ÇHD (Çağdaş Hukukçular Derneği) ve HHB’li (Halkın Hukuk Bürosu) avukatlar,18-20 Mart tarihlerinde Silivri’de gerçekleşen duruşmalarda, hukuk yerle bir edilerek ağır cezalara çarptırıldılar.
6’sı tutuklu , 6’sı tutuksuz, 8’i hakkında da yakalama kararı bulunan 20 avukatın “Terör örgütü üyeliği” ve “Silahlı terör örgütü yöneticiliği” suçlamasıyla yargılandığı dava İstanbul 37. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Silivri Cezaevi Kampusunda görüldü.
Yargılanan 20 avukatın çoğu 12 Eylül 2017 günü gözaltına alınmış ve tutuklanmıştı. Bir yıl boyunca iddianame hazırlanmadı. Eylül 2018’de ilk duruşmaya çıktıklarında, üç gün süren duruşmaların ardından avukatların tümü serbest bırakıldı. Ancak serbest bırakıldıkları gün, haklarında yeniden tutuklama kararı çıkarıldı. Ve onların tahliye kararını veren mahkeme heyeti değiştirildi.
Altı ay sonra 18 Mart günü Silivri’de duruşmalar başladığında, mütalaa hazırlanmıştı ve avukatların savunma yapması isteniyordu. Bir yıl boyunca iddianame hazırlayamayan mahkeme, hukuk kurallarını yerle bir ederek savunmaların hemen verilmesini dayattı. Çünkü gerçekte, ortada bir “yargılama” yoktu; iddialar dayanaksızdı, ama ceza kesilmişti. Yargılama göstermelik, yapılan duruşma bir formaliteydi.
Sadece ülke içinden değil, yurtdışından da yüzlerce avukat, hukuk örgütü ve baro, bu duruşmayı takip ettiler. Buna karşın savunma tarafının tüm talepleri reddedildi. Bu pervasızca yargılama çabasının doğal sonucu olarak avukatlar, heyeti reddetti. Tabi, bütün bu talepler reddedildi, heyet hukuku yerle bir ederek karar açıkladı.
Avukat Selçuk Kozağaçlı 11 yıl 3 ay, Aytaç Ünsal, Engin Gökoğlu, Süleyman Gökten 10 yıl, Barkın Timtik 18 yıl 9 ay, Ebru Timtik ve Özgür Yılmaz 13 yıl 6 ay, Behiç Aşçı ve Şükriye Erden 12 yıl, Naciye Demir ve Aycan Çiçek 9 yıl, Ezgi Çakır 8 yıl, Zehra Özdemir ve Ahmet Mandacı 3 yıl 1 ay hapse çarptırıldı. Savunmalar alınmadan, söz hakkı tanınmadan, hukukun en temel kuralları işletilmeden…
Bu telaşın da, bu pervasızlığın da nedeni bellidir. ÇHD ve HHB, toplumsal davalarda görev alan, bu davalarda devletin sorumluluğunu ortaya koyan avukatların kurumlarıdır. Devlet-sendika-patron işbirliğiyle gerçekleştirilen Soma madenci katliamı davası, devletin polisi tarafından vurulan Berkin Elvan davası, 19 Aralık cezaevleri katliamı, IŞİD’çi çetelerin gerçekleştirdiği Ankara katliamı davası, işçi direnişleri ÇHD ve HHB avukatlarının doğrudan yer aldığı davalardır. Onların ısrarlı tutumları ile bu davalarda gerçek sorumluların ortaya çıkartılmasında önemli yol katedilmiştir.
Bu avukatlar, toplumsal mücadelenin bir parçası oldukları için tutuklanmış, toplumsal mücadeleye kattıkları için yargılanmış ve cezalandırılmışlardır.
Tam da bu nedenle, bu yargılama da, verilen cezalar da hükümsüzdür.