15-16 Haziran 1970- Yasaların sokaklarda yapıldığı günler

“16 Haziran yüzbin işçi yürüdü

16 Haziran genel direniş

Burjuvaziye, tüm sömürüye

Nasırlı ellerin yumruğu bugün!”

Hakkında böyle marşların yazıldığı, Türkiye işçi sınıfının en büyük eylemidir 15-16 Haziran…

1970’in ekonomik kriz koşullarında işçiler, kitleler halinde Türk-İş’ten DİSK’e geçiyorlardı. Bu durum, sermayenin ve Türk-İş ağalarının paniğe kapılmasına yol açtı. DİSK’i fiilen kapatan, işçilerin sendika seçme özgürlüğünü yok eden ve sendikal hakları sınırlayan yeni bir yasal düzenleme hazırladılar. Yeni yasa tasarısı 11 Haziran’da Meclisten geçti. 14 Haziran’da ülke çapında değişik fabrikalardan DİSK üyesi bin kadar sendika temsilcisi bir araya gelerek, etkili bir eylem kararı alınması için DİSK yönetimine baskı yaptılar.

Şalteri indirip sokağa çıkan işçiler, bir öfke seli olup akmaya, yeni katılımlarla çığ gibi büyümeye başladı. Kalın sopaları ellerinde onbinlerce el kalktı gökyüzüne. Kocaman, kavga dolu onbinlerce yürek attı aynı anda. “Savaş Başladı!” pankartı en önde, sömürünün üzerine yürüdü onbinler. Coplar, panzerler, tanklar umurunda değildi onların.

İstanbul’da Kartal, Bakırköy, Sağmalcılar, Levent, Topçular ve Eyüp bölgeleriyle, İzmit’te 115 fabrikadan 75 bini aşkın işçi sokakları fethettiler. Türk DemirDöküm, Sungurlar, Otosan, Singer, Rabak, Profilo, Uzel, AEG, Eti, Aygaz, Auer, Derby Lastik ve daha niceleri, kahreden ve yaratan ellerin güvenle ve bilinçle birleştiğinde, ne muazzam bir sele dönüştüğünü gösterdiler.

Anadolu yakasında yola ilk koyulanlar, Singer işçileri oldu. Yürüdükçe, yol üzerindeki Haymak, Otosan ve DMO işçileriyle birleşerek çığ gibi büyüdüler. İstanbul-Ankara arasının ana bağlantı yolu işçilerin eline geçmişti.

Eyüp yönünden gelen Sungurlar, Elektro-Metal ve DemirDöküm işçileri, Eyüp Karakolu’nu basarak, gözaltına alınan arkadaşlarını polisin elinden çekip aldılar. Derby Lastik işçileri Bakırköy’e, Profilo ve Grundig işçileri de Gümüşsuyu’na doğru yürüyüşe geçtiler. Akşama doğru, daha büyük bir kalabalık, Topkapı’dan Sağmalcılar’a yürüyüşe geçti. Yollar sloganlarla inliyordu. “Sendikalar canımız, feda olsun kanımız!” Bir sel de ellerinde “Zincirlerimizden Başka Kaybedecek Şeyimiz Yok!” yazılı pankartlarıyla Alibeyköy’den akıyordu. İzmit’te de 115 fabrikadan onbinlerce işçi ana yolları zaptetmişti.

Yürüyüşler 16 Haziran günü de sürdü. Birleşip büyüyen yürüyüş kolu, Sultanahmet’ten akarak, Cağaloğlu’na girdi. Valiliğin önünde kurulan asker barikatını aşarak Eminönü’ne ulaştı. Burada da polislerle çatıştılar. Polisler, canlarını zor kurtardı. Eminönü’nde toplanan işçilerle, Levent yönünden gelen işçilerin birleşmelerini engellemek için, Galata ve Unkapanı köprüleri açıldı. Ama motorlarla karşıya geçen işçilerin birleşmesini engelleyemediler.

