Haziran ayı ortalarında Yürüyüş ve Özgür Gelecek gazetelerine, Etha haber ajansına ve Halkın Hukuk Bürosu’na baskınlar düzenlendi. Baskınlarda onlarca devrimci, avukatlar ve gazete çalışanları gözaltına alındı.
13 Haziran günü ise Özgür Gelecek gazetesinin Bursa irtibat bürosuna yapılan baskında, muhabirler Sevda Erkılınç, Togay Okay ve Hüseyin Camkıran gözaltına alındı. Baskın sırasında büroda bulunan bütün materyallere de el konuldu.
14 Haziran günü Sultangazi Fevzi Çakmak Caddesi’nde bulunan Yürüyüş Dergisi’ne öğle saatlerinde baskın düzenlendi. Baskında, İçişleri Bakanlığı’nın “Arananlar” listesinde yer alan Ali Aracı, Merve Kurt, Ümit Çimen’in binadaki gizli sığınakta bulunduğu iddia edildi. Yürüyüş gazetesi çalışanı Yılmaz Viraner ile birlikte Ali Aracı, Merve Kurt ve Ümit Çimen, Vatan-Emniyet Binası’nda 5 gün gözaltının ardından çıkarıldıkları mahkemede “DHKP-C üyesi olmak” suçlamasıyla tutuklandılar.
Atılım gazetesinin eki olan İstanbul Sokakta gazetesini dağıtan 4 kişi 15 Haziran günü Maltepe’de gözaltına alındı. Aynı gün Etkin Haber Ajansı’na (ETHA) polis baskını düzenlendi ve 7 çalışanı gözaltına alındı. Baskın sırasında etha10.com internet sitesi de erişime kapatıldı. ETHA yaptığı açıklamada editörler İsminaz Temel, Deniz Bakır, Serdal Işık, muhabirler Havva Çuştan, Ozancan Sarı, ETHA çalışanı Mehmet Acettin ve Ceylan Yayınları çalışanı Gülçin Aykul için 4 gün gözaltı süresi verildiğini duyurdu. 19 Haziran günü Çağlayan Adliyesi’ne getirilen ETHA çalışanları, adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
20 Haziran günü bu defa baskının adresi Çağlayan’daki Halkın Hukuk Bürosu (HHB) oldu. HHB’nin açıklamasına göre, baskında avukatlar Ayşegül Çağatay, Nadide Özdemir, Görkem Ağdede ve Ebru Timtik, avukatlardan birinin kardeşi olan Özhan Aslan, büronun sekreteri Gülser Sarıgül ve müvekkilleri Kamile Kayır gözaltına alındı. Açıklamada, büronun son iki yılda dördüncü kez polis baskınına maruz kaldığı belirtildi. Ayrıca HBB avukatlarının büyük çoğunluğu tutuklandı, cezaevlerine konuldu.
Gazete bürolarına ve hukuk ofisine yapılan polis baskınları, “basın özgürlüğü”, “demokrasi”, “hukukun üstünlüğü” kavramlarının, faşist diktatörlük koşullarında göstermelik olduğunu bir kere daha gösterdi. Muhalif gazetecilik yapan bütün kesimler, muhalif avukatlar, devrimci mücadelenin bir parçası olan tüm kesimler AKP hükümetinin pervasız saldırılarına maruz kalıyor.
Yapılan baskınları kınıyor, bu saldırıların devrimci mücadelenin gücü karşısında sonuçsuz kalacağını bir kere daha ifade ediyoruz.