Somalı madenciler yine direnişte!

Tazminatlarını ve diğer haklarını 5 yıldır alamayan Somalı maden işçileri 5 Ekim günü, Bağımsız Maden İşçileri Sendikası öncülüğünde Ankara’ya yürüme ve seslerini duyurma kararı aldılar. 3 bin 500 işçiyi temsilen 60 işçi, 5 Ekim günü Soma’dan yola çıktı. Ve devlet bütün kurumlarıyla bu yürüyüşü engellemek için harekete geçti. Manisa Valisi, Soma Kaymakamlığı vb. ayrı ayrı yasaklama kararı aldılar, jandarma da bu kararı uyguladı. 2014’teki Soma katliamı nasıl patron-sendika-devlet işbirliği ile gerçekleştirildiyse, bu defa da patron-devlet işbirliği ile yürüyüş engellendi. Bunun üzerine işçiler, Manisa-Kırkağaç’da jandarma tarafından durduruldukları yerde direnişlerini sürdürme kararı aldılar.

 

Direnişin talepleri

Mayıs 2014’te Soma’da, 301’den fazla işçinin ölümüyle sonuçlanan bir madenci katliamı yaşanmıştı. Patron-devlet-sendika işbirliği ile gerçekleşen bu katliamın ardından, katliamda ölmeyen işçiler de ayrıca cezalandırıldı. Arkadaşları madende yanmaktayken, bir sonraki vardiya için hazırlık yapan ya da bir önceki vardiyadan çıkıp o sırada uyuyan işçilerdi bunlar. Aralarında, katliamdan sağ-yaralı kurtulanlar da vardı; hani sedyeyi kirletmemek için çizmelerini çıkarmaya çalışanlar gibi…

Uyar Madencilik ve Soma Maden İşletmeleri’nde çalışmakta olan ve çoğu ölümden kılpayı kurtulmuş olan 3 bin 500 işçi, gerekçesiz olarak işten atıldılar.

Tazminatlarını ve haklarını alamayan işçiler, bir de adı konmamış bir “çalışma yasağı” ile karşı karşıya kaldılar. İşten çıkarıldıktan sonra adeta “kara liste” gibi, başka bir maden ocağında işe giremediler. Tarlalarda ya da kayıtdışı işlerde sigortasız çalışmak zorunda kaldılar. İçlerinden pek azı Soma’daki maden ocaklarında çalışmaya devam etti.

Maden işçileri bu süreçte tazminatları ve hakları için TKİ’ye (Türkiye Kömür İşletmeleri) dava açtı; üst işveren olarak TKİ’nin tazminat ödemesi gerektiğini savundular. Burada başka bir sorunla daha karşılaştılar. TKİ farklı ocaklarda çalışan işçilere farklı sözleşmeler yapmıştı. Bu nedenle davaların bir kısmı kazanılsa ve TKİ tazminat ödemekte sorumlu bulunsa da, davalardan çoğunda işçiler kaybetti; TKİ tazminatlardan sorumlu tutulmadı.

Ancak bu durum bir farklılık yaratmadı. Davayı kazanan işçiler de, kazanamayan işçiler de tazminatlarını alamadılar.

İşçilerin tepkileri artınca, 2015 yılında, 6645 sayılı torba yasaya Soma’daki tazminat alamayan işçileri de kapsayacak bir şekilde, tazminatların ödenmesiyle ilgili olarak TMSF’nin yükümlü olduğunu belirten bir madde eklendi. Bunun üzerine Türkiye Maden İşçileri Sendikası ile TMSF arasında bir protokol imzalandı ve Somalı işçilerin tazminatlarının 24 ay taksitle ödenmesi kararı alındı. Ancak işçiler sadece 3 taksit alabildiler; sonrasında ödemeler durduruldu, kalan taksitler ödenmedi. Yasaya eklenen madde de, ilk 3 taksidin ödenmesi de, AKP için sadece bir seçim yatırımıydı; Erdoğan ne zaman Manisa’ya seçim mitingi yapmak için gelse, mitingden önce bir taksit ödeniyordu. Seçim sonrasında yine pervasızca hak gaspı sürüyordu.

TMSF’nin Türkiye Maden iş Sendikası ile protokol imzalaması da bir başka gözboyama-işçileri oyalama hamlesiydi. Çünkü sözkonusu işçiler, işten atıldıklarında sendikayla bağları kesilmişti. Hukuka uygun olan, TMSF’nin işçilerle bireysel sözleşme imzalaması olacaktı. İşbirlikçi sendika devreye sokularak, işçiler bir kere daha oyalandı.

Diğer taraftan Soma Holding’in İstanbul’daki devasa gökdeleninin tek bir katı bile TMSF eliyle satılsa, işçilerin bütün talepleri karşılanabilir. İşçilerin tazminat hakları 50 bin ile 80 bin lira arasında değişiyor. Rahatlıkla ödenebilecek olan bu para, pervasızca gaspediliyor.

İşçiler 5 yıllık mücadeleleri sonuç vermedi. Üstelik bir de “zamanaşımı” tehdidi ile karşı karşıya kaldılar. Alamadıkları tazminatlara ilişkin dava açma süreleri Kasım 2019’da dolacağı, sonrasında hiçbir hak talepleri olamayacağı için, bu defa mücadeleye çok daha kararlı biçimde başlamışlardı.

Onların kararlılığı devletin geri adım atmasına neden oldu. Bağımsız Maden İş Sendikası, direnişin 33’üncü gününde (6 Kasım), Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile yaptıkları görüşme sonrasında tazminatlarının ödenme sözü verildiğini, bu nedenle direnişi sonlandırdıklarını duyurdu.

Bunlara da bakabilirsiniz

“Yenidoğan çetesi” ve sağlıkta özelleştirme

Sağlıkta özelleştirmenin en korkunç yönlerinden biriyle yüzleştik geçtiğimiz günlerde. Yeni doğan bebeklerin, sadece ve sadece …

Öğretmen mülakatları emek gaspıdır

Milli Eğitim Bakanlığı 25 Ekim’de mülakat sonuçlarını açıkladı. Bir “müjde” olarak ise 20 bin sözleşmeli …

“ZAFER ne zaman gelecek bilmiyorum. Ama geleceğini biliyorum…”      

1800’lü yılların ilk yarısında, dünya, işçi direnişleri ve halk isyanlarıyla alev topu gibiydi. Bu ülkeler …