Venezüella’da muhalefet sokakta

venezuella-subat-2013

Venezüella’da ABD destekli muhalefet yine harekete geçti. Chavez’in Mart 2013’te ölümünün ardından, Nisan 2013’te başa geçen Maduro yönetimine karşı, muhalefeti sokaklara dökerek eylemlerin fitilini ateşledi.

Venezüella’da, 12 Şubat 1814’te İspanya’ya karşı gerçekleştirilen bağımsızlık savaşına atfen, 1947’den bu yana her yıl 12 Şubat’ta “Gençlik günü” olarak yapılan kutlamalar, bu yıl muhalefetin harekete geçmesine vesile oldu. Başkent Karakas’taki kutlamalar sonrasında sağcı ve muhalif gruplar, hükümet binalarına saldırdı. Polisle yaşanan çatışmalarda 3 kişinin vurularak öldürüldüğü, en az 23 kişinin yaralandığı belirtildi. İki haftadan fazla süren gösteriler sırasında, hem muhalefetin, hem de Maduro yönetiminin taraftarları sokaklara döküldü, çeşitli eylemler gerçekleştirdi.

ABD’nin eylemler  karşısındaki tutumu, eylemlerin niteliğini de açığa vuruyordu. Obama, muhalefet lideri Lopez’in tutuklanmasına tepki gösterdi, gözaltına alınanların serbest bırakılmasını istedi, hükümetin eylemlere sert müdahale etmemesi konusunda uyardı. Gösteriler sırasında, hükümet yanlısı bir genç ile, muhalefet eylemine katılan bir gencin başlarından vurularak öldürülmesinde aynı silahın kullanıldığının tespit edilmesi, eylemlerin provokasyon amaçlı olduğunu gösteren bir başka işaretti.

Chavez’in 1999 yılında başa gelmesinden bu yana, ABD emperyalizmi çeşitli biçimlerde Venezüella’daki yönetimi devirmek için hamleler yapıyor. Hükümet darbesinden ekonomik önlemlere, kitlelerin kışkırtılmasından muhalefetin finanse edilmesine kadar pekçok yöntemle Venezüella’yı içten karıştırmaya çalışıyor. Ülke içindeki neo-nazi muhalif örgütlenmelerin, ABD tarafından beslendiği ve eğitildiği biliniyor. Son eylemleri de, 3 ABD’li diplomatın örgütlediği, bunların aylardır üniversitelerde toplantılar yapmakta olduğu açıklandı ve bu 3 ABD’li diplomat “istenmeyen adam” ilan edildi.

Bu saldırıların ABD tarafından yapıldığı tartışılmaz bir gerçek. Ancak, bunların kitlede yankı bulması ve belli bir kitle desteğine ulaşması, Venezüella yönetiminin hatalarıyla doğrudan bağlantılıdır. Venezüella, Chavez döneminden itibaren, “sosyalizm” söylemini sürekli vurgulamakla birlikte, gerçekte sosyalist değil, halkçı bir yönetim uygulamaktadır.

Üstelik bu bile kendi içinde önemli eksiklikler barındırmaktadır. Kitlelerin yaşamında belli bir refah gerçekleştirmekle birlikte, bunu üretimi güçlendirerek değil, petrol gelirlerindeki artıştan kitlelere pay dağıtarak yapmaktadır. Kitlelerin genel eğitim-sağlık düzeyini yükseltmekle birlikte, siyasal eğitimi gerçekleştirme ve bilinç düzeyini yükseltme yönü zayıftır. İşçilerin çalışma düzeyindeki iyileştirme, proleterleştirmeye değil, lümpenleştirmeye dönüktür. Kitlelerde kendi çalışmalarının, kendi emeklerinin ürünü olarak değil, rantiye yöntemlerle zenginleşme sözkonusudur. Bu tablonun genel sonuçlarından biri, Venezüella’da, özellikle Karakas’ta suç oranının olağanüstü yükselmesidir. 12 Şubat eylemlerinin ilk işaret fişeğinin, Şubat başında bir üniversitede bir genç kıza tecavüz girişimi üzerinden patlamış olması önemlidir. Orada başlayan protestolar, 12 Şubat’ta yaygın ve örgütlü bir hale dönüşmüştür. Yüksek enflasyonun kontrol altına alınamaması, ülkenin bir başka önemli sorunudur. Özel şirketlerin, ekonomiyi baltalamaya dönük faaliyetleri kontrol altına alınamamaktadır.

Bunlara benzer birçok örnek vermek mümkün. Chavez döneminde Venezüella, birçok açıdan olumlu bir örnek yaratılan bir ülkeye dönüştürülmüştür. Dergimizin öncesi sayılarında bu konuda ayrıntılı değerlendirmeler de çıkmıştır. Ancak bu yapılanlar sosyalizm değildir. Bu nedenle de ömrü sınırlı, etkisi zayıf, kitlelerde yarattığı dönüşüm yüzeyseldir. Ve yine bu nedenle, emperyalistlerin saldırılarına, yıkımlarına açık bir nitelik taşımaktadır. Latin Amerika’da hakimiyetini kaybetmiş olan ABD’nin, Venezüella’ya dönük kirli operasyonlarının bir türlü bitmemesinin, hatta bazı hamlelerinin başarıya ulaşmasının nedeni budur.

Bunlara da bakabilirsiniz

“Yenidoğan çetesi” ve sağlıkta özelleştirme

Sağlıkta özelleştirmenin en korkunç yönlerinden biriyle yüzleştik geçtiğimiz günlerde. Yeni doğan bebeklerin, sadece ve sadece …

Öğretmen mülakatları emek gaspıdır

Milli Eğitim Bakanlığı 25 Ekim’de mülakat sonuçlarını açıkladı. Bir “müjde” olarak ise 20 bin sözleşmeli …

“ZAFER ne zaman gelecek bilmiyorum. Ama geleceğini biliyorum…”      

1800’lü yılların ilk yarısında, dünya, işçi direnişleri ve halk isyanlarıyla alev topu gibiydi. Bu ülkeler …