Levent yönünden gelen işçiler polisle çatışıp, ezip geçtiler. Anadolu yakasında ise, Gebze’den gelen işçi kardeşleriyle birleşen Otosan, Arçelik ve Singer işçileri de polisle çatışarak, barikatları yıkıp aştılar. Bağdat caddesinden Kadıköy’e yürüyen işçi selinin önüne barikat kurmaya çalışan polisler, işçileri engelleyemeyince silaha sarıldı. Bir işçi orada şehit düştü. Önlenemeyen yürüyüşünü, arkadaşlarının omzunda tamamladı.

Arkadaşları vurulan işçilerin öfkesi artık dizginlenemiyordu. Ellerine ne geçerse alıp, polisleri kovalamaya başladılar. Çatışmada bir de polis öldü. Öfkeli işçiler, Adalet Partisi ilçe binasının camlarını aşağı indirdi. Polis ateş etti. Burada da birkaç işçi düştü. Şehitlere rağmen bir adım bile gerilemeyen işçiler, kaymakamlık, emniyet müdürlüğü ve resmi bina ne buldularsa yakıp yıktılar.

15 Haziran akşamı Bakanlar Kurulu, gösterilerin olduğu illerde 60 günlük sıkıyönetim ilan etti ve sendikacıları tutukladı.

Olayların gelişiminden korkan DİSK, işçilere evlere dönme çağrısında bulundu. Bu tutumuyla eylem kırıcılığı rolü üstlendi. Dönemin DİSK başkanı Kemal Türkler’in radyodan yaptığı çağrılara rağmen, işçiler sokaklarda çatışmaya devam ettiler.

Burjuvazi, bu büyük direnişin ardından yasayı iptal etmek zorunda kaldı. Bununla birlikte işçi sınıfının gücünden duyduğu korku daha da arttı. 12 Mart 1971 darbesini örgütleyerek, işçileri devrimci önderlerden soyutlamaya girişti. İşçiler, bir süre sessizliğe gömüldü, fakat ardından çok daha güçlü bir şekilde sokaklara döküldüler, grevler ve direnişler örgütlediler.

15-16 Haziran, işçi ve emekçiler mücadelesine ışık tutan, yol gösteren bir direniştir. Hakların sokakta, dişe diş bir mücadele ile kazanıldığını gösteren büyük direnişlerden biridir.

15-16 Haziran, işçi sınıfının kazanma inancını, sınıfa karşı sınıf savaşını ve kabına sığmayan öfkeyi ve militanlığı temsil eder. 15-16 Haziran, sınıf dayanışmasının en güzel örneğini sunmuştur. İki gün boyunca, DİSK ve Türk-İş üyesi işçiler, sendika farkı gözetmeden, kurşunların üzerine birlikte yürümüşlerdir.

15-16 Haziran’ın sendika ağalarına rağmen ve onlar aşılarak gerçekleştirilmesi, bugün de işçilere yol gösteriyor.

15-16 Haziran, bedel ödemekten çekinmeyen, şehitlerini omzuna alarak, tek adım bile geri adım atmadan yürüyen kararlılığı ifade ediyor.

Bunlara da bakabilirsiniz

“Yenidoğan çetesi” ve sağlıkta özelleştirme

Sağlıkta özelleştirmenin en korkunç yönlerinden biriyle yüzleştik geçtiğimiz günlerde. Yeni doğan bebeklerin, sadece ve sadece …

Öğretmen mülakatları emek gaspıdır

Milli Eğitim Bakanlığı 25 Ekim’de mülakat sonuçlarını açıkladı. Bir “müjde” olarak ise 20 bin sözleşmeli …

“ZAFER ne zaman gelecek bilmiyorum. Ama geleceğini biliyorum…”      

1800’lü yılların ilk yarısında, dünya, işçi direnişleri ve halk isyanlarıyla alev topu gibiydi. Bu ülkeler …