Türkiye proletaryasının önderleri Mustafa Suphi, Ethem Nejat ve yoldaşları, 28-29 Ocak 1921’de Kemalist burjuvazi tarafından vahşice katledildiler.
Göğsümde 15 yara var!..
Saplandı göğsüme 15 kara saplı bıçak!
Kalbim yine çarpıyor,
Kalbim yine çarpacak!!!
Göğsümde 15 yara var!
Sarıldı 15 yarama
Kara kaygan yılanlar gibi karanlık sular!
Karadeniz boğmak istiyor beni,
Boğmak istiyor beni
Kanlı karanlık sular!!!
Saplandı göğsüme 15 kara saplı bıçak
Kalbim yine çarpıyor,
Kalbim yine çarpacak!..
Göğsümde 15 yara var!
Deldiler göğsümü 15 yerinden,
Sandılar ki, vurmaz artık kalbim kederinden.
Kalbim yine çarpıyor,
Kalbim yine çarpacak!!!
Yandı 15 yaramdan 15 alev,
Kırıldı göğsümde 15 kara saplı bıçak…
Kalbim
Kanlı kızıl bir bayrak gibi çarpıyor,
Çar-pa-cak!
Nazım Hikmet
Mustafa Suphi, Türkiye komünist hareketinin ilk önderidir. Sinop’ta mahkum iken kaçtığı Rusya’da, savaş nedeniyle esir olarak tutuldu. Esir Türkler arasında örgütlemelere girişti. Çarlığa karşı yürütülen mücadeleye, ardından Bolşevik Partisi’ne katıldı. Teorik bilinci, usta örgütçülüğü, boyun eğmez yapısı ile yoldaşları arasında sivrildi. III.Enternasyonal’in Kuruluş Kongresi’ne katıldı. Doğu halkları, özellikle de Türklerin bulunduğu yerlerde propaganda ve örgütleme çalışmalarında bulundu.
Temmuz 1918’de Türk Sol Sosyalistleri Kongresi, Moskova’da Mustafa Suphi önderliğinde toplandı. Burada alınan karar gereğince İstanbul, Ankara, diğer Anadolu illeri ve Bakü’den katılan delegelerle, 10 Eylül 1920’de Türkiye Komünist Partisi Kuruluş Kongresi Bakü’de yapıldı.
Mustafa Suphi önderliğindeki TKP, o günün koşullarına uygun bir program ve devrim stratejisine sahipti. Ulusal Kurtuluş Savaşını devrimle taçlandırmak istiyordu. Bu konuda Kurultay karar metninde; “Türkiye Komünist Partisi, ülkede emperyalizme karşı Ulusal Kurtuluş Savaşının derinleşmesine çaba gösterecek ve bu hareketin desteklenmesinin yanı sıra emekçilerin egemenliğinin kurulmasına çalışacaktır” denilmekteydi.
Mustafa Suphi, Kongre’de belirlenen görev doğrultusunda bir gönüllüler alayı ile yola çıktı. Fakat yolları, Azerbeycan’da karşı-devrimciler tarafından tutulmuştu. Bir an önce Anadolu’ya ulaşmak düşüncesiyle daha dolambaçlı bir yoldan 14 yoldaşıyla birlikte (Ethem Nejat, Aşçıoğlu Bahaeddin, Kazım Hulusi, Kıralioğlu Maksut, Hilmioğlu İsmail Hakkı, Ahmetoğlu Hayrettin, Hakkı bin Ahmet Ali, Emin Şefik, Süleyman Tevfik, Manisalı Kazım bin Ali, Maria -M. Suphi’nin eşi-, Hatipoğlu Mehmet, Hacı Mustafaoğlu Mehmet, Cemil, Nazmi bin İbrahim) gitme kararı aldı. Mustafa Suphi ve yoldaşları, Kars’taki gösterişli karşılamadan sonra, geçtikleri yerlerde hakaret ve saldırılarla karşı karşıya kaldılar. Geri dönme önerilerine Mustafa Suphi karşı çıktı ve ölümü göze aldığını söyleyerek yoluna devam etti. Trabzon’da zorla motorlu bir sandala bindirildiler ve arkadan gelen Kemalist burjuvazinin uşaklarının süngülü, bıçaklı saldırısıyla vahşice katledildiler.
Onbeşler, Türkiye komünist hareketinin ilk şehitleridir. Karadeniz üzerinde iki sınıf çarpıştı. Mustafa Suphi ve yoldaşları yiğitçe öldüler.