130 bin metal işçisini ilgilendiren TİS sürecinde, greve ramak kala Türk Metal ile MESS arasında anlaşma sağlandı. Türk Metal sendikasından yapılan açıklamaya göre ilk altı ay yüzde 17, ikinci altı ay yüzde 6 oranında zam yapıldı. Birleşik Metal-iş sendikası, yapılan zam oranını düşük bularak 5 Şubat’ta greve gideceklerini açıkladı.
Greve giden yol
Metal işkolunda MESS ile işçi sendikaları arasında 7 Ekim’de başlayan ve 4 Aralık günü uyuşmazlıkla biten TİS süreci, MESS’in yüzde 6 zam teklifiyle başlamış, en son yüzde 10’a çıkmıştı. Türk Metal yüzde 26, Öz Çelik-iş yüzde 26, Birleşik Metal-iş ise yüzde 34 ücret zammı ve bu oranlara paralel sosyal haklar istediler. Ayrıca MESS’in 3 yıllık TİS dayatmasının hiçbir şekilde kabul etmeyeceklerini belirttiler. Görüşmelerde anlaşma sağlanamayınca, işçi sendikaları grev kararı aldı.
Metal işçileri, son bir ayda sürekli eylem halindeler. Fabrika içinde yürüyüşler, iş bırakmalar, alkışlı protestolar… Bunlar gerçekte zayıf eylemlerdi ve işçileri oyalama amaçlıydı; ancak işçilerin taşan sabrı, bu eylemlerde de kendisini gösteriyordu. Ardından Türk Metal Bursa’da, Birleşik Metal ise Gebze’de 19 Ocak günü birer miting düzenlediler. Mitingde ortaya çıkan işçi öfkesi, sendikaları aşacak bir dinamik taşıyordu. Öyle ki, her iki sendika da, “toplu sözleşme kapsamındaki işçi sayısı”ndan daha fazla işçi ile, çoşkulu, öfkeli mitingler yaptılar.
“Metal fırtınası”nın sarsıntısını unutmamış olan patronlar, bu tablodan ürktü ve yeniden masaya oturdular. Türk Metal ve MESS arasında iki güne yayılan ve uzun saatler süren görüşmede, MESS 3 yıllık TİS teklifinden vaz geçti, ücret zammını ilk 6 ay için yüzde 17’ye (yıllık yüzde 23) çıkararak Türk Metal’le anlaşmaya vardı.
Kazanım mı?
Türk Metal’in yöneticilerine göre büyük kazanım. Ama gerçekler öyle değil.
TÜİK’in açıkladığı resmi enflasyon yüzde 15. Ancak TÜİK’in rakamlar üzerinde oynayarak enflasyonu düşük gösterdiği biliniyor. Pasaport, ehliyet vb. harçlarına, Erdoğan’ın ve bakanların maaşlarına yüzde 22 oranında zam yapıldı. Demek ki genel enflasyon yüzde 22’nin üzerinde, gıda enflasyonu ise yüzde 100’leri buluyor. Buna doğalgaz ve elektrik zamları eklendiğinde gerçek tablo ortaya çıkıyor.
Bu koşullarda yüzde 17 zam bir kazanım değildir, ücret artışı enflasyonun epeyce altında kalmış demektir. Buna vergi dilimindeki artışla birlikte yapılacak kesinti de eklendiğinde, işçinin kaybı daha net görülecektir.
Diğer yandan MESS her defasında “3 yıllık TİS” öne sürerek, işçilerin daha ileri taleplerinin önünü kesiyor. Sendikacılar da “3 yıllık TİS’e imza atmadık” diyerek, ücret artışının sınırlı kalışını örtmüş oluyor. Geçmişte sendikaların bahanesi “esnek üretimi kabul etmedik” olurdu. Şimdi bunun yerini “3 yıllık TİS” aldı. İşbirlikçi sendikalar yine işçi sınıfını satıyor, ama artık satışın kılıfı değiştiriyor.
19 Ocak’ta Bursa’da gerçekleşen miting sırasında, Türk Metal Başkanı Pevrul Kavlak işçilere “işçi sınıfının buzkıran gemisi metal işçileri” diye seslendi. İlk defa bir işbirlikçi sendikacının ağzından duyduk bu sözleri. Bunun bir nedeni, işçilerin sabırlarının artık tükendiğinin farkında olmalarıdır. Asıl neden ise, metal TİS’lerinde ücret tartışmaları ve 3 yıllık sözleşme öne çıkmış görünmekle birlikte, gerçekte çok daha ağır bir saldırının sözkonusu olmasıdır. İşçilerin tarihsel kazanımları, patronların masasına yatırılmıştır. Esnek çalışma ve kıdem tazminatının gaspı hedefleri, parçalara bölünmüş olarak TİS içinde maddeleştirilmiştir.
