Soma madencileriyle buluştuk

5 yıl önce tazminatsız işten atılan Somalı madencilerin 5 Ekim günü Ankara’ya başlattıkları yürüyüş, devletin engellemesi ile karşılaşmıştı. İşçilerin Manisa-Kırkağaç’taki direnişleri sürüyor. Biz de Devrimci Sendikal Birlik olarak, Soma madencilerinin direnişlerine destek vermek için, 29 Ekim günü Kırkağaç’ta ziyaret ettik.

Direniş yerine vardığımızda gün akşam olmuştu. İşçiler direniş ateşinin etrafında çember oluşturmuş sohbet ediyorlardı. Sıcak bir “merhaba”mıza, sıcak bir karşılama aldık. Hemen direniş üzerine sohbete başladık. Bağımsız Maden-iş sendikasının örgütlenme uzmanı Başaran Aksu, bize son durumu şu sözlerle anlattı:

“İki görüşme yaptık, üçüncü görüşmeyi Kasım’ın 5’inde yapacağız. Eynez maden ocağında çalışan 2 binin üzerinde işçinin sorunu çözüldü. İşçilerin alacakları iki seferde ödenecek. Onlar 2020’de ödemek istiyorlar, biz, 2019’da ödenmesini istiyoruz. Geri kalan Uyar Madencilik işçilerinin sorununu çözmeye çalışıyoruz. Bir torba yasayla veya TKİ (Türkiye Kömür İşletmeleri) üzerinden çözülebilir. Ayın 5’indeki görüşmede çözeceğimizi umuyorum.”

“Böyle bir eylemi daha önce düşündünüz mü” sorumuza Aksu, “Daha yeni bir sendika sayılırız. Düşündük, fakat örgütlenmesi ancak bugünlerde oldu. Bunun bir çok etkenleri ve zorlukları vardı. gördük ki, aynı zamanda hukuk garabeti de yaşanıyor. Çok arkadaşımız iş mahkemesini kazanmasına rağmen, kazananların çok azı haklarını almış durumda. İşçiler büyük oranda haklarını alamadılar. Yine Uyar Madencilik’te, rödovans sisteminden dolayı ne TMSF ne de TKİ işçilerin alacaklarını veriyor. Aslında çıkan bütün kömürü, kamu kuruluşu olan TKİ alıyor. Ama TKİ, ‘Uyar Madencilik bizim değil’ diyor. Tam iş yoğunluğunun olduğu dönemdeyiz. İşten atılan maden işçileri, tarım arazilerinde yevmiye ile çalışıyorlar. Dolayısıyla bu direnişi örgütlemek de, burada günlerce beklemek de oldukça önemli” diyor.

Direniş yerinde işçiler günlük ihtiyaçlarını dayanışmayla karşılıyorlar. Çadırlar Tek Gıda-iş sendikasından, baretler Nakliyat-iş sendikasından, uyku tulumları başka bir sendikadan gelmiş. Yemek işini büyük oranda CHP ilçe teşkilatları karşılıyor. Aynı zamanda çalışan maden ve tarım işçileri ile direnişteki işçilerin yakınları da yemek getiriyorlar. Biz oradayken direnişçi işçilerin ailelerinden gelenler, hem direniş ziyaretinde bulundular, hem de yiyecek getirdiler. Gelen aileler de ateş etrafındaki sohbete katıldılar.

Yine Başaran Aksu’nun anlatımına göre, Türk-iş’e bağlı işbirlikçi Maden-iş sendikası da boş durmuyormuş. Bildik devlet diliyle “bunlar terörist, bölücü” vb. sözlerle karalama kampanyaları yürütüyorlar. Bu karalamayı, işçi ailelerine kadar uzatmış durumdalar.

9 yıllık işçi Ercan, “zeytin toplama işçinde günlük 100 TL’ye çalışıyordum. Bıraktım, geldim buraya. Başından beri de buradayım. Önemli olan buradaki direnişi büyütmek. Buraya katılmayan işçi arkadaşların, hatta çalışan işçilerin bile yüreği bizimle. Ama korkuları, endişeleri var. ‘İşten atılırım’, ‘çocuğumu işe almazlar’ gibi endişeler taşıyorlar. İşçilerden biri 8 yaşındaki çocuğuyla geldi ve ‘çocuğumun resmini çekmeyin, resmi çıkarsa ileride madende işe almazlar’ diyor. Biz Ercan’la bunu konuşurken, 31 Ekim’de yapılacak basın açıklaması için bildiri dağıtan işçilerin ilk ekibi geldi. Coşkuyla, dağıtımın iyi gittiğini, kitlelerin iyi karşıladıklarını, ama endişeleri-korkuları olduğunu, “resmimizi çekmeyin” dediklerini anlattılar.

Bazı arkadaşların, geçimini sağlamak için dönüşümlü çalışmaya gittiklerini belirtiyor Ercan. Günde 4 defa, otoban kenarına çıkıp eylem yaptıklarını, işten dönen tarım işçilerinin akşam eylemlerine katıldıklarını anlatıyor. Bir ara katliamın olduğu günlere dönüyor. Şefleri, sendikacıları nasıl ve kaç kez uyardıklarını anlatıyor. Katliamın olduğu gün raporlu olduğunu söylüyor. “Mahkemeye çağırdıklarında savcı bir bir sordu, hepsini cevapladım; alınmayan önlemleri söyledim. En son savcı ‘ifadene ekleyeceğin başka bir şey var mı’ diye sordu, ‘var’ dedim. ‘Bu davada müdürler yargılanıyor, mühendisler yargılanıyor, bakanlıklardan kamu yetkililerinden niye kimse yargılanmıyor’ dedim. Savcı ‘o beni aşıyor’ dedi. Bu yüzden bu devletin, hükümetin hiçbir sözüne güvenmiyorum” diyor.

İşçilerle uzun sohbetlerin ardından, ayrılık saati geliyor. Yanlarında olduğumuzu, direnişe olan desteğimizi ifade ederek ayrılıyoruz.

 

Bunlara da bakabilirsiniz

“Yenidoğan çetesi” ve sağlıkta özelleştirme

Sağlıkta özelleştirmenin en korkunç yönlerinden biriyle yüzleştik geçtiğimiz günlerde. Yeni doğan bebeklerin, sadece ve sadece …

Öğretmen mülakatları emek gaspıdır

Milli Eğitim Bakanlığı 25 Ekim’de mülakat sonuçlarını açıkladı. Bir “müjde” olarak ise 20 bin sözleşmeli …

“ZAFER ne zaman gelecek bilmiyorum. Ama geleceğini biliyorum…”      

1800’lü yılların ilk yarısında, dünya, işçi direnişleri ve halk isyanlarıyla alev topu gibiydi. Bu ülkeler …