Saraylar saltanatlar çöker KAN SUSAR BİR GÜN!…

kapak37-1

Yeni bir yıla girerken geçen yıla dönüp baktığımızda, ilk başta faşizmin artan saldırganlığını görüyoruz. Emperyalizmin gerici karakteri, dünyanın dört bir yanında kendini gösteriyor. Yaşadığımız emperyalist savaş koşullarında, faşizm ve faşizan uygulamalar, “en demokratik” Avrupa ülkelerinden ABD’ye kadar uzanıyor.

Bir kez daha ırkçılık hortluyor örneğin. Amerika’da siyahlar, polis tarafından öldürülüyor ve hiçbir ceza almıyor. Almanya başta olmak üzere Avrupa’da zaten varolan Neo-Nazi çeteler, giderek güçleniyor; devletlerin sömürü ve baskı biçimleri daha da artıyor. Ortadoğu’da ise mezhep savaşları tüm şiddetiyle sürüyor. Ortaçağ karanlığını andıran bir şekilde din, en yobaz haliyle yaygınlaşıyor, yaşamı belirleyen bir hal alıyor.

Her alanda gericileşme, sömürü ve soygunda pervasızlıkla atbaşı gidiyor. İşçi hakları iyice gerilemiş durumda. Sendikasız, güvencesiz, sınırsız bir sömürü ile karşı karşıyayız. Buna artan iş cinayetlerini eklemek gerekiyor. İşçinin yaşam hakkı dahi tehlike altında.

2014 yılı, Türkiye açısından işçi cinayetlerinin katliamlara dönüştüğü bir yıl oldu. Soma’da 300’ün üzerinde, Ermenek’te 18 madenci katledildi. İnşaatlarda toplu ölümler yaşandı. Mevsimlik işçiler yine kamyonlarla taşınırken yaşamlarını yitirdiler. Birer-ikişer cinayetler ise hemen her gün devam etti. Günde 5 işçi katliamı ile Avrupa birincisi olan Türkiye, 2014 yılında 1800 işçi ölümüyle dünya birincilğine terfi etti!

Sistemin bir bütün olarak gericileşmesinin en tipik göstergelerinden bir diğeri ise, kadının üzerindeki baskının artmasıdır. Yüzyıllardır mücadele ile elde edilen kadın hakları, sürekli gerileme halinde.

Bu sadece Ortadoğu’da dini refaranslarla kadının örtünmesi, eve kapatılması şeklinde değil, cinsel obje olarak kullanımı, fuhuşta patlama şekliden göstermektedir. Sömürge, yarı-sömürge ülkelerden emperyalist ülkelere kadar hepsinde kadın hakları tırpanlanmıştır. Aradaki farklar niceliksel ve nüanstır.

* * *

Bir süredir köpeklerin salınıp taşların bağlandığı bir ülke durumunda Türkiye. 2014’te bu çok daha bariz bir hal aldı. İşçiler, kadınlar, gençler, çocuklar, toplu halde veya birer-ikişer öldürülüyorlar. Ardından katiller aklanıyor, hatta ödüllendiriliyor; ölenlerin aileleri ise cezalandırılıyor. En tipik örneğini Haziran direnişinde katledilen gençlerimizin duruşmalarında yaşadık. Ethem’in katiline 7 yıl veren mahkeme, ailesine 10 yıllık ceza istemiyle dava açtı. Ali İsmail’in katili esnafa, Erdoğan -hem de duruşmanın olduğu gün- methiyeler dizerek sahip çıktı. Berkin’in dosyası ise hala kayıp!

Bu arada Haziran direnişine katıldıkları için doktorlardan, taraftar gruplarına kadar, herkese davalar açılıyor, gözaltı ve tutuklamalar yapılıyor. Buna en son 16 yaşında bir liseli çocuğun tutuklanması eklendi. Hem de dersteyken sınıfına girerek alıp götürdüler. 12 Eylül’ün tipik uygulamalarından birini daha yaşattılar.

Bu yönleriyle 2014, en çok da adaletin katledildiği bir yıl oldu. Geçen yılın son günlerinde ortaya saçılan yolsuzluk ve rüşvet dosyaları, bu yılın aynı günlerine denk gelecek şekilde kapatıldı! Hakimler, savcılar değiştirilerek tutuklananlar zaten serbest bırakılmıştı. Bununla da yetinmediler, el konulan paraları, faiziyle birlikte iade ettiler. Aynı günlerde, Burdur hapishanesi katliamında kolu kopan Veli Salıçık’tan yıkılan duvarın parası isteniyordu. Sokak ortasında polislerin katlettiği Baran Tursun’un ailesine ait evlere, 1700 TL’lik para cezası için haciz konuyordu.

