Yüksel’de direnişin 1 yılı

Yüksel direnişi 1 yılını doldurdu. Geçtiğimiz yıl 9 Kasım günü, Ankara Kızılay’daki Yüksel Caddesi’nde bulunan İnsan Hakları Anıtı önünde, Nuriye Gülmen, elinde “Açığa alındım, işimi istiyorum” yazılı bir dövizle eyleme başlamıştı.

Nuriye Gülmen’in başlattığı eylem, KHK’larla işlerinden edilen kamu emekçilerinin simgesi haline geldi. Direnişe katılımlar arttı. Semih Özakça, Veli Saçılık, Acun Karadağ ve daha pekçok emekçi, İnsan Hakları Anıtı’nın önünde direnişin bir parçası oldu. İnsan Hakları Anıtı da bir direniş odağına dönüştü.

Direnişin kararlılığı, devletin saldırısından daha güçlüydü; bir yıl inançla, kararlılıkla, direnişle doldu. İlk oturma eylemi, gözaltı saldırısıyla karşılandı. Sonrasında anıt önünde yapılan eylemlerin büyük çoğunluğu devletin saldırısına maruz kaldı; bir yıl boyunca toplamda 232 kez polis saldırısı gerçekleştirildi. Bu saldırıların çoğu gözaltında bitti.

Bu saldırıların vahşeti, insanlıkdışı şiddeti, bütün dünyanın gözleri önünde yaşandı. İnsanların üzerine 1 metreden gaz sıkıldı, plastik mermi atıldı. Veli Saçılık’ın annesi yerlerde sürüklendi. Bir yılda polis gözaltılarında toplam 586 kişi gözaltına alındı, 692 kişi ise işkenceye maruz kaldı. İşkencenin önemli bir kısmı da, gözaltı uygulaması yapmadan, polis arabasında ters kelepçeli biçimde gerçekleştirildi.

Yetmedi, devlet anıtı da “gözaltına aldı”. 27 Mayıs günü İnsan Hakları Anıtı’nın etrafı bariyerlerle çevrildi; anıt polis kordonuyla kuşatıldı.

Saldırılarla bitiremeyen devlet, egemenlerin hukukunu da işletmekten geri kalmadı. Nuriye ile Semih’e “terör örgütüne üye olmak”tan dava açıldı. Diğer Yüksel Direnişçileri hakkında ise 5 kere ayrı ayrı davalar açıldı.

Direniş, destek güçlerini de oluşturdu. Ülkenin dört bir tarafında dayanışma platformları kuruldu, destek eylemleri gerçekleştirildi.

Direniş 9 Mart günü açlık grevine evrildi. Nuriye ile Semih, 9 Mart günü mecliste yaptıkları basın toplantısında 11 Mart günü açlık grevine başlayacaklarını duyurmuşlardı. Ancak meclisten çıktıklarında gözaltına alındılar ve açlık grevine 9 Mart günü gözaltındayken başlamış oldular.

Direnişin 196, açlık grevinin 77. gününde ise, açlık grevindeki Nuriye Gülmen ile Semih Özakça tutuklandı. Tarih,  21 Mayıs 2017’ydi.

Tutuklanmaları, pekçok kentte yapılan eylemlerle protesto edildi, bu protestolarda onlarca kişi gözaltına alındı.

Açlık grevinin etkisini kırmak için direnişçiler tutuklanmıştı, tutukluluk direnişin destek güçlerini büyüten bir etki yarattı. Bu koşullarda, direnişçilerin yargınlanmaları da yoğun baskı ortamında gerçekleştirildi. İlk mahkeme öncesinde, Nuriye ile Semih’in avukatları gözaltına alındı ve tutuklandı. Bugüne kadar üç mahkeme gerçekleştirildi. Nuriye bunların hiçbirine getirilmedi. Ve akla ziyan bir hukuksuzluk örneği gerçekleştirilerek; “mahkemeye gelmediği” gerekçesiyle Nuriye tahliye edilmedi. Semih ise, üçüncü mahkemeye çıkartıldı ve tahliye edildi.

Açlık grevi artık 250’li günlere dayanmış durumda. Yarattıkları direniş onları devleştiriyor; kararlılığı güçlendiriyor.  Ancak bu süreçte direnişçilerin bedenleri eriyor, sağlık sorunları, fonksiyon kayıpları her geçen gün büyüyor. Talepleri biran önce kabul edilmeli, işlerine iade edilmelidirler.

Bunlara da bakabilirsiniz

“Yenidoğan çetesi” ve sağlıkta özelleştirme

Sağlıkta özelleştirmenin en korkunç yönlerinden biriyle yüzleştik geçtiğimiz günlerde. Yeni doğan bebeklerin, sadece ve sadece …

Öğretmen mülakatları emek gaspıdır

Milli Eğitim Bakanlığı 25 Ekim’de mülakat sonuçlarını açıkladı. Bir “müjde” olarak ise 20 bin sözleşmeli …

“ZAFER ne zaman gelecek bilmiyorum. Ama geleceğini biliyorum…”      

1800’lü yılların ilk yarısında, dünya, işçi direnişleri ve halk isyanlarıyla alev topu gibiydi. Bu ülkeler …