Kazova’da patronsuz üretim

kazova tekstil

8 aydır direniyor Kazova Triko’nun işçileri. 94 işçi, 4 aylık alacakları ve tazminatları ödenmeden kapının önüne konmuştu. Patron, fabrikanın içindeki malların ve makinaların bir kısmını da çalarak, bir gece ortadan kaybolunca, 28 işçi direnişe başladı. Çadır kurmaya karar verdiklerinde 13 kişi kalmışlardı. Önce fabrikayı işgal ettiler, şimdi de üretime başladılar.

Bir taraftan devletin baskısına karşı direndiler; diğer taraftan alacaklarını almanın bir yolunu bulmaya çalıştılar. Fabrikadaki makinelerin eksik parçalarını tamamladılar. Kaçan patronun biriktirmiş olduğu elektrik ve su borcundan dolayı, elektrik ve suyu kesmek üzere kapıya dayanan Bedaş ve İski görevlileriyle mücadele ettiler.

Bugün depodaki hammaddeyi kullanarak üretmeye başladılar. Geçmişte patronun 200-300 TL fiyat belirlediği kazakları 20-30 TL’den satışa çıkartıyorlar. Patronun sömürüsü nedeniyle fahiş fiyata satılan ürünler, artıdeğer ortadan kalkınca son derece ucuz ve kaliteli olarak piyasaya sürübiliyorlar. Parklardaki forumlarda satış yapıyorlar, kazandıklarını paylaşıyorlar. Ürünlerini göstermek amacıyla bir de “defile” gerçekleştirdiler.

Arjantin’de 2001 yılından sonra birçok fabrikada benzer bir durum yaşanmış, ekonomik kriz nedeniyle patron tarafından iflas gösterilen ve işçileri sokağa atılan fabrikalar, işçilerin işgali ile yeniden üretime başlamıştı. Keza İspanya’da Mondragon Kooperatifleri’nde 1956’dan itibaren kolektif üretim gerçekleştiriliyordu. Kapitalist üretim koşulları altında yaşam şansı son derece sınırlı ve sınıf mücadelesinin düzeyine bağlı olan bu durum, şimdi ülkemizde yaşanıyor. “Patronsuz fabrika” Kazova’da, üretim sürüyor.

Bunlara da bakabilirsiniz

“Yenidoğan çetesi” ve sağlıkta özelleştirme

Sağlıkta özelleştirmenin en korkunç yönlerinden biriyle yüzleştik geçtiğimiz günlerde. Yeni doğan bebeklerin, sadece ve sadece …

Öğretmen mülakatları emek gaspıdır

Milli Eğitim Bakanlığı 25 Ekim’de mülakat sonuçlarını açıkladı. Bir “müjde” olarak ise 20 bin sözleşmeli …

“ZAFER ne zaman gelecek bilmiyorum. Ama geleceğini biliyorum…”      

1800’lü yılların ilk yarısında, dünya, işçi direnişleri ve halk isyanlarıyla alev topu gibiydi. Bu ülkeler …