Kolombiya’da sözde “barış”ın sonuçları

FARC-ELN

Kolombiya Devrimci Silahlı Güçleri (FARC) ile Kolombiya hükümeti arasında en son 25 Eylül 2016 tarihinde bir “barış” anlaşması yapıldı ve 52 yıldır süren savaşın son bulduğu büyük tantanalarla duyuruldu.

Bu savaşta 220 bin insan ölmüş, 7 milyon insan zorla göç ettirilmiş, 45 bin kişi kaybedilmişti! Elbette bunların ezici çoğunluğu devletin saldırıları sonucu gerçekleşti. Bir halk önderinin suikast sonucu öldürülmesi üzerine kurulan FARC, özellikle kırsal kesimde yaşayan halkın büyük desteğini aldı. Emperyalist bağımlılığa, sömürüye ve devlet terörüne karşı yükselen mücadele sonucu “kurtarılmış bölge”ler oluştu ve buralarda daha eşit ve özgür bir yaşam kurulabildi. Bu durum uyuşturucu baronları başta olmak üzere emperyalistleri ve işbirlikçilerini çok rahatsız etti.

Sırtını ABD’ye dayayan faşist Kolombiya yönetimi saldırılarını, katliamlarını artırdı. ‘90’lardan sonra “siyasal çözüm” adı altında barış görüşmeleri başladı, anlaşmalar yapıldı. Bunlar her defasında faşist yönetimler tarafından bozuldu ve FARC’ın liderleri katledildi, binlerce gerilla öldürüldü.

2016’da gerçekleşen “barış” anlaşmasıyla artık silahların tamamen susacağı sözü verildi. Tabi ki, silahları bırakacak olan gerillaydı, devlet değil! Anlaşmanın maddeleri, asıl olarak gerillanın kontrol ettiği bölgelere devletin girmesi ve gerilla hareketinin eritilmesi amacını taşıyordu. Güya devlet de köylülerin toprak talebini karşılayacaktı. “Eşitlik içinde kırsal kalkınma” adı altında yapılan düzenlemede, “örgütçe el konulan toprakların sahiplerine iadesi” maddesi vardı. “Toprak reformu” diyerek, aslında köylülerin mücadeleyle toprak sahiplerinden alıp işlettikleri toprakları yeniden gasp edecekleri anlaşıldı.

“Müzakere ile yapılan barışın kazananı, kaybedeni olmaz” sözü bir demagojiden ibarettir. Bu tür “barış” anlaşmalarında “kazanan” her zaman emperyalistler ve işbirlikçi burjuvazi olmuştur; “kaybeden” ise devrimci güçler, ezilen-sömürülen halklardır. Burjuvazinin egemenliği yıkılmadan da işçi ve emekçilere, ezilen halklara barış ve huzur gelmez! Aksine örgütsüz-öndersiz kalmanın faturasını, en ağır biçimde öderler. Başta Latin Amerika olmak üzere onlarca örnek önümüzde duruyor. Kolombiya bunun son örneğidir.

“Barış” anlaşması imzalandıktan sonra FARC temsilcisi “Kolombiya kazandı, ölüm kaybetti” demişti. Biz de o dönem yazdığımız yazıda, “FARC ve onun gibileri, istediği kadar taviz versin; ne emperyalistlerin ve işbirlikçilerin saldırıları bitecektir; ne de ona karşı direniş sona erecektir” demiştik. (PDD Ekim 2016) Sadece son iki yıl içinde 573 gerilla lideri ve muhalif öldürüldü. Pandemiyle birlikte en fazla can kaybı yaşayan ülkelerden biri de Kolombiya oldu. Keza işçi ve emekçilerin en çok hak gaspına uğradığı ülke de…

Ama Kolombiya halkı direnişin kazanımlarını somut olarak yaşamış bir halktı. Bu saldırılara karşı da 2019 yılından itibaren genel grevlerle, gösterilerle direnişe geçti. Ve şimdi ülke çapında bir ayaklanma yaşanıyor. Hükümetin attığı geri adımlara rağmen ayaklanma sürüyor.

Kolombiya halkı sözde “barış”la neleri kaybettiğini net biçimde gördü. FARC temsilcisinin söylediğinin aksine, ölüm kazanmış Kolombiya halkı kaybetmişti. Ama zaferlerin tadına varan Kolombiya halkı, gerçek kurtuluşun yolunu da bulacak, ölümü yenecektir!

Bunlara da bakabilirsiniz

“Yenidoğan çetesi” ve sağlıkta özelleştirme

Sağlıkta özelleştirmenin en korkunç yönlerinden biriyle yüzleştik geçtiğimiz günlerde. Yeni doğan bebeklerin, sadece ve sadece …

Öğretmen mülakatları emek gaspıdır

Milli Eğitim Bakanlığı 25 Ekim’de mülakat sonuçlarını açıkladı. Bir “müjde” olarak ise 20 bin sözleşmeli …

“ZAFER ne zaman gelecek bilmiyorum. Ama geleceğini biliyorum…”      

1800’lü yılların ilk yarısında, dünya, işçi direnişleri ve halk isyanlarıyla alev topu gibiydi. Bu ülkeler …