Tüm Çalışanlar İçin Sağlık Platformu Vestel’de işçilerin, virüsten ölümlere rağmen çalışmaya zorlanması nedeniyle eylem yaptı.
15 Ağustos günü saat 16’da, Zorlu Holding’in İstanbul’daki Genel Merkez binası önünde yapılan eylemde “Çalışırken ölmek istemiyoruz! Vestel işçisi köle değildir!” pankartı açıldı. Eylemde “Vestel işçisi yalnız değildir”, “İşçilerin birliği sermayeyi yenecek”, “Vestel işçisi köle değildir”, “Kahrolsun ücretli kölelik düzeni”, “Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz” sloganları atıldı. Yapılan açıklamada işçilerin hayatının hiçe sayıldığı ve yaşamlarının buzdolabından daha değersiz görüldüğü vurgulandı. Platform, üretime 15 gün ara verilmesini, tüm işçilerin virüs testinden geçirilmesini, çalışan işçilerin ücretli izne çıkarılmasını, koronavirüsün meslek hastalığı sayılmasını istedi. Basın açıklamasının ardından sloganlar atıldı ve eylem bitirildi.
Vestel, Manisa’da 1,1 milyon metrekare alan üzerinde kurulu “Vestel City” üretim alanı ile, Avrupa’nın “tek lokasyonda üretim yapan en büyük endüstri komplekslerinden biri” olarak tanımlanıyor. Türkiye’nin en büyük sanayi üreticilerinden birisi; Türkiye pazarındaki televizyon satışlarında ilk sırada, beyaz eşya ürünlerinde ise 3. sırada bulunuyor.
Vestel’in bu büyüklüğü, elbette yoğun işçi sömürüsü üzerinden gerçekleşiyor. Manisa’daki üretim tesisinde 16 bin işçi çalışıyor ve bu işçilerin çalışma süreleri haftalık 60 saat gibi çok uzun bir süre. Bu ağır çalışma koşullarında, son günlerde giderek artan bir biçimde, işçiler arasında koronavirüs yayılıyor. Bugüne kadar 7 işçinin koronavirüs nedeniyle öldüğü, 380 işçinin de virüse yakalandığı ortaya çıktı. Buna rağmen, Vestel’e TSE “güvenli üretim belgesi” verilmiş. Yani sömürü, patron ve devlet işbirliği ile sürdürülüyor ve işçiler ölümüne çalıştırılıyor.
Patronlar salgın koşullarını da kendi çıkarları için kullanıyorlar. İşçiler arasında yüzlerce vaka ortaya çıkıp karantinalar gündeme gelince, işgücü kaybını telafi etmek isteyen patronlar, işçileri haftada 7 gün 12 saatlik vardiyalarla çalıştırmaya başlamışlar. İşçiler, “Aylardır ekmek arası bir kaşık yemek ve bir kase çorba ile karnımızı doyurmaya çalışıyoruz. Üretim 12 saatlik 2 vardiya ile kesintisiz devam ediyor, bu koşullarda fabrika dezenfekte edilemiyor” diyor. Yani işçilerin virüse yakalanması, doğrudan çalışma koşulları-fabrika ortamı üzerinden gerçekleşiyor. Keza testi pozitif çıkan işçilerin, bunu arkadaşlarından saklamaları dayatılıyor. Yani işçiler göz göre göre, virüs karşısında savunmasız bırakılıyor.