1 Mayıs bu yıl Paris’te, burjuva sınıfıyla işçi sınıfı ve emek cephesi güçlerinin mücadelesinin en sert yaşandığı alan oldu. Aylardır Gilet Jaunes (Sarı Yelekliler) kitlesel güç olarak aynı cephede yer alıyordu. Kuşkusuz bunda payı oldu.
Başta iki ayrı alanda toplanma kararları olmasına rağmen, aynı alanda buluşuldu. Her zaman hazır olan devlet güçleri de çok daha fazla güç yığmıştı Montparnes Alanı’na ve çevresine. Yollar kapatılmıştı. Binlerce insan metrolarda, yollarda bloke edilmiş, alana gelmeleri engellenmişti. Alana gelen metro istasyonlarının çoğu da kapatılmıştı. Devletin bütün bu önlemlerine rağmen, yüzbinlerce sendikalı-sendikasız işçi-emekçi, antifaşist, antikapitalist göçmen ve evsiz-işsiz eylemci, alanı adeta hınca hınç doldurmuştu.
Biz de aylardır içinde yeralarak gelişmeleri okumaya, anlamaya çalıştığımız Sarı Yelekliler’in eylemlerinin bu 1 Mayıs’taki önemini dikkate almış, görüştüğümüz arkadaşlara anlatmış, birlikte eylemlilikleri güçlendirmek için çağrılarımızı yoğunlaştırmıştık. Gerçi bazı Türkiyeli devrimci ve Kürdistanlı arkadaşların gündemi seçim sonuçları ve açlık grevleri olduğundan, süreci birlikteliğe götürmekte sıkıntı çekiyorduk. Bunu da gidermek için, 1 Mayıs öncesi yapılan eylemleri ortak paydada yürütmeye çalıştık. İşimiz önceki yıllara oranla daha zordu. Bu anlamda eylemlere imza atmadan katılıp süreçle ilgili görüşlerimizi açıkladık.
Sürece ilişkin en net davranış bizim çalışmalarımızda ortaya çıkıyordu. Bir yandan ülkemizdeki 1 Mayıs çalışmalarımızın ana hedefini gösteren afişlerimiz ve pullamalarımızı Türkiyeli ve Kuzey Kürdistanlıların yoğun olarak yaşadığı Strazburg Saint Denis semtinin duvarlarına yapıştırırken, bildirimizi de 1 Mayıs’ta dağıtmak üzere hazır hale getirdik. Bu süreçte zorlukla 1 Mayıs Platformu kuruldu. Zaten geçen sene de platform çerçevesinde yapılacak işler konusunda, özellikle alanda SMF’li ve PDD’li dışında diğer kurumlar sorumluluklarını yerine getirmemiş, dağınıklık ve organizasyon eksikliği ortaya çıkmıştı. Bu sene de böyle olma ihtimali çok yüksekti. Tüm olumsuzluklara rağmen, yapılan toplantıda birlik içinde Kürdistanlı ve Türkiyeli kurumların hareket etmesini istedik. Ve bunun hayata geçmesi için yapılan iki toplantıda, gücümüzün üzerinde azami sorumluluklar yüklenmeye çalıştık. Her dönem bizlerden ayrı çalışmalar yapan Kuzey Kürdistanlı arkadaşların, bu sene bizlerle ortak bir çalışma içinde olması konusundaki önerilerimiz kabul gördü. Onlar da gerçekten geçmiş yıllara oranla bu sene çok sıcak davrandılar. Daha önce kurdukları Yaşam Platformu’nu da, 1 Mayıs Platformu’yla birleştirerek ortak çalışmaları ön planda tuttular. İki aşamalı kutlamayı ortaklaştırdık. Alandaki çalışmaların ilk 1,5 saatlik bölümünde saygı duruşu ve açılış konuşması görevini biz, kurumumuz adına alırken, diğer kurumlar da çeşitli araç ve materyallerin temini ve alana ulaştırılmasını paylaştı. Ortak sloganların yanısıra, her kurumun temsilcilerinin, kendi bildirilerini okuması kararlaştırıldı. Kuzey Kürdistanlı arkadaşların önerisiyle, öncelik biz devrimci kurumlara verildi. Kortej sıralamasında ise öncelik Yaşam Platformu’na bırakıldı. Bütün kurumlar tarafından, kendi arabalarını kullanma ve ajitasyon-propaganda serbestliği kabul gördü. Ana araç iki platform arasına konularak, ortak sloganlar ve konuşmaları önde tutma kararı benimsendi. Alanda da bu yönde ortak bir çaba içinde olundu. Bu, daha sonraki dönem ortak çalışmalar yürütme, birlik ve dayanışma içinde olmak için de çok anlamlıydı.
Tek sorun, sendikaların ve Sarı Yelekliler’in ayrı ayrı toplanma ihtimaliydi. Platform olarak ilk etapta sendikalarla birlikte yürüme, sonrasında ise kurumlar olarak Sarı Yelekliler’in eylemlerine katılma yönünde karar çıktı. Yanısıra son dakikada ortaya çıkacak, gün içinde yaşanacak gelişmelere göre durumu değerlendirip hareket etme üzerine görüş birliğine vardık.
