Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu (ITUC) 2020 yılı için “Küresel haklar endeksi” başlıklı raporunu açıkladı. Rapora göre Türkiye, çalışanlar için en kötü ilk 10 ülke arasında yer aldı. Türkiye, ITUC’un 2019 raporunda da en kötü ülkeler listesinde yine ilk 10’a girmeyi “başarmıştı”!
Raporda Türkiye “işçilerin haklarını sistematik olarak ihlal eden ülkeler” grubunda yeralıyor. ITUC, bu gruptaki işçilerin hiçbir hakkının garanti altında olmadığını söylüyor. Sıralamanın en altında bu grup bulunuyor. Bu gruptan daha kötü durumda olan ülkeler, savaş ya da iç savaş ortamında olan, bu nedenle işçilerin yaşam hakkı da dikkate alınmayan ülkeler; ve bu ülkeler gruplandırmaya girmiyor.
Böylece Türkiye, savaş halinde olmayan ülkeler içinde, işçi haklarına karşı en saldırgan ülke olarak kayıtlara geçiyor. Zaten diğer 9 ülkeye bakmak da “yerimizi” görmek açısından çarpıcı: Bangladeş, Brezilya, Kolombiya, Mısır, Honduras, Hindistan, Kazakistan, Filipinler ve Zimbabve.
ITUC raporunda, Türkiye için ayrıca şu tespitler yapılmış:
“Türkiye sendikacılar için en düşman ülkelerden biri olmaya devam etti. 2016’daki darbe girişiminin ardından hükümet sivil özgürlükleri kısıtladı. Bu korku ikliminde sürekli tehdit altında çalışan işçiler, sendika hakkından mahrum. İşverenler sendika organizatörlerini caydırıyor veya işten çıkarıyor.”
İş cinayetlerinde rekor artış
ITUC Genel Sekreteri Sharan Burrow, “Birçok ülkede sendikalara dönük baskılar ve hükümetlerin işçi haklarına saygı göstermemesi, işçileri hastalığa ve ölümlere sürükledi” diyor.
Türkiye bu durumun en yoğun yaşandığı ülkelerden birisi. İşçiler güvencesiz, örgütsüz ve en temel haklardan yoksun olarak çalışıyorlar. Sendikal örgütlenme çabaları, işçi kıyımlarıyla sonuçlanıyor. Hak mücadelesi patronların saldırısı ile karşılaşıyor.
Bu ağır koşullarda çalışan işçilerin canının da hiç değeri yok! İSİG (İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi) verilerine göre, geçtiğimiz Nisan ayında en az 249 işçi iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi. Her gün 8’den fazla işçinin iş cinayetinde öldüğünü gösteriyor bu rakam.
İşçiler zaten çok ağır koşullarda çalışıyorken, salgın koşullarında bu durum daha kötüye gitti. Patronlar, salgını sömürüyü artırmanın bahanesi haline getirdiler. Bazı işyerlerinde salgına ilişkin hiç önlem alınmadı; bazılarında ise “önlem” adı altında işçiler daha yoğun çalışmaya zorlandı. Her iki durumda da işçiler daha çok hastalandı, daha çok öldü.
ITUC raporu, Türkiye’de sınıf mücadelesinin ne kadar gerilediğinin göstergesidir. Ve işçilerin önünde, bu sömürü düzenine karşı mücadele etmekten başka yol yoktur.