Manisa-Soma’da yine bir madenci katliamı gerçekleştirildi. Yüzlerce madenci, gözgöre göre katledildi.
Özelleştirme sonucu AKP’li bir şirkete peşkeş çekilen madende, patronun karı katlanarak artarken, işçiler için gereken güvenlik önlemleri her geçen gün azaltıldı. AKP’nin kömür yardımları bol keseden dağıtılsın ve seçim zamanında oya dönüşsün diye, madencilerin çalışma koşulları her geçen gün ağırlaştırıldı. 15 yaşındaki çocuklar, kayıtsız ve pervasızca, taşeronun sömürüsüne terkedildi. Bakan çocukları ayakkabı kutularını doldurup, Erdoğan’ın oğlu trilyon dolarları kaçırmaya çalışırken, madendeki işçiler, 1.300 lira maaşla ölümüne çalıştırıldı. Göstermelik biçimde yapılan ve maden patronunu aklamaya dönük denetim(sizlik) altında, ölüm kuyularına indiler her gün, her vardiyada.
Şimdi buna “kaza” diyorlar. Erdoğan daha da pervasızlaşarak “ölüm bu işin fıtratında var” diyor. Madende ölmek, kaçınılmaz bir kader gibi gösteriyorlar.
Oysa “kader” değil, cinayet. “Kaza” değil, katliam.
Özelleştirmenin, taşeronlaştırmanın, patronların kar hırsının sonucudur bu katliam.
Bu katliama sessiz kalmayalım. Öfkemizi haykıralım, katliamı gerçekleştirenlerden hesap soralım!
Madencinin katili, sermayenin kar hırsıdır; patronlara karşı genel grev genel direnişi başlatalım.
Madencinin katili, AKP hükümetidir; hükümetin istifa etmesi için eylemleri yükseltelim.
Madencinin katili ücretli kölelik düzenidir; ayağa kalkalım hesap soralım!
Madenci katliamına karşı, genel grev genel direnişle hesap soralım!
14 Mayıs 2014