Mardin’in Mazıdağı ilçesinden Sakarya’ya fındık toplamaya giden mevsimlik işçiler, ırkçı saldırıya maruz kaldılar. Olaydan hemen sonra, köyden ayrılarak memleketlerine gitmek üzere yola çıktılar.
Yaşları 25 ile 14 arasında değişen ve çoğu akraba olan işçilere “çavuş”luk yapan Kasım Demir, dört gündür çalıştıkları tarlanın sahiplerinin ilk günden itibaren kendilerine kötü davrandığını, 5 eylül günü de doğrudan saldırdıklarını anlattı. Bu sırada küçük kızının ve kadınların da darp edildiğini, tesadüfen Mardinli işçilere ait bir münibüs oradan geçtiği için saldırıdan kurtulabildiklerini söyledi. Saldırı sırasında jandarmayı arayacaklarını söylediklerinde, “Burası Sakarya, burası da bizim, jandarma da bizim” diye cevap verdiklerini belirtti.
Kürt işçiler Karadeniz’in çeşitli kentlerinde mevsimlik olarak çalışmaya gittiklerinde çok sık biçimde bu tür olaylarla karşı karşıya kalıyorlar. Irkçı-faşist tarla sahipleri, Kürt mevsimlik işçileri hem çok kötü koşullarda barınmaya, çalışmaya zorluyor, hem de sürekli hakaret ve baskı altında tutuyorlar. Karadeniz kentlerinde, Kürt işçilere dönük bu tutum, AKP yönetimi tarafından da teşvik ediliyor. Olay bu kadar belirgin, görüntüler böylesine çarpıcıyken, tarla sahibinin “jandarma da bizim” demesi; ya da AKP Genel Başkan Yardımcısı ve Sakarya Milletvekili Ali İhsan Yavuz’un, “Sakarya’da böyle bir olay hiçbir zaman yaşanmadı” demesi, ırkçılığın devlet politikası olduğunu göstermeye yetiyor.
Kucağında çocuğu olan kadınların, küçük çocukların açıkça dövüldüğü bu görüntüler, mevsimlik işçilerin sadece ekonomik baskı ve sömürü değil, ırkçı saldırılara da maruz kaldığını ortaya koyuyor. Devletin sıcak tuttuğu linç atmosferi, halkları birbirine düşman kılmayı hedefliyor.