Korona bahanesiyle işçiler fabrikaya kapatıldı

Dardanel fabrikasında çalışmakta olan işçiler, koronavirüs bahane edilerek fabrikaya kapatıldı. Üstelik bu, Çanakkale Valiliği’nin, İl Hıfzısıhha Kurul Kararı doğrultusunda gerçekleştirildi.

Konserve ton balığı üreten fabrikadaki işçilerde koronavirüs vakalarının artmasının ardından fabrikanın kapatılması ve tüm işçilere test yapılarak ücretli izne gönderilmesi gerekiyordu. Ancak tüm çalışma koşullarını patronların çıkarına göre belirleyen devlet, işçilerin sağlığını korumak yerine “çarklar dönecek” politikasına uygun bir karar aldı. Buna göre, yıllık izinde olan personelin yıllık izinleri iptal edildi, resmi sağlık raporu olmayanlara işbaşı yapma zorunluluğu getirildi. “Ev izolasyonu” kararı “14 gün gözetimli karantina”ya çevrilerek 27 Temmuz-9 Ağustos tarihleri arasında, işçilerin fabrikadan dışarı çıkması yasaklandı. Gündüz mesaisinde işe gidecek olan işçiler, akşam da “belirlenecek yurtlarda” kalmaya zorlandı. Ve bütün bunlar, fabrikanın değil, devletin (İl Hıfzısıhha Kurulu) kararı olarak işçilere bildirildi.

 

“Kapalı çalışma” köleliği

“Kapalı çalışma sistemi” adı verilen bu yöntem, koronavirüs bahanesiyle patronların sömürüyü katmerlendirmesinde yeni ve daha vahşi bir aşamayı ifade ediyor. Hem fabrika hem de hıfzısıhha kurulu, bu kararın işçilerin sağlığı ve korunması için alındığını ileri sürüyorlar.

Oysa en başta, fabrikada “zorunlu karantina” uygulaması hukuka aykırı bir uygulamadır. Yasalara göre “karantina”, ancak sağlık merkezlerinde, sağlık şartları taşıyan merkezlerde ya da evlerde uygulanabilir. “İşyeri” bu listede yer almaz. Bu nedenle “zorunlu karantina”, gerçekte “zorla çalıştırma kampı” anlamına gelmektedir.

İkincisi, işçilerin “çalışmaktan kaçınma hakkı”nı kullanmasının engellenmesi de yasalara aykırıdır. Yasalar işçilere “kapalı devre çalışma”yı değil, “çalışmaktan kaçınma”yı “hak” olarak tanımıştır.

Üçüncüsü, salgın ve virüsün bulaşma riskinin olduğu koşullarda, işçileri virüs taşıma ihtimali olan iş arkadaşları ile aynı ortamda çalışmaya ve kalmaya zorlamak, insanlık dışı bir uygulamadır.

Üstelik bu uygulama, Çanakkale’nin CHP’li belediye başkanının da imzaladığı, “oybirliği” ile alınmış bir karar sonucunda yürürlüğe konmuştur. Yani işçileri sömürme konusunda, düzen partileri arasında bir fark yoktur. Bu partilerin önemsediği tek şey, patronların azami karı gerçekleştirmesi, işçiler üzerindeki insanlıkdışı ve vahşi sömürünün sürdürülmesidir.

Bunlara da bakabilirsiniz

Dersim kıyımından bir kesit

Ben Dersim kıyımını yaşayanlardan biriyim. 1927 doğumluyum, katliam sırasında 11 yaşındaydım. Akla gelebilecek her türlü …

Teslimiyet yenilgiye DİRENİŞ ZAFERE GÖTÜRÜR!

Şair Kemal Özer 1 Mayıs başlıklı şiirinde şöyle diyor: “Her şeyin eridiği bu Mayıs günü …

Erdoğan’ın Irak ziyareti ve yeni arayışlar

Nisan ayının ikinci yarısı Türkiye için çok yönlü diplomatik ziyaretlere sahne oldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 12 …