Ethel ve Julius Rosenberg, Amerikan Komünist Parti üyesiydi ve her ikisi de yahudiydi. 1939 yılında evlendiler. Sonra iki çocukları oldu. Evlilikleri boyunca sendikal faaliyetler içinde yer aldılar. Bundan dolayı da sürekli işsizlik ve maddi sıkıntılarla boğuştular. Dört kişilik aile iki odalık yoksul bir evin sadeliğinde yaşamlarını sürdürdü. 17 Temmuz 1949’da “Sovyet Ajanı Komünistler” oldukları ilan edildi.
6 Ağustos 1945’de Hiroşima’ya atılan atom bombası korkunç bir kıyım olduğu kadar, ABD’nin dünya hakimiyetini simgeleyen bir gelişmeydi. ABD, dışta halkları katlederek, içte büyük bir baskı ve korkutma ile imparatorluğunu inşa ediyordu. İmparatorluk, teknolojik gelişmenin bu “üstün ürünüyle” elde ettiği tartışılmaz liderliğini ancak 4 yıl koruyabildi. 1949’da Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliğinde ilk atom bombası yeraltı denemeleri başladı. ABD, artık “tek bir düğmeye basma” tehdidiyle dünyayı avuçlarının içinde tutabilme gücünü kaybetmişti.
Bunun üzerine, ABD’de büyük bir “komünist avı” başladı. Senatör Mc Carty’nin adıyla anılan bu dönemde, kurulan komisyonlar, ülkedeki komünistleri tespit etmek, onlar hakkında iddanameler hazırlamakla görevlendirildi. Bu dönemde komünistlikle suçlanmayan neredeyse kimse kalmadı. Ünlü sanatçı ve aydınlar da içinde olmak üzere binlerce insan bu komisyonlarda ifade vermeye, en yakın arkadaşlarını ihbar etmeye zorlandı. Yönetmen Elia Kazan gibi hainler, kendini kurtarmak için suçsuz insanları komünist ajan olmakla suçlayanlar da çıktı, Brecht gibi, aydın onuruna sahip çıkanlar da. Rosenbergler, bu aşağılık cadı avının kurbanı oldular.
Rosenbergler komünist kimliklerine her defasında sahip çıkarak, suçlamaları şiddetle reddettiler. “Elektrikli sandalyeden korkmuyorum bir yurttaş olarak hakkım olan adaleti istiyorum. İstemekte ısrarlı olacağım. Adalet istememek yerine aşağılık bir pazarlıkla küçülmeyi kabul ederek gittikçe daha sık uygulanır hale gelen antidemokratik, polis devleti yöntemlerine de ortak olmayacağız… ”
İnfaz günü olarak belirlenen 18 Haziran 1953’te Rosenbergler’e son teklif götürüldü. Sabaha kadar Washington’a telefon açarak affedilmelerini isterlerse çocuklarına kavuşacaklardı. Rosenbergler’in tavrı bir anne ve babanın vakurluğunda ve bir militanın kararlılığındaydı: “Ya suçsuzluğumuza inanan onca insan, onlar da bizim çocuklarımız değil mi? Onlara ihanet etmeyeceğiz .” Ve Washington’a telefon edilmedi.
Rosenbergler 19 Haziran 1953’te, evlilik yıl dönümlerinde Sing Sing Hapishanesi’nde elektrikli sandalyede idam edildiler.