Yaşasın Taksim Direnişimiz!

1-may-ist

Gezi sürecine kadar ailemden kaynaklı milliyetçi bir düşüncedeydim. Gezi’de yaşananları gördüm. Oradaki insanlar, haklarını kullanarak protesto eylemi yapıyorlardı. Devletin kolluk kuvvetleri o insanlara saldırdı. Demokratik hakları insanların elinden zorla alan kişi, bir diktatördür ve ben bir diktatörün yönettiği bir ülkede yaşamak istemiyordum. Anneme “Taksim’de oturma eylemi yapmaya gidiyorum” dedim. Annem beni dualarla yolladı Taksim’e.

Oraya gittiğimde daha önce hiç görmediğim, belki gelecekte de göremeyeceğim bir yardımlaşma gördüm. Bana da hiç tanımadığım insanlar birçok yardımda bulundu. Bu tablo, kendime şu soruyu sormama neden oldu: “Neden ben bu güne kadar bunların içinde değildim?” Sonra bu insanların ne için mücadele ettiğini öğrendikçe, kendimi de onlardan birisi olarak görmeye başladım. Kararımı vermiştim ve ben de artık mücadelenin içinde bir insan olacaktım.

Bu düşünceler oluştuktan sonra isminden dolayı bana yakın geldiğini sandığım bir partiye gittim. Bu sırada yeni insanlarla tanıştım ve içinde olduğum partinin mücadelesinin yanlış olduğunu anlayarak oradan ayrıldım. Yeni yoldaşlardan birçok şey öğrendim, bunların tam da benim düşünceme karşılık geldiğini anladım. Fatih yoldaşın hayatını öğrendim ve yoldaşların onun yolundan gittiğini gördüm ve bu safta yerimi aldım.

* * *

1 Mayıs için çalışmalara haftalar öncesinden başladık. Eğitim çalışmaları yaptık, “Öğrenci Birliği” olarak bildiriler dağıttık, kuşlamalar yaptık, liselerin etrafına stikırlarımızı yapıştırdık ve piknik yaptık.

İşte sabırsızlıkla beklediğimiz 1 Mayıs günü geldi çattı. Ailemden izin alamayacağım için, birkaç gün önceden başka evlerde kalmaya başladım. 1 Mayıs’a  gidişimiz garanti olsun diye o gece birkaç yoldaşla Avrupa Yakası’nda bir evde kaldık. Hiç tanımadığım insanlardı ve çok sıcak davrandılar bize.

Sabah erken bir saatte hazırlığımızı yapıp yollara düştük. Okmeydanı’na geldiğimizde, otobüslerin çalışmadığını, minibüslerin başka yollara gönderildiğini ve bütün sokaklarda polislerin olduğunu gördük. Hemen bir taksi çevirip yoldaşlarla buluşacağımız yere ulaştık.

Başka yoldaşlarla da buluşup toplanma noktasına doğru yola koyulmuştuk ki, gaz bombaları ve plastik mermilerle polisin saldırdığını gördük. Ara sokaklarda başka yoldaşlarla da buluşup DİSK binasının olduğu bölgeye doğru gittik.

Ara sokaklarda başka bir grupla yan yana geldik ve polis barikatını zorlamaya başladık. Polisler plastik mermi sıkmaya başladı, biz de sapanlarımızla karşılık verdik. Sonra TOMA geldi ve üzerimize kimyasallı su sıktı. Başka bir sokağa geçtik ve o ara bir kadın pencerenin camından kapının açık olduğunu oraya girebileceğimizi bağırıyordu. Biz yolumuza devam ederken de “helal olsun size” diye sesi geliyordu. Bazı apartman sakinleri, apartman önlerine kesilmiş limon ve süt şişeleri koymuştu.

Sonunda DİSK binasına ulaştık. Halaskargazi Caddesi’ne indik. Daha caddeye çıkalı birkaç dakika olmuştu ki, polisin azgınca müdahalesi başladı. Saldırı sonrasında çekilmeyi kararlaştırdığımız sokak karşıda kalmıştı. Kafalarımızı eğerek hızlıca karşıya geçtik. Yoldaşlardan birinin nefes alamadığını görünce onun koluna girdim, merdivenleri çıkarken bir taraftan da yoldaşa yardım ederken ayağım takıldı ve yere düştüm. Dizimden yaralanmıştım, ilk direniş yaramı burada aldım. Sonra kalkıp hızlıca yürümeye devam ettik, bu sırada başka bir yoldaş gelip yürümemize yardım etti.

Önce oradaki bir otoparka geçtik, burada biraz kendimize geldikten sonra Abide-i Hürriyet Caddesi’ne çıktık, çatışmalar buradaydı. Daha sonra yaramın açıldığını hissedip geri çekildim. Dizimi açıp yarama baktım kanıyordu, tanımadığımız bir kadın gelip hem bana hem yanımdaki yoldaşa su verdi. Suyu dizime döküp yarayı temizledim, başka bir arkadaş da yara bandı verdi.

Yaramı tedavi edip tekrar caddeye çıktık. Birkaç saat boyunca çatışma yaşandı bu caddede. Zaman zaman biz polisleri gerilettik, zaman zaman onlar bizi. Yorulunca geri çekilip dinlendik. Başka bölgelerden haber almaya çalıştık, tekrar caddeye çıkmaya giderken, polis çok sert bir biçimde saldırdı. Ses bombaları, gaz bombaları, plastik mermiler ve kimyasal sular yüzünden sokağın gerisine kadar çekildik. Sonrasında da sokaklarda çatışmalar devam etti.

Polisin vahşi saldırısına karşı insanlar yiğitçe direndi. Çoğu medya kuruluşları eylemcileri kötü gösterebilir, ama gördüm ki, bu insanlar çok cesaretli ve temiz yürekli…

Gün boyunca sloganlar susmadı. “Yaşasın 1 Mayıs”, “1 Mayıs’ta 1 Mayıs Alanındayız”, “1 Mayıs Kızıldır, Kızıl Kalacak”, “Yaşasın Taksim Direnişimiz”, “İnsanlık Onuru İşkenceyi Yenecek”, “Her Yer Taksim Her Yer Direniş”, sloganları insanların coşkusunu artırıyordu.

Gün sonunda gördüm ki; devlet Taksim’i yasakladı, ama İstanbul’un her yeri Taksim, her yeri direniş oldu.

Bunlara da bakabilirsiniz

“Yenidoğan çetesi” ve sağlıkta özelleştirme

Sağlıkta özelleştirmenin en korkunç yönlerinden biriyle yüzleştik geçtiğimiz günlerde. Yeni doğan bebeklerin, sadece ve sadece …

Öğretmen mülakatları emek gaspıdır

Milli Eğitim Bakanlığı 25 Ekim’de mülakat sonuçlarını açıkladı. Bir “müjde” olarak ise 20 bin sözleşmeli …

“ZAFER ne zaman gelecek bilmiyorum. Ama geleceğini biliyorum…”      

1800’lü yılların ilk yarısında, dünya, işçi direnişleri ve halk isyanlarıyla alev topu gibiydi. Bu ülkeler …