Savaşa ve faşizme karşı 6 KASIM’DA MÜCADELEYE!

6-kasim-ozel-sayi-2014

6 Kasım, öğrenci gençliğin mücadele günüdür! Çünkü 6 Kasım, YÖK’ün (Yüksek Öğrenim Kurumu) kuruluş tarihidir.

12 Eylül faşist cuntasının üniversiteleri her yönden kuşatmak ve baskı altında tutmak için kurduğu bir kurumdur YÖK! 1982 Anayasası ile yasallaşan ve o günden bu yana kimi değişiklikler yapılsa da, özü hep korunan faşist bir kurum!..

Kuruluşundan bugüne başta öğrenci gençlik olmak üzere tüm üniversite bileşenlerinin tepkisini çeken ve her yıldönümünde eylemlerle protesto edilen bir kurumdur aynı zamanda. Denilebilir ki, 12 Eylül’ün en fazla protesto edilen ve en hızlı yıpranan kurumu olmuştur. Buna karşın 12 Eylül sonrası onlarca hükümet gelip geçtiği halde, YÖK’e dokunmamışlardır. Sözde 12 Eylül’e karşı “demokrasi havarisi” kesilen AKP de buna dahildir.

Bunun en önemli nedeni, öğrenci gençliğin mücadele dinamiğini zayıflatmak, onları kendi ideolojisine uygun şekilde yetiştirmek ve sisteme hizmet eder hale getirmektir. Bir bütün olarak üniversiteleri, düzenin ihtiyaçlarını giderecek biçimde dizayn etmek, oradan yükselen her tür muhalif sesi bastırmaktır.

Ancak bunu ne dün, ne de bugün başaramadılar ve başaramayacaklar!

Başta öğrenci gençlik olmak üzere, öğretim üyesi ve çalışanlarıyla tüm üniversite bileşenleri, her 6 Kasım’ı YÖK protestoları ile geçirdi. Üniversite kampüsleri, okul önleri, caddeler, alanlar, YÖK’e karşı gençliğin birleşik mücadelesine sahne oldu. Bazen boykotlar ve işgallerle, öğrenci gençlik, YÖK nezdinde faşizme olan tepkisini dile getirdi. Şu ya da bu biçimde ama mutlaka 6 Ka-sım’da mücadeleyi yükseltti, onu bir protesto günü haline getirdi.

Gençlik savaşa ve faşizme “hayır” diyor!

Öğrenci gençlik, aydınların en duyarlı kesimidir. Toplumsal hareketin de en dinamik unsurudur. Devrimin yeniden doğruluşunun ilk işaret fişeğini çakandır. O yüzden “devrim kırlangıçları” demişizdir. Haziran ayaklanması öncesinde başta ODTÜ olmak üzere, üniversite gençliğinin artan eylemlilikleri, bu gerçeği bir kez daha gözler önüne serdi. Ve Haziran ayaklanmasında gençlik en önde savaştı, ayaklanmanın en kitlesel kesimini oluşturdu. Ethem’den Berkin’e, Ali İsmail’den Ahmet’e Haziran’da şehit düşenler, büyük oranda gençler oldu.

Yeniliklere açık özellikleri ve geleceği temsil eden yüzüyle gençlik, her zaman egemenlerin korkulu rüyası olmuştur. Bugün de öyledir. Başta YÖK olmak üzere oluşturdukları kurumlarıyla, polisiyle, yasalarıyla sürekli baskı altında tutulmakta, dinamizmi törpülenmektedir. Bununla birlikte emperyalist çıkarlar için yürütülen savaşlara sürülen, halklara karşı şoven duygularla kışkırtılmaya çalışılan, ölen ve öldürülen yine gençlerdir.

Ortadoğu’da emperyalist paylaşım savaşının olanca şiddeti ile sürdüğü bugün, gençlik bir kez daha “emperyalist savaşa hayır” diyerek meydanlara çıkmalıdır! ABD’nin ve başta Türkiye olmak üzere işbirlikçilerinin eliyle yetiştirilen IŞİD çetelerinin Kobani’de, Irak’ta ezilen halklara karşı yürüttüğü savaşa, işlediği katliamlara “dur” demeli, ezilen halkların yalnız olmadığını göstermelidir!

6 Kasım, öğrenci gençliğin faşizme karşı birleşik mücadeleyi yükselttiği gündür! Bu 6 Kasım ise, emperyalist savaşa, onun IŞİD çeteleri eliyle süren katliamlarına ve AKP hükümetinin artan faşist saldırılarına karşı ayağa kalktığı, kampüslerden meydanlara aktığı bir gün olmalıdır!

Öğrenci gençlik, bir kez daha savaşa ve faşizme karşı mücadelenin en önemli kesimi olduğunu göstermeli, tüm üniversite bileşenleri ve halkla birlikte birleşik mücadeleyi yükseltmelidir!

* Kahrolsun Emperyalist Savaş!

* Yaşasın Halkların Kardeşliği!

* Yaşasın gençliğin savaşa ve faşizme karşı birleşik mücadelesi!

Ekim 2014

Proleter Devrimci Gençlik

 

Bunlara da bakabilirsiniz

“Yenidoğan çetesi” ve sağlıkta özelleştirme

Sağlıkta özelleştirmenin en korkunç yönlerinden biriyle yüzleştik geçtiğimiz günlerde. Yeni doğan bebeklerin, sadece ve sadece …

Öğretmen mülakatları emek gaspıdır

Milli Eğitim Bakanlığı 25 Ekim’de mülakat sonuçlarını açıkladı. Bir “müjde” olarak ise 20 bin sözleşmeli …

“ZAFER ne zaman gelecek bilmiyorum. Ama geleceğini biliyorum…”      

1800’lü yılların ilk yarısında, dünya, işçi direnişleri ve halk isyanlarıyla alev topu gibiydi. Bu ülkeler …