaba göre, 2010-2013 yılları arasında üniversitelerdeki 85 olayla ilgili 546 öğrenci hakkında yasal işlem gerçekleştirildi. Bu rakamlara tabi ki üniversitelerde açılan soruşturmalar dahil değil. Üniversite rektörlükleri ve dekanlıkları adeta kendilerini mahkeme yerine koyarak, öğrencilere pervasızca disiplin cezaları veriyor, okuldan atıyor, uzaklaştırıyor. Yeni dönemde bu cezaların artış göstereceği aşikar.

Liselerde de devletin dinci-gerici ve faşist baskısı yoğunlaşıyor.

Bursa’da lise öğrencileri de müfettişler tarafından sorgulandılar ve Gezi eylemlerine katılan öğretmen ve öğrencileri bildirmeleri istendi. Bursa İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne bağlı müfettişler tarafından yürütülen soruşturmada öğrencilere neden siyah giyindikleri, öğretmenlerin mail üstünden örgütlenme yapıp yapmadıkları vb. sorular sorulduğu öğrenildi.

Adana İl Milli Eğitim Müdürlüğü ise 13 Eğitim-Sen’li öğretmen hakkında Haziran ayında eylemlere katıldıkları için soruşturma başlattı. Bu soruşturma KESK Adana Şubeler Platformu tarafından protesto edildi.

Geçen yıl İmam Hatip Liseleri’ne yeterince kayıt yapılmamış, bunlar boş kalmıştı. Bu sene düz liseler İmam Hatip’e çevrildi. Trabzon’da Milli Eğitim Müdürü, Antalya’da Gazi Anadolu Lisesi Müdürü, “merdivenden çıkarken iyi rahatsız edici” iddiasıyla, kız öğrencilerin etek giymesini yasakladı.

“Tencere-tavalı değil, imanlı nesil yetiştireceğiz” diyerek amaçlarını açıkladı Tayyip Erdoğan. Egemenler için önemli olan eleştirmeyen, boyun eğen nesiller yetiştirmek. Bunun için cemaat okulları, yurtları, dersaneleri her geçen gün daha da yaygınlaştırılıyor. İmanlı nesiller yetiştirmek için okullarda zorunlu din dersi var, seçmeli olarak peygamberin hayatı. Felsefe, resim, müzik vb. dersler ise el tersiyle itiliyor. 300 bin öğretmen açığı varken, atanan öğretmen sayısı 10 bin civarında ve bunun yüzde 95’i din dersi öğretmeni.

AKP dersaneleri kaldıracağını açıklamıştı. Şimdi ise, dersanelerde en az 15 sınıf ve her sınıfta 30 öğrenci mevcudu bulunması gerektiği kararını alıyor. Bu kararla, küçük dersanelerin yaşam hakkı elinden alınıyor, dersane sektöründe cemaatin tekelleşmesinin önü açılıyor.

* * *

Gerek öğrenci gençlik, gerekse tribünlerdeki militan-muhalif unsurlar, Haziran Ayaklanması’nın önemli dinamikleri arasındaydılar. Bu nedenle hedefe çakılıyorlar. Ancak ne faşist saldırganlık ve çeşitli provakasyonlar, ne de devletin bu alanda kendi paramiliter güçlerini örgütlemesi, gençliğin dinamizmini geriletmeye yetebilir. Gençlik daha güçlü, daha militan, daha bilinçli ve daha örgütlü bir mücadele ile, hem devletin saldırılarını boşa çıkartacak, hem de hareketin yeniden yükselişinin zeminini örecektir.

Bunlara da bakabilirsiniz

“Yenidoğan çetesi” ve sağlıkta özelleştirme

Sağlıkta özelleştirmenin en korkunç yönlerinden biriyle yüzleştik geçtiğimiz günlerde. Yeni doğan bebeklerin, sadece ve sadece …

Öğretmen mülakatları emek gaspıdır

Milli Eğitim Bakanlığı 25 Ekim’de mülakat sonuçlarını açıkladı. Bir “müjde” olarak ise 20 bin sözleşmeli …

“ZAFER ne zaman gelecek bilmiyorum. Ama geleceğini biliyorum…”      

1800’lü yılların ilk yarısında, dünya, işçi direnişleri ve halk isyanlarıyla alev topu gibiydi. Bu ülkeler …