Geçtiğimiz ay (Temmuz 2018) Şili’de katledilen müzisyen Victor Jara’nın katillerine hapis cezası verildiği haberi medyada yer aldı. Aradan onca yıl geçtikten sonra böyle bir cezanın gelmesi şaşırtıcıydı, aynı zamanda oldukça anlamlıydı.
Bundan tam 45 yıl önce işlenen bu cinayetle ilgili son olarak Eylül 2016 tarihinde bir dava açılmış ve iki yıl kadar sürdükten sonra Temmuz 2018 tarihinde sonuçlanmış. Onun ölümünden sorumlu tutulan 8 emekli askere 15’er yıl hapis cezası vermişler.
Verilen ceza yetersiz ve çok gecikmiş de olsa, Victor Jara’nın katillerinin peşine düşülmüş olması ve onların alınlarına “Jara’nın katilleri” damgasının vurulması önemlidir. Victor Jara, sadece Şili’de değil, tüm dünyada anti-faşist mücadelenin sembollerinden biridir. Aynı zamanda devrimci bir sanatçının nasıl olması gerektiğini gösteren bir simgedir.
Şili Stadyumu
Beş bin kişiyiz burada
Kentin bu küçük parçasında.
Beş bin kişiyiz.
Ne kadar olacağız bilemem
Kentlerde ve tüm ülkede?
Burada yapayalnız
On bin el, tohum eken… (…)
Nasıl dehşet saçıyor faşizmin yüzü!
Kusursuz bir kesinlikle yürütüyorlar planlarını…
Onlar için kan madalyadır,
Kıyım kahramanlık gösterisi… (…)
On bin el buradayız
Üretmekten yoksun bırakılmış.
Ne kadarız hepimiz tüm ülkede?
Başkanımızın, yoldaşımızın kanı,
Daha güçlü vuracak bombalar ve
makineli tüfeklerden.
Ne zor şarkı söylemek
dehşetin şarkısı olunca.
Dehşetti yaşadığım, ölümüm dehşetti.
Gördüğüm kendimdi oncasının arasında.
Ve oncasının sonsuzluk anı içinde
Sessizliğin ve çığlıkların ezgileridir
şarkımın noktalandığı.
Hiç görmemiştim böylesini
Hissetmiş ve hissetmekte olduğum
Yeni bir tohumun doğumu olacak bu…
Victor Jara (Eylül 1973)
Şili’de 1970 yılında “Halk Birliği” (Unidad Popular) adıyla bir hükümet kuruldu. Salvador Allende başkanlığındaki hükümet, tarım reformu ve kamulaştırma politikaları ile, emperyalistleri ve işbirlikçilerini rahatsız etti. Şili’nin en büyük zenginlik kaynağı ve ABD’nin en karlı yatırım alanı olan bakır madenlerini kamulaştırmaya sıra gelince, ABD ve işbirlikçileri harekete geçtiler. Hükümeti devirmek için önce ekonomik ambargoyu devreye soktular. Ancak kitlelerin büyük desteğini arkasına alan hükümet, her tür baskıya direndi. Bu yöntemlerle hükümeti deviremeyeceğini anlayan ABD, 1973 yılında general Pinochet’in başını çektiği askeri faşist bir darbe gerçekleştirdi. Bu darbede devlet başkanı Allende dahil, yaklaşık 35 bin insan katledildi.
Ancak Şili, sadece faşist cuntanın azgın saldırılarıyla değil, başta devrimciler olmak üzere halkın faşizme karşı direnişiyle ün salmış bir ülkedir. Bunların arasında Şili’li devrimci şarkıcı Victor Jara’nın ayrı bir yeri vardır.
Faşist darbenin ardından beş bin civarında devrimciyi bir stadyuma doldururlar. Victor Jara, elinde gitarıyla tüfek dipçikleri altında stadyuma getirilir. Jara, şarkı söylemeye başlar. Subaylar şarkıyı kesmesini, yoksa ateş açacaklarını söyler. Jara şarkı söylemeye devam eder. Bunun üzerine stadyumdaki binlerce kişi Jara’ya eşlik eder. Öfkeden çıldıran subaylar, Jara’nın parmaklarını kırarlar. Jara, gitarını çalamaz hale gelir, fakat kitleyle birlikte şarkısını söylemeye devam eder.
Bugün adını taşıyan o stadyumda 14 Eylül 1973’te katledilir Victor Jara. Başını dipçikle ezip tribünlerin önüne atarlar. Cesedi üç gün sonra bir mezarlıkta bulunmuştur. Vücudunda 44 kurşun deliği vardır.
Şili’deki Pravda muhabiri Vladimir Çernişev, olayın tanıkları arasındadır. Sonrasında Jara’nın ölümünü şöyle anlatacaktır:
“Victor Jara dudaklarında şarkıyla öldü. Onun yanından hiç ayırmadığı refakatçisi gitarıyla birlikte stadyuma getirdiler. Ve şarkı söylemeye başladı. Öbür tutuklular, gardiyanların ateş açma tehdidine rağmen melodiye eşlik ettiler. Sonra bir subayın emri ile askerler Victor’un ellerini kırdılar. Artık gitar çalamıyordu, ama zayıf bir sesle şarkı söylemeyi sürdürüyordu. Bir dipçikle kafasını parçaladılar ve diğer tutuklulara ibret olsun diye ellerini kesip tribünlerin önüne astılar.”
İşte böylesine vahşice katlettiler Victor Jara’yı. “Şili Stadyumu” adlı şiirinde yazdığı gibi dehşet saçıyordu faşizm. “Onlar için kan madalya / kıyım kahramanlık gösterisi”ydi…
Victor Jara, döneminin ünlü bir müzisyeni, aynı zamanda tiyatro yönetmeni ve bir profesördü. Müziği, anti-faşist, anti-emperyalist mücadelenin silahına dönüştüren devrimci bir sanatçıydı. İnka, Akdeniz ve Afrika kültürlerinin kaynaşması olan Latin Amerika müziğini araştırdı ve geliştirdi. “Yeni Şili Şarkısı” hareketinin 60’lardan itibaren önderiydi. Unitad Popular’ın müziğini yapıyorlardı aynı zamanda. “Kültürel istilayı istila etmek” sloganıyla, otantik müziği emperyalizme karşı mücadelenin aracı haline getirmişlerdi.
O, sadece iyi bir sanatçı değil, aynı zamanda iyi bir devrimci olduğunu, faşizme boyun eğmeyerek gösterdi. Jara’nın stadyumda söylediği -aynı zamanda Allende’nin seçim şarkısı- ‘Venceremos’ (Kazanacağız) şarkısı, Türkiye dahil tüm dünyada faşizme karşı direnenlerin dillerinden düşürmediği bir marş oldu.
Victor Jara, kendinden sonra gelen devrimci sanatçılara yol gösteren iyi bir örnek olmuştur. Katilleri, değil 15 yıl, ölümü çoktan hak etmiş ve gerçekte canlı cenazeler olarak tarihin çöplüğüne atılmış faşist uşaklardır. Victor Jara ise, direnişin simgesi olarak hep yaşayacaktır…