Son haber Uşşaki tarikatından geldi. Tarikatın şeyhi, bir “müridi”nin 12 yaşındaki kızına dönük olarak sistematik biçimde cinsel taciz gerçekleştiriyordu.
Olay, küçük kızın durumu babasına anlatmasıyla ortaya çıktı. Kızın babası durumun üstüne gidince, tarikat şeyhi büyük bir pişkinlikle babaya para teklif ediyor, hatta bütün ahlaksızlığıyla “belki de kızına piyango vurmuştur” diyebiliyor. Baba şeyhin vaatlerini kabul etmeyip şeyhi şikayet edince de şeyhin müritleri babayı öldüresiye dövüyorlar. Tehdit, para, din istismarı, 21 yıldır babanın bu şeyhe müritlik yapmış olması… Tarikat bütün yöntemleri kullanıyor, babayı vazgeçirmek için. Bugüne kadar kimbilir kaç çocuğun canı yandı bu ahlaksız tarikat yuvasında; kimbilir kaç anne-baba şikayetçi olmaktan vazgeçirildi.
Ancak bu defa farklı gelişiyor durum. Şeyhin, kızın babası ile yaptığı telefon görüşmeleri de internete düşünce, Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığı “çocuğun zincirleme olarak cinsel istismarı” ve “çocuğu cinsel amaçlı olarak hürriyetinden yoksun bırakma” suçlamasıyla gözaltına almak ve 2 Eylül’de tutuklamak zorunda kaldı. Ancak hemen ardından, bu konuyla ilgili haberlere yayın yasağı getirildi. Olayın, tarikatın, şeyhin isimlerinin verilmesi yasaklandı.
Yine tarikat yine taciz-tecavüz
Tarikatların çocuk taciz ve tecavüzleriyle gündeme geldiği ilk olay değil bu. Daha önce de pek çok tarikatın ismi çocuklara dönük taciz-tecavüz ve bu durumu örtbas etme haberleriyle gündeme gelmişti.
Mesela Aralık 2019’da, Denizli’nin Çivril ilçesinde, Süleymancılar tarikatına ait Kervansaray Erkek Öğrenci Yurdu’nda 12 yaşındaki bir çocuğa belletmen tarafından defalarca tecavüz edildiği, okul müdürünün de durumu örtbas etmeye çalıştığı ortaya çıkmıştı.
Karaman’da Ensar Vakfı ve Karaman Anadolu İmam Hatip Lisesi Mezunları Derneği’ne (KAİMDER) ait evlerde kalan 45 çocuğun, 2012-2015 yılları arasında sistemli cinsel istismara ve tecavüze maruz kaldığı ortaya çıkmıştı. Çocukların tecavüze uğradığı hastane raporlarıyla da belgelenince mahkeme açmak zorunda kaldılar. Olay bir öğretmenin üzerine yıkıldı ve Ensar Vakfı aklanmaya çalışıldı.
Adıyaman Gerger’de İmam Hatip Lisesi’nde okuyan öğrencilerin 2012-2016 yılları arasında yaşadığı taciz ve istismar, ilk andan itibaren görmezden gelindi. Öğrencilerin ilçe Milli Eğitim Müdürü’ne kadar çıkıp şikayet etmelerine rağmen, tacizciler hakkında hiçbir işlem yapılmadı, tersine “İmam Hatip Lisesi’nin adı kirlenir” diye çocuklar susmaya zorlandı, tehdit edildi.
Konya’da Faruki tarikatının şeyhi, aralarında çocukların da olduğu 7 erkeğe cinsel istismarda bulunduğu için, 2018 yılında tutuklandı.
Bursada Badeci Şeyh, sayısız kadın ve erkeğe, çocuk ve yetişkine cinsel istismar suçuyla tutuklandı.
Bunları alt alta sıralamak bir gerçeği daha net görmeyi sağlıyor: Ne kadar örtbas edilmeye çalışılsa da, tarikatlar cinsel istismar, taciz, tecavüz vakaları ile birlikte varoluyor.
Tarikat-devlet ilişkisi gizlenmiyor
Tarikat ne kadar büyük ve etkiliyse, çocuk taciz ve tecavüzleri de o kadar sistematik hale geliyor. Üstelik bunların önemli bir kısmı, ailelerin bilgisi ve onayı ile gerçekleşiyor. Dini duyguların istismarı öylesine güçlü ki, tarikatın yaptığı-söylediği her şey kutsal kabul ediliyor. Zaten tarikat şeyhleri de buna güveniyorlar. Bunun yetmediği yerde de, müritlerin saldırıları, tehditleri, şantajları başlıyor. O da olmazsa, devletin gücü devreye giriyor. Olayın örtbas edilmesi konusunda devlet olanakları da kullanılıyor. Tıpkı bu olayda olduğu gibi, yayın yasağı çıkarmak ilk akla gelen. Keza davaların sonuçlanmaması, hafif cezalarla-çabuk tahliyelerle tecavüzcülerin adeta ödüllendirilmesi de yaygın görülen durumlar.
Ancak tarikatların tüm baskısına ve arkalarındaki devlet desteğine rağmen bazı aileler çocuklarına sahip çıkmakta kararlı davranıyor. Ya da kendi içlerindeki çelişkiler keskinleşiyor, birbirlerinin ayağını kaydırmak için bu gerçekler ifşa ediliyor. Böylece tarikatlardaki ahlaksızlık, bir biçimde haber oluyor.
Bu durum teşhir olduğunda, devletin tarikatlarla ilişkileri de net bir biçimde görülüyor.
Mesela Ensar Vakfı, AKP’nin “resmi devlet vakfı” olarak hareket ediyor. Özellikle AKP’nin FETÖ ile ilişkilerinin ters düşmeye başlamasından itibaren, AKP için Ensar’ın önemi daha da arttı. Ensar Vakfı’nın her kademesinde AKP’li isimler, özellikle de Erdoğan ailesinin en yakınları yer alıyor. Ve Erdoğan bu vakıf aracılığıyla örgütlenmesini büyütüyor; devlet kademeleri için kadro yetiştiriyor.
Uşşaki tarikatı şeyhi, açıkça “devletin kontrol mekanizmalarında olalım” diyor ve İslam devleti kurulması için uğraşacağını belirtiyor.
Menzil, Nakşibendi, Süleymancılar vb. hemen her tarikat, çeşitli bakanlıklarda önemli konumlara kadrolar yerleştirmiş durumda.
Devlet ile tarikatların ilişkisi bu kadar net olunca, tecavüzcü şeyhler, vakıf müdürleri, imam hatip öğretmenleri aklanıyor; davaları örtbas ediliyor.
Tam da bu nedenle çocuk tecavüzlerine karşı mücadele, tarikatlara karşı mücadeleden bağımsız değil. Tarikatların kapatılması talebiyle mücadeleyi yükseltmek, sadece dinin kullanılması yönüyle değil, her tür ahlaksızlığın, çocuklara yönelik cinsel saldırıların durdurulması yönüyle de önem kazanıyor.