Adana-Küçükdikili’de IŞİD saldırısı

adanadaki-kobani-eylemine-isid-saldirdi

Kobani’de YPG güçleri, tüm olanaksızlıklara rağmen, donanımlı IŞİD çetelerine karşı var gücüyle direnirken, Kürt ve Türk illerinde kitleler sokakları tutuşturdu. Adana’da da tüm kitle örgütleri, sendikalar, parti ve dergi kurumları defalarca sokağa çıktı ve “savaşa son verilmesini” istedi. Mahallelerde halk evlerinden sokaklara çıktı, esnaf kepenk kapadı.

Devlet, resmi saldırılarının yetmediği yerde sivil güçlerini saldı halkın üzerine. Polis kontrolünde eli satırlı, pompalı tüfekli güruhun saldırıları sonucunda çok sayıda ölü ve yaralı hastanelere taşındı. Polisin gözü önünde işlenen bu insanlık suçları gizlenmeye çalışılırken, beslenen IŞİD çeteleri kentlerde de elini-kolunu sallayarak katliam yapmaya devam etti.

Adana Seyhan-Küçükdikili Mahallesi’nde Kobané’nin IŞİD tarafından top atışlarına tutulmasını protesto eden halkın üzerine ateş açıldı. Adlarına “IŞİD Selefileri” diyen katiller çetesi, uzun namlulu silahlarını, önlerinde polis otosu olduğu halde halka yöneltti ve açtıkları ateş sonucunda Hâkim Ballı adlı bir genç yaralandı. Hâkim Ballı mahalleye ambulans gelmediği için uzun süre yerde kanlar içinde yattı. Bu durumu protesto eden mahalle halkına polis biber gazı ve tazyikli su sıkarak müdahale etti. O sırada işinden çıkıp evine giden İzzet Bahadır adlı genç işçi, metal parçalarıyla omzundan ve boynundan yara aldı.

Mahallede oturan Kasap Maşallah, ambulans gelmeyince Hâkim Ballı’yı arabasıyla hastaneye götürdü. İzzet Bahadır da ailesi tarafından hastaneye kaldırıldı. İzzet Bahadır kendisini hastanede ziyaret eden İHD Heyetine şunları söyledi:

“Saat 18.00 gibi işten çıkıp eve gelmiştim. Kahvehanede oturuyordum. O esnada Kobané’deki katliamı kınamak için yürüyüş yapan kitlenin kahvehaneye doğru kaçıştığını gördüm. Kaçışan gençler IŞİD yanlılarının ellerinde silahlarla üzerlerine yürüdüğünü söylüyorlardı. Bu esnada ben de dışarı çıktım. Polis yoğun biber gazı ile protesto yapan gençlerin üzerine saldırıyor, arkadan da “Allahuekber” sesleri geliyordu. O anda polis bulunduğu noktadan bana doğru ateş açtı, boynuma doğru bir şey saplandığını hissettim. Boynumdan akan kanla vurulduğumu fark ettim. Polis eli silahlı bu gruba hiç bir şey yapmayıp üstelik bir de gelip o esnada ben yaralıyken benden parmak izi almaya çalıştı.”

İlk vurulan Hâkim Ballı ise, “Kobane’de yaşanan katliamları protesto etmek amacı ile mahallede yürüyüş yapıldığı esnada, mahalle esnafından olan ve Hizbullahçı olduğunu düşündüğüm kişiler tarafından yürüyüş yapanlara sataşma oldu. Bu kişiler Kobane protestosu yapan mahalle halkına hakaretlerde bulunup, küfürler ediyordu. Bu esnada ben Mardinliler kıraathanesine doğru gidiyordum. Aynı kişiler araçla kıraathane önüne gelip, kıraathane önündeki kitlenin üzerine ateş ettiler. Polisler de mahalledeydiler fakat bu kişilere hiçbir müdahalede bulunmadılar. Sadece ellerindeki fenerleri bizim üzerimize doğru tutuyorlardı. Polis olaya seyirci kalmakla kalmadı, bu insanlar protesto yürüyüşü yapan insanlara polisin arkasından hakaret ediyor, ellerinde silahlarla bekliyor, polis ise yürüyüş yapanların üzerine saldırıyordu. Bana polis fenerin ışığının yansıdığı anda kim olduğunu gördüğüm ve gerekli yerlere daha sonra bildireceğim kişi tarafından üzerime ateş edildi” dedi.

Mahalledeki gençler de vurulan arkadaşlarının söylediklerini tekrarladılar ve arkadaşları vurulduğu esnada mahalleye ambulansın gelmesine bile izin verilmediğinianlattılar ve şöyle söylediler:

“Akşam 20.00 sularında Kobané’deki katliamları kınamak için protesto yürüyüşü düzenlendi. Bu yürüyüş esnasında mahallede Hizbullah yandaşı olduğunu bildiğimiz ve IŞİD adlı kanlı terör örgütüne destek oldukları da mahalle halkı arasında konuşulan bazı esnaflar, yürüyüş yapan kitleye sataştı. Küfürler, hakaretler etti. Bunun üzerine kitle esnafı uyardı. Uyarıya rağmen “allahuekber” sesleri ve Kürtlere hakaret içeren küfürleri ile sataşmaya devam ettiler. Kitle Mardinliler Kıraathanesi yönüne doğru gitti. Bu sırada kitleye sataşan bu grup kıraathane önüne araçla geldi ve araçtan inerek kitlenin üzerine ateş etmeye başladı. Polis ise kitleye biber gazı, tazyikli su ile saldırıyordu. Ateş açan gruba polisin hiçbir müdahalesi olmadı. Aksine ellerinde silahlarla saldıran bu grup polisin arkasına geçerek polis koruması altında saldırısına devam etti. Hâkim Ballı arkadaş, bu grubun içinden kim olduğunu bildiğim bir esnaf tarafından kurşunlandı. Polis yaralı arkadaşı yerde bıraktı ambulans dahi çağırmadı, bu saldırganlara polis destek çıktı, yaralı arkadaşımızı bizler hastaneye getirdik. İlk önce Medline hastanesine gittik orada gerekli müdahale için koşulları olmadığı gerekçesi ile bizi Seyhan Araştırma Hastanesi’ne yönlendirdiler. Orası da aynı gerekçe ile bizi buraya yönlendirdi. Dört hastane dolaştık. Hastahaneler de bizimle ilgilenmedi” dedi.

Daha sonraki günlerde ise yaralı Hâkim Ballı’yı hastaneye götüren Kasap Maşallah’ın evi aynı güruh tarafından basıldı ama ev halkı tarafından geri püskürtüldüler. Mahallede uzun süre gerginlik ve sataşmalar devam etti.

Bunlara da bakabilirsiniz

Yumuşama, normalleşme, çözüm derken… Yine kayyum saldırısı

Bahçeli’nin 1 Ekim’de yeni yasama yılının açılışında, DEM Parti milletvekilleriyle tokalaşması ile başladı her şey… …

Hapishanelerdeki hak ihlalleri

Ekim ve Kasım aylarında hapishanelerdeki hak ihlalleri sürüyor. Bir yandan yeni tutuklamalarla hapishanedeki siyasi tutsakların …

Genel-iş ve işbirlikçi sendikaların durumu: KAZANMANIN YOLU

Genel-iş sendikasının örgütlü olduğu CHP’li belediyelerde İstanbul başta olmak üzere peşpeşe grevler yaşandı. Fakat Genel-iş …