Çağdaş Büyükbaş serbest bırakılsın!

Proleter Devrimci Duruş dergisi sahibi ve eski yazı işleri müdürü Çağdaş Büyükbaş, 11 Ağustos 2017 tarihinden beri halen tutsak…

Çağdaş Büyükbaş, dergide çıkan yazılardan dolayı 1 yıl 10 ay ceza almış, 11 Ağustos 2017’de tutuklanarak Silivri Cezaevi’ne götürülmüştü. Kalan cezasının bir yılın altına düştüğü Ocak ayından itibaren de serbest bırakılması gerekiyordu. Bu yönde yapılan başvurular uzun bir süre yanıtsız bırakıldı. Sonrasında, Çağdaş’ın içeride kaldığı dönemde de “siyasi faaliyetlerini sürdürdüğü” söylenerek, bu haktan yararlanamayacağı bildirildi. Gerekçe olarak da “hangi koğuşta kalmak istiyorsun” sorusuna, Çağdaş’ın “siyasi koğuş” cevabı vermesi gösterildi.

Çağdaş Büyükbaş, zaten siyasi bir derginin sahibi ve yazıişleri müdürüydü. Tutuklanma nedeni de, Kürt halkına yönelik baskı ve şiddeti konu alan yazılardı. Bunlardan dolayı “terör örgütü propagandası yapmak”, “halkı kin ve nefrete tahrik etmek” gibi iddialarla yargılandı ve ardından ceza verilerek hapse atıldı. Bu iddialarla yargılanan, üstelik devrimci bir yayın organının yazıişleri müdürlüğünü üstlenen bir kişinin, siyasi koğuşta kalması kadar doğal ne olabilir?

 

Yeni hapishaneler yapılıyor

Türkiye’de hapishaneler, her dönem muhalif güçlerin seslerini boğmak için önemli bir araç olarak kullanıldı. AKP döneminde ise bu durum ayyuka çıktı. 240 bin civarında mahkum olduğu, bir ranzada iki, bazen üç kişinin yattığı söyleniyor. 70 bin üzerinde öğrenci, yüzlerce gazeteci halen tutsak…

Ancak bu bile az geliyor. 24 Haziran seçimlerinin ardından AKP’nin 80 hapishane daha açacağı öğrenildi. Esnafa, çiftçiye kredi vermeyen bankaların, 80 hapishaneye kredi vermek için kuyruğa girdiği belirtiliyor.

Türkiye, 12 Eylül yıllarına benzer bir dönemi yaşıyor. Hapishaneler, toplama kamplarına dönmüş durumda. Siyasi tutsaklar “rehin” muamelesi görüyorlar. Pazarlıklara konu ediliyor, anlaşma sağlanana kadar da keyfi biçimde tutuluyorlar.

Devrimci tutsaklara yasal haklarından yararlanabilmesi için bile, pişmanlık getirmesi, adli tutsaklar gibi yaşaması dayatılıyor. Dün olduğu gibi bugün de bu dayatmalara boyun eğmiyorlar, eğmeyecekler!..

Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütünün her yıl yayımlandığı Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’ne göre, Türkiye 2018’de bir önceki yıla göre iki basamak gerileyerek 180 ülke arasında 157’nci sırada yer aldı. Raporda Türkiye “gazeteciler için dünyanın en büyük hapishanesi” olarak tanımlandı. Sınır Tanımayan Gazeteciler, tüm dünyada gazetecilere ve basına karşı düşmanlığın arttığını tespit etti.

Hal böyleyken seçim öncesi af tartışmaları, Alaaddin Çakıcı, Kürşat Yılmaz gibi mafya liderleri için yapılıyor. Çakıcı’nın “sağlık sorunları” bahanesiyle özel oda tahsis ediliyor, herkesle görüşme olanağı sağlanıyor. En ağır durumdaki hasta tutsaklar, hastaneye bile götürülmezken, faşist mafya liderlerine her tür konfor sağlanıyor. Devlet Bahçeli ile görüştürülüyor, fotoğrafları boy boy yayınlanıyor. Ardından gazetecileri ölümle tehdit eden ilanlar veriyorlar. Suç niteliğindeki bu ilanlar, gazetelerde yer buluyor ve hiçbir soruşturma açılmıyor. Kısacası devlet-mafya ilişkisi tüm çıplaklığı ile bir kez daha sergileniyor.

Çağdaş Büyükbaş Serbest Bırakılsın!

Zindanlar Yıkılsın Tutsaklara Özgürlük!

Bunlara da bakabilirsiniz

“Yenidoğan çetesi” ve sağlıkta özelleştirme

Sağlıkta özelleştirmenin en korkunç yönlerinden biriyle yüzleştik geçtiğimiz günlerde. Yeni doğan bebeklerin, sadece ve sadece …

Öğretmen mülakatları emek gaspıdır

Milli Eğitim Bakanlığı 25 Ekim’de mülakat sonuçlarını açıkladı. Bir “müjde” olarak ise 20 bin sözleşmeli …

“ZAFER ne zaman gelecek bilmiyorum. Ama geleceğini biliyorum…”      

1800’lü yılların ilk yarısında, dünya, işçi direnişleri ve halk isyanlarıyla alev topu gibiydi. Bu ülkeler …