Bazıları şöyle: İşe giriş tarihine göre farklı kıdem ve ihbar tazminatları ödenmesi; rapor süresi kadar paranın ikramiyeden kesilmesi; deneme süresinin 4 aya çıkarılması; “hafif işlerde çalışabilir raporu” olan işçiye raporuna uygun iş vermek yerine “verilen işi beğenmezse kıdem tazminatı ile işten atma, ama ihbar tazminatı vermeme uygulaması; yılda 4 ay boyunca, fazla mesai ücreti vermeden, işgününün 11 saate çıkarılması; mazeretli olarak işe gelmeyenlerin ücretlerinden kesinti ile fon oluşturup, devamsızlığı olmayan işçilere “ödül” olarak dağıtılması…
Buna benzer maddeler, işçi sınıfının tarihsel olarak tartışmasız hale gelmiş haklarına dönük çok ağır bir saldırıdır. Ve ancak çok güçlü bir mücadele ile püskürtülebilir. Bir ay boyunca fabrikalarda yapılan eylemlere neredeyse tüm işçilerin katılması ve bu eylemleri yetersiz bulmasının, mitinglere katılımın bu kadar yüksek olmasının nedeni budur.
Grev kararı korkutmaya yetti
Grev işçinin üretimden gelen gücünü eyleme dönüştürmesidir, makinaları kapatıp işi durdurmasıdır. İşçilerin bu etkili silahı patronları oldukça korkutur.
Nitekim metal işkolunda da MESS’i harekete geçiren, işçi sendikalarının aldıkları grev kararı, Gebze ve Bursa mitinglerinde ortaya çıkan işçi öfkesi olmuştur. Patronlar durumun ne kadar ciddi olduğunun farkındadır. Grev yasaklansa bile, işçinin öfkesi sendikaları da aşabilecek bir potansiyele sahiptir. Greve karşılık lokavt ilan etmiş olmalarına rağmen, yeniden masaya oturma ihtiyacı duymaları bu yüzdendir. Ve yüzde 6 ile başladıkları pazarlığı, yüzde 23’ye kadar yükseltmek zorunda kalmaları da…
Grev bir haktır. TİS sürecinde yapılması gereken de grev hazırlığıdır. Fakat işbirlikçi sendikacılar, tam tersine “taban greve hazır değil”, “işçi kıyımları olur” gibi sözlerle “yangın söndürücü” rolünü üstlenmektedir. Keza grev fonundan verilen aylıkların yetersiz olması da işçiler üzerinde caydırıcı unsur olarak kullanılmaktadır.
İşbirlikçi sendikalar, greve çıkmadan patronlarla uzlaşmayı tercih ederler. Kaçınamadıkları noktada iki aylık yasal süreyi doldurmaya çalışırlar. Patronların başta stoklar olmak üzere hazırlıklarını yapması için onlara zaman tanırlar. Sendikaların bu defa iki aylık süreyi beklemeden gün açıklamış olması önemlidir. Bu tutumlar, MESS’i de yeniden harekete geçiren etkenler oldu.
Patronlara kar patlamaları,
işçiye kırıntı…
Birleşik Metal’in 23 Ocak 2020 tarihinde yaptığı açıklama, sektördeki devasa kar patlamaları gözler önüne seriliyor. Sektördeki firmaların yüzde 92,4’ü 2018’i yüksek karlarla kapatmış. 105 firmanın toplam karı 26 milyar 177 milyon, ortalama karı ise 249 milyon liradır. İSO verilerine göre 2018 yılı karlılık açısından son 8 yılın en yüksek seviyesindedir. Üstelik bu karlar, patronların ekonomik kriz bahanesiyle işçilerin haklarına saldırmaya, bu hakları gaspetmeye çalıştıkları bir dönemde gerçekleşmiştir.
Elbette bu yüksek kar, işçilerin yoğun sömürüsünden elde ediliyor. Sektörde çalışanlardan kişi başına elde edilen yıllık kar 116 bin liradır. Avrupa istatistik kurumu (EUROSTAT) verilerine göre, Türkiye’de ana metal sanayide çalışan bir işçi, ücretinin yaklaşık 4 katı büyüklüğünde artı-değer üretmektedir.
Aynı açıklamada MESS bünyesinde çalışan işçilerin saat ücretlerine de açıklık getirilmiştir. İşçinin kaybı oldukça büyüktür. MESS kapsamındaki işyerlerinde 2010 tarihindeki saatlik ücret ortalaması 6,69 liradır. Bugün ise, 15,72 liradır. Geçen 10 yıllık süredeki enflasyon artışının ve asgari ücrete yapılan toplam zam oranının çok altında bir rakamdır bu.
Bugün de ekonomik kriz bahane edilerek işçilerin ücretleri olabildiğince düşük tutulmaktadır. Yanısıra, varolan haklarını da gaspetme çabası vardır. Tüm bunlara karşı metal işçileri gerçekten de “buzkıran” rolü üstlenmelidir.