İsviçre’de Devrimci 1 Mayıs

İsviçre’de 1 Mayıs mücadele ve dayanışma günü hazırlıkları yaklaşık iki ayı aşkın süredir yürütülüyordu.

İsviçreli ve Türkiyeli devrimci kurumlar, “anti-kapitalist blok” olarak erkenden toplantılara başladık. 1 Mayıs çalışmalarına kimlerin nasıl ve nerede katılacağı dahil olmak üzere, herşeyi en ince ayrıntısına kadar tartışıp kararlaştırdık. Bildirileri, afişleri, çağrı materyallerini hazırlayıp dağıttık. Oldukça yorucu, kimi zaman tartışmaların da yaşandığı bir süreç olmuştu bu. Toplantılar sona erdiğinde, bazı eleştiri konularını saklı tutarak, ortak alınan kararlar doğrultusunda harekete geçtik.

Adına yaraşır bir 1 Mayıs olması için, üzerimize düşen görevleri titizlikle yerine getirdik. Materyallerin hedef kitleye ulaşması çalışmalarının tümünü son güne kadar aralıksız sürdürdük. Çok yorucu bir çalışma olmuştu, ancak görevlerimizi tamamlamanın hafifliği ile 1 Mayıs gününü karşıladık.

1 Mayıs için “Krize karşı devrim, Emperyalizme karşı sosyalizm” sloganının Türkçe ve Almanca yazılı olduğu bir pankart hazırlamıştık. 1 Mayıs sabahı, pankartımızı ve flamalarımızı alıp Basel merkezine yakın uluslararası Messe’de toplandık. Genç-yaşlı, kadın-çocuk herkesin büyük bir coşkuyla katıldığı kortejler oluşturarak yürüyüşe başladık. Merkezi geniş caddelerdeki yürüyüş sırasında, günün anlam ve önemini anlatan Almanca konuşmalar yaptık. Binlerce işçi, memur, öğrenci ve göçmenlerle birlikte, düzgün kortejimizle, reformist sendikaların miting yapacağı alana girerken görselliğimiz görülmeye değerdi. Rengarenk ve çok çoşkulu bir kitleydi bu. Gerici sendika Unia’dan kopan ve bizimle beraber yürüyen sendika yönetici ve üyeleri, ayrıca renklendirdi ve sevindirdi platformumuzu. Çok çaba, emek harcanmıştı bunun için.

Kortejimizi bozmadan, alternatif Devrimci 1 Mayıs’ın yapılacağı alana yöneldik. Buradaki tüm kitlenin de gelmesi için yaklaşık 10 dakika megafonlarla konuşmalar yaptık. Bu Devrimci 1 Mayıs’ın işçilere karşı bir şey olmadığını anlattık.

Hazırlık aşamasında, birinci miting alanından ikinci alana giderken kortejlerin dağılacağını, bu geçişin çok zor olacağını düşünenler vardı. Ama öyle olmadı. Ana güzergahlardan, tramvay yolları kapatılarak, coşkulu, canlı, diri, militan bir yürüyüşle ikinci alana geçtik. Yüzlerce işçi, kendi pankartlarıyla bizim yanımızda yürüyüşe devam etmişlerdi. Bu durum, coşkuyu ikiye katladı.

Yürüyüş boyunca çeşitli etkinlikler yapılmış; engellenemez bir coşkuyla, programlandığı gibi Devrimci 1 Mayıs alanımıza gelmiş olduk. Burada günün anlam ve önemine ilişkin konuşmaların yanısıra, ayın 14’ündeki kadın grevine yönelik konuşmalar ve duyarlılık çağrısı yapıldı. Çocuk koroları ve müzik dinletileri konuşma aralarına serpiştirilmişti. Ardından değişik ülkelerdeki işçi hareketlerinin de bir sinevizyonu gösterildi.

Beni en çok heyecanlandıran an, M. Fatih Öktülmüş yoldaşın hayatını anlatan Kutup Yıldızı (Ağacın köklerinden biri) belgeselinin gösterimi oldu. Aslında tüm hazırlıklar tamamlanmıştı. Etkinliği düzenleyen İsviçreli antifaşist kurum, teknik olarak gereken her şeyi getirmişti. Belgeselin İngilizce altyazılı olması da büyük bir avantajdı; böylece Türkiyeli olmayan geniş bir kesime gösterim yapma olanağı kazanmıştık. Ancak belgeselin gösterimi başladıktan kısa bir süre sonra, insanlar yeni yeni yerlerine yerleşirken büyük bir aksilik çıktı. Laptop’un yüksek elektrikten çöktüğünü haber verdiler. Sahnedeki büyük güçlü kolonlar için gerekli olan yüksek elektrik, laptop’a zarar vermişti. İsviçreli dostlarımız bize verdikleri sözü tutmak, belgeseli göstermek için büyük bir çaba harcamış, emek vermişlerdi. Ancak bu teknik aksaklıktan dolayı gösterim yarım kaldı, tamamı izlenemedi. Çok üzgündük, ancak yapacak bir şey de yoktu.

Etkinliğin kalan bölümünde, binlerce insanla birlikte akşam saat 22.00’a kadar müzik dinledik, sohbetler yaptık. Günümüz sona erdiğinde mutluyduk, ancak belgeselin yarım kalmasından dolayı burukluk vardı.

Bu yıl 1 Mayıs’ı, platform üyesi anti-kapitalist Hirschi adlı kurumun 40. yıldönümü ile birleştirmiş, ortak kutlama örgütlemiştik. Binlerce insanla 1 Mayıs’ta kendi taleplerimizi konuştuğumuz, meydanı reformist sendikalara bırakmadığımız, içimize sinen bir 1 Mayıs oldu bu. Enternasyonal dayanışma ile birlikte iş yapma kültürü, fedakarlık ile emeğin birbirine karışarak ortaya çok güçlü bir etkinlik çıkarmıştı. Bu tablo, önümüzdeki döneme daha güvenli bakmamızı sağlıyor, daha nitelikli işlerin yapılacağını gösteriyor.

Selam olsun dünya proleteryasının birlikte dayanışması ve mücadelesi!

Yaşasın proletarya enternasyonalizmi!

Yaşasın devrim ve sosyalizm!

İsviçre PDD

Bunlara da bakabilirsiniz

“Yenidoğan çetesi” ve sağlıkta özelleştirme

Sağlıkta özelleştirmenin en korkunç yönlerinden biriyle yüzleştik geçtiğimiz günlerde. Yeni doğan bebeklerin, sadece ve sadece …

Öğretmen mülakatları emek gaspıdır

Milli Eğitim Bakanlığı 25 Ekim’de mülakat sonuçlarını açıkladı. Bir “müjde” olarak ise 20 bin sözleşmeli …

“ZAFER ne zaman gelecek bilmiyorum. Ama geleceğini biliyorum…”      

1800’lü yılların ilk yarısında, dünya, işçi direnişleri ve halk isyanlarıyla alev topu gibiydi. Bu ülkeler …