Taksim’le başlayıp ülkenin dört bir yanına yayılarak ayaklanmaya dönüşen Haziran direnişini yaşamıştı Türkiye. Verdiğimiz altı şehitle, ayaklanma devam ediyorken ve bu kadar zaman geçmesine rağmen, şehitlerimizin ikisi dışında dava açılmamıştı. Dahası katilleri ve sorumluları hakkında yasal işlem bile yapılmadı. Ethem Sarısülük ve Ali İsmail Korkmaz’ın katillerine açılan göstermelik davaları ise, kitlelerin mücadelesini susturmaya dönük olarak açtılar. Katillerin korunmasına, hatta terfi ettirilmesine dek varan pervasızlıklarına ek olarak, deliller yok ediliyor, tanıklar darp ediliyor, kendi yasalarını bile çiğniyorlardı.
Bütün bu faşist uygulamaları, aile ve avukatların, Cenevre’de Uluslararası Mahkeme’ye taşımak için Basel’e de gelecekleri haberini bir gün önce öğrendik. Ve hemen destek için kolları sıvadık. Şehit aile ve avukatlarının yanına saat 2’de vardık. Bir heyet ile başvuru yapılırken biz de kitleyle beraber sloganlar atarak, görüşmeye giden heyeti bekledik. Cenevre’de bulunan Alevi Kültür Merkezi’nde (AKM) organize edilen sunumdan sonra Ail İsmal’in avukatlarıyla Avrupa’daki programlarını konuştuk. Kalacak yer, yapabileceklerimiz vs. ileterek onların programına göre Basel’de de bir etkinlik organize edebileceğimizi söyledik. 14-18 Ekim arası boş olduklarını öğrendik. Etkinlik düzenleme fikrimize “çok iyi olur, ama önce heyetimizle aramızda konuşmamız gerekir” dediler. Ekipleriyle yaklaşık bir saatlik bir görüşme sonrasında Basel kentine gelebileceklerini kararlaştırdılar.
Haziran ayaklanması esnasında İsviçre’nin Basel kentinde, aralarında PDD’nin de bulunduğu “Taksim Dayanışma Platformu (TDP) kurulmuştu. Şehitlerin anmaları, mitingler, yürüyüşler düzenleyip, bildiri dağıtımları, afiş asmalarımız, stantlar açma gibi faaliyetlerimiz olmuştu.
Şehit aile ve avukatlarıyla söyleşi düzenlemeyi birlikte yapmak için TDP’ye öneri götürdük. Olumlu yanıtlar aldık ve hemen ertesi gün toplandık aramızda. İçinde iki Alevi kurumunun da bulunduğu (beş devrimci kurum olmak üzere) yedi kurumla yaptık toplantıyı. Panelin yapılacağı yer, şehitlerimizin resimlerinin de bulunduğu çağrı için el ilanı ve afişleri hazırlamak, kahve konuşmaları, esnaf ziyaretleri, Türkiyeli ve Kürdistanlı olanların yoğun olarak oturdukları yerlere duyurular, ayrıca Cumartesi ve Pazar günleri yapılacak düğünlerde konuşmalar yapma kararı aldık ve teknik hazırlıkları da bir gün içinde bitirmeyi planladık. Toplantı sonrasında da hemen harekete geçtik. Matbaadan çıkacak materyalleri bir gün içinde alacağımıza göre, geriye dört günümüz kalıyordu.
Basel’i bir baştan diğer başa dolaştık adeta. Pizzacılar, kahveler, restoranlar, marketler dolaşıp, ayrıca yürüme halinde olan tüm Türk ve Kürt kitlesine ulaştık: “Şehit ailelerini yalnız bırakmayalım, onların yürüteceği tüm faaliyetleri büyütelim” dedik. Ve “yaratacağımız kamuoyu ve uluslararası destek ile katillere emri verenler ve katillerin yargılanması talebini güçlendirelim” diyerek, gece-gündüz demeden çalmadık kapı bırakmadık.
Bu kadar kısa bir sürede 400 kadar insan toplandı panel için. Salona sığmayan ve yağmur altında çok sayıda dışarıda beklemek zorunda kalan insan oldu. Söyleşiye Basel Parlamentosu’ndan vekiller ve heyetler katıldı. Ayrıca KCK Başkanı Remzi Kartal da aile ve avukatları dinlemeye geldi.
