Sınıf mücadeleleri ile yazılan insanlık tarihine bir katliam daha eklendi. 13 Mayıs’ta Soma’da madende çalışan yüzlerce işçi yaşamını yitirdi.
Kar etmenin başlıca amaç olduğu ve hukuksuzluğun, denetimsizliğin diz boyu yükseldiği, kısaca sistemin neden olduğu bu katliam, -bir de başbakanın ‘’KADER’’ diyerek meşrulaştırması üzerine- zaten öfke dolu yürekleri paramparça etti. Ve meselenin yas tutmakla değil, hesap sormakla olacağı anlaşıldı.
Liseliler olarak 14 Mayıs’ta arkadaşlarla bir araya geldik. Teneffüslerde sınıflara girerek, Soma katliamı üzerine kısa bir konuşma yaptık ve 15 Mayıs’ta Soma için yüryüşe çağırdık.
Öfke büyüktü ve her sınıf, konuşmaları olumlu karşılıyordu. Diğer gün için siyah tişört giyme kararı aldık. Ve ertesi gün getirdiğimiz malzemelerle kolektif çalışmanın verdiği ruhla birçok pankart, fotoğraf hazırladık. Okul yönetimlerinin siyah tişort için “disiplin cezası” verecekleri tehdidi, öğrencilerin kararlı duruşu sonucu sözden öteye geçemedi.
Pankartlar, sloganlar ve halkın da büyük ilgisi ile tüm engellemelere rağmen Atatürk Parkı’na yürüdük. BU DÜNYANIN EN TEMİZ ŞEYİ SENİN ÇİZMELERİN! YA ÇALIŞARAK YA DA AÇLIKTAN ÖLECEKSİN! gibi dövizler ve Soma üzerine birçok resim alana yapıştırıldı. Sloganlar ve konuşmalarla eylemimizi gerçekleştirdik. Genellikle “Kahrolsun ücretli kölelik düzeni” “Zafer direnen emekçinin olacak”, “İşçi kardeşim yalnız değilsin”, “Toma’yla Soma’yı söndüremezsin” sloganları atıldı.
Şunu biliyoruz ki; Soma kader değil, bir katliamdır! Ve ne hukuk ne de denetim… Asıl mesele, sınıf bilinciyle örgütlenmek, mücadeleyi yükseltmektir. Direniş ve mücadele olmadan, işçi sınıfı asıl düşmanı sermayeye karşı örgütlenmeden, bu katliamlar gerçekleşmeye devam edecektir…
ADANA ÖĞRENCİ BİRLİĞİ