1 Mayıs’tan 1 gün önce kendi inisiyatifimizi de kullanarak alan yerini gezdikten sonra, en uygun toplanma yerini komiteye sundum. Alan çok küçük ve dardı. Üstelik alana açılan tüm yollar polis tarafından tutulduğunda, hareket etmek ve çalışma yürütmede sıkıntı olma ihtimali çok yüksekti; öyle de oldu.
1 Mayıs sabahı satış yapmak için stand açmak isteyen tüm kurumların standları ve pankartları polis tarafından toplatılmıştı. Sonraki dakikalarda kalabalık yoğunlaştığında, kurumlar yine de pankartlarıyla alanı süslediler. Araçlar alandan çıkartılırken, bizim ortak kullanacağımız kamyonet, sorumlu arkadaşlar tarafından alanda tutulmuştu. Aracı bayraklarımızla süslemiştik. Ve aracımızın alandaki neredeyse tek araç olması, çok ilgi çekmişti. Çaldığımız müziklerimiz de Sarı Yelekliler’in ve diğer grupların ilgi odağı oluyordu. Bu arada yoldaşlarımızın bazıları alana gelirken, bazıları da polis barikatlarının aşmanın çabasındaydılar.
Kalabalık çoğalırken, ortalık gerilmeye başladı. İlk başlarda Sarı Yeleklilerin eylemlilikleri boyunca, devlet yanlısı yayın yapan BMF TV’ye karşı kitleden tepkiler yükseldi. Saatler ilerledikçe alanda toplanan binlerce insan, polisin kurulan barikatları kaldırmasını, yolları açmasını istemeye başladı. Polis şiddeti, atılan sloganlarla protesto ediliyordu. Erken yürüme kararları doğrultusunda, saat 14’e çağrı yapan sendikaları beklemeden Sarı Yelekliler, yürüyüş güzergahı olan Place de Italy’e doğru yürümeye başlayınca alan bir anda boşaldı. Hatta platformdaki bazı Türkiyeli kurumlar da harekete geçti, ama kısa bir süre sonra korte tıkandı. Biz de sendikaları beklemek için arabamızı yürüyüş güzergahında konumlandırdık. Ama öndeki Sarı Yelekliler de yürüyemiyordu. Arkamızda binlerce insan toplanmış, alan hınca hınç dolmuştu.
Herhangi bir karmaşa yaşanmaması için kitlemiz halaya durdu, davul-zurna eşliğinde. Tam komite olarak kendi programımızı başlatmayı düşündüğümüz bir anda, polis ön taraftan gaz fişekleri attı kitlenin üzerine. Ve bir anda ortalık savaş alanına döndü. Geriye çekilen binlerce eylemciyle beraber, yaşanan karmaşa yüzünden birden bir çok çocuklu arkadaş ezilme durumuyla karşı karşıya kaldı. Yaşamasam bile sonraları bir çok defa hakkında yazılar okuduğum, fotoğraflarına baktığım ve her yıl gündemleştirdiğimiz 1977 1 Mayıs katliamı organize edilmek isteniyordu adeta. Aracın üstündeydim ve hemen yayını keserek kitleyi sakinliğe çağıran anonslar yaptım. Bir nebze telaşı önledikten sonra çocukların korunmasını, daha güvenli bir yerlere aileleriyle çekilmelerini ve mümkün olduğunca da alan dışına, kalabalığın dışına çıkmalarını anons ettim. Kortejimizden bir çok arkadaş da neler olduğunu öğrenmek için ön saflara ilerlediler.
Yaşanan bu ilk saldırıların ardından, ortalık biraz sakinleşince, arabanın üzerindeki bir çok eşyanın yanma tehlikesi taşıyor olması riskini gözönünde bulundurarak, arabayı nispeten biraz geriye aldık. Aracın Çav Bella marşını çalarak geri çekildiği sırada, biraz dinlenmiş olan kitle yeniden hareketlendi ve alkışlarıyla arabamızın etrafında bir yumak oluşturdu. Polis saldırısını protesto eden sloganlarımızla kitle yeniden polise yöneldi. Tekrar kortej oluşturduğumuz bir anda polis fütursuzca bizim kortejimize saldırıya geçti. Gençlerimizin karşı duruş ve cevap vermesi üzerine polis geri çekildi, gözaltı yapamadı. Güvenlik çemberi oluşturarak arabamızı biraz daha geriye çekerek biz de Gazi Direnişi’nde aramızdan bedenen ayrılan ama kavga alanlarımızda hep bizimle olan İhtilalci yürek Zeynep Poyraz yoldaşımızın “Bizsiz olmaz bu işler” sözleriyle kavganın en ön saflarına doğru ileri atıldık. Ve ölümsüzleşen İhtilalcilerin özgürlük ruhuyla kavga alanlarında destanlar yazmaya bir kez daha and içtik 2019 1 Mayısında, “Komün’ün çocukları”yla ve dillerdeki enternasyonal marşımızla Paris sokaklarında.
YAŞASIN 1 MAYIS!
BIJİ YEK GULAN!
VIVE LE 1’er MAİ!
KAHROLSUN ÜCRETLİ KÖLELİK DÜZENİ!
YAŞASIN PROLETARYA ENTERNASYONALİZMİ!
Paris PDD