Ali İsmail’in annesi Emel ana ve babası Şahap baba, avukatları Ayşegül Kumaş ve Alper Can Aykaç, dolup taşan salondaki kitle tarafından bazen hıçkırıklarla, bazen nefeslerini keserek büyük bir ilgiyle dinlendiler. Aile ve avukatlar, şehitlerimizin yaşamını ve katliamın boyutunu öyle sade, öyle doğal anlatıyorlardı ki, onlar gittikten sonra bile, hala hep bu konuşuluyor Basel’de. Anamız ve babamız, oğullarının, 19 yaşındaki gencecik Ali’nin yaşamındaki erdemlerini anlattıktan sonra, katillerinin ve o katillere emir verenlerin cezalandırılması için dayanışma çağrısı yaparak bitirdiler konuşmalarını. Avukatları, Haziran başından bugüne dek, özellikle Eskişehir ve Hatay’da Ali İsmail’in davasındaki hukuksuzluğu ayrıntılarıyla ortaya koydular ve Avrupa’ya da bu hukuksuzluk konusunda kamuoyunu bilgilendirmeye geldiklerini anlattılar. “Bu dava hepimizin davası, tıpkı Ethem’in mahkemesinde olduğu gibi Kasım ayının 20’sinde Eskişehir’de görülecek olan Ali’nin mahkemesinde de sizlerle daha güçlü olacağız” diye bitirdiler konuşmalarını. Söyleşi, soru-cevap bölümüne geçti ve konukların merak ettiği sorulara yanıt verildikten sonra bitirildi. Saygı duruşuyla başlayıp sloganlarla biten etkinlikte, TDP’den bir temsilci de günün anlam ve önemine değinen konuşma yaptı.
Aile ve avukatlarımızın, aynı zamanda Basel Parlamentosu’nda bulunan Türkiyeli milletvekilleri, parlamentoda grupları bulunan sosyal demokrat parti başkanları ve milletvekilleri ile de görüşme yapması sağlandı. 16 Ekim Çarşamba günü öğleye doğru aile ve avukatlarımızla platform üyeleri olarak parlamentoya gittiğimizde kapıda karşılandık. Görüşmede Başkan ve çok sayıda milletvekiline, bir Türkiyeli milletvekili tercümanlığında Türkiye’de görülecek olan duruşmalara parlamentodan bir heyet göndermeleri talebi de iletildi. Türkiye’de katillerin ve onlara emir verenlerin cezalandırılması mücadelesine destekleri istendi.
Ardından bizi, anons ettirerek parlamento binasında meclis toplantısı yapmakta olan parlamenterlerin yanına götürdüler. Görüşme halindeki milletvekillerini yüksek bir noktadan gören bir salona alınmıştık. Aile ve avukatlarımız, milletvekillerinin alkışlarıyla karşılandı orada. Biz de topluca alkışlayarak karşılık verdik onlara. Tekrar bizi karşılayanlarca uğurlandık ve görüşmenin olumlu havasıyla onlara teşekkür ettik.
Ana ve babamızı, avukat arkadaşlarımızdan birini Köln’e, diğerini de Berlin Parlamento görüşmesine göndermek üzere Berlin’e yolcu etmeden önce, onları yolculayacağımız saate kadar şehri gezdirmeye götürdük. Kucaklaşarak ayrıldığımızda duygularımız doruktaydı. Haziran ayaklanmasından bugüne dek onlar için, mücadelemiz için ne yapsak az geliyordu bize. Ülkemizde ortaya çıkan bu yepyeni rüzgar için esintiler yaratmaya çalışmıştık burada. Orada on binlerle birlikte olma isteği ne kadar güçlüydü! Gazi Mahallesi’nde patlayan antifaşist halk hareketi ve barikat savaşının deneyimlerini Haziran Ayaklanması’nın içinde de yer alarak zenginleştirmeyi ne çok istemiştik! Burada yaptığımız her çalışmada bunun boşluğunu duyduk, ama buradan da ne yapmamız gerekiyorsa onu yapmak için canla-başla çalıştık. Haziran Ayaklanmasına selam olsun!
On binlerle hep beraber sokakta hesap soracağımız ve mutlaka kazanacağımız günlerin bilinci ve inancıyla faşizmi döktüğü kanda boğacağız!
Haziran Şehitleri Ölümsüzdür!
İsviçre’den PDD Okurları