Faşizm, kendi yasalarını bile çiğneyen bir rejimdir. Keyfiyettir, kuralsızlıktır, cellatlıktır. Bunların hepsini yıl boyunca gördük, yaşadık. Yılın son günlerinde dergimiz de bu keyfi, yasadışı uygulamalardan nasibini aldı. 24 Aralık günü, büromuz ve yazıişleri müdürümüzün evi, polisler tarafından basıldı, eşyalarımız dağıtıldı, telefonlarımıza, bilgisayarlarımıza el konuldu. Yazıişleri müdürümüz gözaltına alındı ve neden derginin flamasını taşıdığı, önlüğünü giydiği gibi saçmasapan sorularla sorgulandı.

Polisin yetkilerini arttıran yasa onaylanır onaylanmaz, ilk olarak bizim üzerimizde uygulandı. Ve bir kez daha görüldü ki, egemen klikler arasında çatışma ne denli boyutlu olursa olsun, onların asıl hedefi, komünistler ve devrimcilerdir.

* * *

Ama nerede zulüm ve zorbalık varsa, orada direniş de vardır ve bu, son derece meşru bir haktır. Emperyalizmin ve faşizmin artan saldırganlığına işçi ve emekçiler, ezilen halklar direniyor. Bölgemizde yoğunlaşan emperyalist savaş, IŞİD terörü ile yeniden alevlenirken, Kobane’de halkların direnişiyle karşılaştı. Amerika’da siyah öfke patladı. Latin Amerika’da öğrenciler ve halk sokaklarda. Yunanistan’da çatışmalar durulmuyor.

Ve elbette Türkiye’de onca saldırıya rağmen direnişler sürüyor. İşçi cinayetlerine, taşeronlaşmaya, özelleştirmeye karşı işgaller, gösteriler, grevlerle yanıt verildi. Doğanın, yeraltı-yerüstü sularının gaspına, başta yöre halkı olmak üzere kitleler vargücüyle karşı koydular. Ülke nüfusunun yaklaşık yarısı açlık sınırı altında yaşarken, asgari ücrete günlük bir ekmek parası zam yapılmasına isyan etmemek mümkün mü? Üstelik cumhurbaşkanı sarayına trilyonların harcandığı açığa çıkmış iken…

Bugüne dek nice saraylar halk isyanları ile yıkıldı gitti. Ve saraylarla birlikte nice diktatörler devrildi. Bu zevk-ü sefa kimsenin yanına kalmadı, kalmayacak! Ozanın dediği gibi: “Saraylar saltanatlar çöker / kan susar birgün… / Bugünden geriye bir yarına gidenler kalır / bir de yarınlar adına direnenler…”

“Yarınlar adına direnen” herkesin yeni kavga yılı kutlu olsun! 2015, savaşa ve faşizme karşı birleşik mücadelenin yükseldiği ve zaferlerle sonuçlandığı bir yıl olsun!

Sosyalist bir ülkenin ve devrimci bir basıncın olmadığı dönemlerde emperyalizmin ne kadar gericileştiği, Ortaçağ’ı aratmayan yöntemlere başvurduğu görüldü. İnsanlığın geleceği ve tek kurtuluşu sosyalizmdedir! Dünyanın bir kez daha devrimlerle sarsılması gerekmektedir. Yeni yıl, insanlığın bu özlemlerinin gerçeğe dönüştüğü bir yıl olsun!

 

 

 

Bunlara da bakabilirsiniz

Kürtlere saldırılar küresel boyutta

Artan saldırılara karşı tek seçenek birleşmektir. Kürtler neden küresel ve bölgesel bir saldırı altında yaşıyor. …

“Faili meçhul” cinayetlerin belgesi bulundu

1990’lı yıllarda Kürt işadamlarına yönelik arka arkaya cinayetler işlenmiş ve bunlar “faili meçhul” olarak gösterilmişti. …

Gazi Mahallesi’nde tacizci Aziz Gıda önünde eylem

Gazi Mahallesi’nde 12 yaşındaki kız çocuğunu taciz eden Aziz Gıda’nın sahibi Azmi Savi’nin serbest bırakılması …