Mecidiyeköy’de bulunan Torunlar Center’da 6 Eylül’de meydana gelen ve 10 işçinin asansörle 32. kattan düşerek ölmesine ilişkin işçi aileleri tarafından açılan davanın ikinci duruşması, 12 Şubat günü İstanbul 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Sadece 3’ü tutuklu 25 sanığın yargılandığı davada, göstermelik olarak yürütülen mahkemenin, sanıkları aklayacağı daha baştan belli olmuştu. En başta, yaşanan katliama ve inşaattaki güvenlik ihlallerine tanıklık etmek isteyen inşaat işçilerinin hiçbirisi, mahkemenin hiçbir aşamasında ifadeye çağrılmamışlardı. Tutuklu sanıkların mahkemeye getirilmemesi, tutuksuz sanıklardan Ertan Okur’un duruşmaya telekonferans yöntemiyle katılması, ailenin ve avukatların itirazlarının dikkate alınmaması, bunun somut göstergesiydi.
Keza tutuksuz sanıklardan Ahmet Sait Demir’in, çalıştığı NCA iş güvenliği firmasının “sadece işçileri koruyucu önlemlerle ilgilendiği, asansörle ilgilerinin olmadığı” yönünde ifade vermesi, adeta katledilen işçilerle alay etmek gibiydi. Duruşmada sorulara verilen yanıtlarda, inşaat alanında makine mühendisleri olduğu, ancak asansör ve vinç sorumlusu makine mühendisi bulunmadığı ortaya çıktı. Yine ifadelerde, son bir haftadır asansörde arıza olduğu, katliamın yaşandığı gün de asansörde sıkıntı çıktığı ve bu nedenle işçilerin huzursuz olduğu, Planlama Müdürü Bahadır Uçar’ın bu konuda uyarılmasına rağmen, müdürün bunu umursamadığı açıkça ortaya kondu.
Avukatlar heyetin duruşmadan çekilmesini talep ettiler, ancak bu talep de reddedildi. Mahkeme 20 Şubat’a ertelendi. 20 Şubat’taki duruşmada ise, mahkeme tutuklu 3 sanığa da tahliye kararı verince, davada tutuklu sanık kalmadı.
Zaten katliamın asli sorumlusu olan patronlar hakkında takipsizlik kararı verilmiş; kamuoyu baskısı üzerine, inşaat sahası çalışanlarından bazıları yem olarak ortaya atılmıştı. Onlar da tahliye edilerek kurtarılmış oldu.
Oysa inşaat çalışanı ve iş cinayetinin tanığı olan işçiler, en pahalı ve gösterişli inşaat sahalarında, işçilerin can güvenliğinin hiç olmadığını anlatıyorlar. Torunlar’daki katliamın unsuru olan asansörün, iki yılda en az 100 kere, daha alçak mesafelerden düşmüş olması, bunun en çarpıcı göstergesi. İşçiler cangüvenliği olmadığı için asansörü kullanmayı reddetmişler ve merdivenlerden yürüyerek çıkmaya başlamışlar. Ancak bu durum, “iş kaybına neden olur” diye patronlar tarafından yasaklanmış. Oysa patronlar kendileri inşaata geliklerinde asansörü kullanmayıp merdivenlerden inip çıkıyorlarmış. Birçok işçi salt bu arızalar ve sıkça yaşanan iş kazalarından dolayı işi bırakmış.
Bugün Torunlar Center’da işçiler, iş cinayeti öncesindeki aynı koşullarda çalışmaya devam ediyorlar. Yoksulluk ve çaresizlik, onların ölümle burun buruna yaşamalarına neden oluyor.Ve bu durumu değiştirecek olan tek şey, bu sömürü koşullarına karşı mücadele etmek.