Öğrenci hastalanırsa sorumluluk veliye yıkılacak

Okulların açılması tartışması yürütülürken, MEB’in (Milli Eğitim Bakanlığı) sorunları üstüste binmeye devam ediyor. Bir taraftan, okulun temizliği konusundaki bütün yük velilere yüklenirken, diğer taraftan öğrencinin hastalanması durumunda da sorumluluk velilere yıkıldı.

 

Defter, kalem, çamaşır suyu, kolonya…

Milli Eğitim Bakanı diyor ki, “okullar eğitime hazır”, “virüse karşı hazırlıklıyız”! Zaten hükümete herhangi bir konuda soru sorulduğunda cevap belli: “Devletimiz her şeyi düşünmüş ve hazırlık yapmıştır!” Oysa okulların hali tam bir sorunlar yumağı.

21 Eylül günü anasınıflarının ve birinci sınıfların açılacağının duyurulmasının ardından, okullar veliler için listeler hazırlamaya başladı. “Kayıtta istenen evraklar” listesinde, 12’li tuvalet kağıdı, 1 lt çamaşır suyu, 100’lük peçete, ıslak mendil gibi temizlik ürünleri yer aldı. Üstelik bu ürünler için marka da belirtilmişti. Kayıt yaptırmak isteyen, listeyi tamamlamak zorunda.

Bugüne kadar okulların badanasından sabununa kadar pek çok ihtiyacını velilere karşılatan MEB, şimdi salgın önlemleri kapsamında gerekli olan malzemeleri de velilere aldırıyor. Okullar için neredeyse hiç kaynak ayırmayan MEB’in bakanı Ziya Selçuk, bir de “en büyük yük öğretmenlerin maaşları” diyor. Okullara ödenek ayırmasınlar, öğretmen maaşlarını da velilere ödetsinler; MEB’i yönetmek ne kolay!!!

 

Taahhütname yoksa okul da yok

MEB okul müdürlüklerine, velilere imzalatılmak üzere bir de taahhütname göndermiş. Belgenin üzerinde salgın hastalıklara ilişkin “karşılıklı” sorumlulukların belirtildiği yazılı. Ancak belgede, sorumlulukların tümü velilere ve öğrencilere yüklenmiş, okula ve devlete yüklenen bir sorumluluk yok. Yani istenen taahhüt “karşılıklı” değil. Tersine, bakanlığı da, okul yönetimini de sorumluluktan kurtarmak üzere hazırlanmış bir belge bu. Maddelerine bakıldığında bu açıkça görülüyor zaten:

Veli, çeşitli salgın hastalık semptomları gösteren öğrencisini okula göndermeyecek; aile içinde salgın hastalık tanısı konan kişiler olduğunda okula bilgi verilecek ve öğrenci okula gönderilmeyecek; öğrencilerin okula bırakılması ya da alınması sırasında mesafe-maske kurallarına uyulacak; mümkünse her gün aynı veli öğrenciyi okula bırakacak ve alacak; ailenin yaşlıları öğrencileri okula bırakıp almayacak…

Buna benzer, velilerin ve öğrencilerin sorumluluklarının çerçevesini çizen maddeler alt alta sıralanıyor. Son olarak, “veli Sağlık Bakanlığı tarafından belirlenen önlemlere ve okul yönetiminin düzenlediği kurallara uymak zorundadır” maddesiyle de son nokta konuyor. Velinin bu taahhütnameyi imzalaması zorunlu hale getiriliyor ve imzalamadığı koşulda, çocuğunun okula alınmayacağı özellikle belirtiliyor.

* * *

Koronavirüs salgını boyunca devletin politikasının genel olarak “sorumluluğu kitlelere yıkmak” olduğunu biliyoruz. Devlet olarak alınması gereken önlemler alınmazken, tek tek insanlar “kurallara uymuyor” diye cezalarla karşı karşıya bırakıldı.

Şimdi aynı politika okullarda da uygulanıyor. MEB, eğitimi sağlıklı biçimde sürdürebilmek için, çocukların güvenliğini, okulun hijyenini, öğretmenler için uygun koşulları yaratmak için ne yapıyor-yapacak belli değil. Ama şimdiden, velilerin ve öğrencilerin önüne listeler konuyor; daha şimdiden, okullarda yaşanacak her tür olumsuzluk için aileler suçlanıyor.

Eğitim bir haktır. Herkes için eşit, güvenli ve erişilebilir hale getirilmesi gereken bir hak. Koronavirüs salgını koşullarında, bu çok daha önemli hale gelmiş durumda.

Bunlara da bakabilirsiniz

“Yenidoğan çetesi” ve sağlıkta özelleştirme

Sağlıkta özelleştirmenin en korkunç yönlerinden biriyle yüzleştik geçtiğimiz günlerde. Yeni doğan bebeklerin, sadece ve sadece …

Öğretmen mülakatları emek gaspıdır

Milli Eğitim Bakanlığı 25 Ekim’de mülakat sonuçlarını açıkladı. Bir “müjde” olarak ise 20 bin sözleşmeli …

“ZAFER ne zaman gelecek bilmiyorum. Ama geleceğini biliyorum…”      

1800’lü yılların ilk yarısında, dünya, işçi direnişleri ve halk isyanlarıyla alev topu gibiydi. Bu ülkeler …