Türkiye, yine bir seçim dönemine girdi. Daha 7 Haziran seçimlerinin üzerinden 4 ay geçmişken, bir kez daha seçim vaatleri, toplantıları, mitingleri ile karşı karşıya… Fakat bu kez kitlelerde ne bir umut ve beklenti yaratıyorlar, ne de bir heyecan ve coşku var. Aksine ardarda yapılan, fakat hiçbir değişiklik yaratmayan seçimlerden bir bıkkınlık geldi. Buna rağmen bir kez daha “AKP gitsin de…” …
Devamını okuEtiket arşivi
Yine, yeni… Yeniden seçim!
Türkiye siyasi tarihinde, son 10 yıl kadar sık seçim yapıldığı bir dönem herhalde görülmemiştir. Referandumlar, genel seçimler, yerel seçimler, cumhurbaşkanlığı seçimi… AKP’nin hükümet olduğu yıllar boyunca kitleler, sürekli olarak sandığa gittiler. Seçimler, “demokrasi”nin en önemli kriteri ise eğer, AKP kadar “demokrat” bir hükümetin olmaması gerekirdi! Oysa son derece gerici-faşist bir hükümetle karşı karşıya olduğumuzu biliyoruz. Şimdi 1 Kasım’da yeniden seçime …
Devamını okuGün boş umutlara kapılma günü değil MÜCADELE GÜNÜDÜR!
Büyük anlamlar yüklenen 7 Haziran seçimleri sonuçlandı. Oyların dağılımı üç aşağı-beş yukarı beklendiği gibi oldu. AKP önemli oranda oy kaybetti, CHP eski konumunu korudu, MHP biraz arttırdı ve HDP barajı aştı. HDP’nin barajı aşması zaten bekleniyordu, o yüzden sürpriz olmadı. Fakat yüzde 13 gibi bir oran ve 80 milletvekili, beklenenin üzerindeydi. Dolayısıyla seçimin mutlak galibi HDP oldu. Seçim öncesi yapılan …
Devamını okuSeçim sonuçları üzerine
Son yılların en çok konuşulan ve en çok beklenti yaratılan seçim sürecini geride bıraktık. Öylesine büyük bir önem atfedilmişti ki bu seçimlere, aylar öncesinden konuşulmaya, tartışılmaya, tahminler yürütülmeye başlanmıştı. Adeta ülkenin “demokratikleşmesi”nin ya da “faşistleşmesi”nin miladı gibi davranıldı. Bütün partiler açısından, seçim çalışmaları son derece güçlü, etkili, yoğun biçimde yürütüldü. Ve sonuçta, seçimler Türkiye’nin siyasal tablosunda önemli değişiklikler yarattı. Bu …
Devamını okuParlamentarizm – 2: Bolşeviklerin parlamento deneyimi
Her tür revizyonist-reformist akım, parlamento düşkünlüğünü perdelemek ve devrimci-demokrat kesimleri yedeklemek için, varolan düzeni değiştirmek amacıyla parlamentoya girdiklerini iddia eder. Kendilerine karşı çıkan devrimci ve komünistleri ise, “sekterlik”le, “dönemin ruhuna ayak uyduramamak”la suçlar. Bu dün de böyleydi, bugün de böyledir. Günümüzde artık ML kavramları kullanmaktan da kaçınan, burjuva literatürle konuşup-yazan bu kesimler, kendi tabanında devrimci duyguları taşıyanları ve komünist ve …
Devamını okuFeminizm mi Sosyalizm mi?
Yayınevimiz tarafından çıkartılan Feminizm mi Sosyalizm mi adlı kitabın Giriş bölümünü yayınlıyoruz. Kadının kurtuluşu için “feminizm mi, sosyalizm mi” sorusunu sormak bile abes karşılanabilir; öyledir de. Gerek teorik, gerekse pratik olarak kadının kurtuluşunun sosyalizmden geçtiği kanıtlanmıştır çünkü. Fakat çoğu kez bizim için son derece açık olan bir sorun, geniş kitleler için aynı açıklıkta görülmeyebilir. Ya da dönemsel gerileyişler, daha önceden …
Devamını okuFatih’ten Osman’a uzanan gelenek “Ölebiliriz ama BİZ KAZANACAĞIZ!”
1965 yılında Rize’nin Kalkandere ilçesinin Fındıklı köyünde hayata gözlerini açtı. İlk ve ortaokulu Şirinevler’de, liseyi ise Kocasinan’da tamamladı. ’80 öncesi yıllarda lisede mücadeleyle tanıştı. Kocasinan Lisesi’nde okurken mücadeleye atılmıştı Osman. Henüz genç bir antifaşist militan iken, 12 Eylül cuntasının gelmesiyle birlikte, tasfiyeciliğin batağına saplanan insanları mücadele etmeleri için zorladı. İhtilalci komünistlerle tanışana kadar kendini ve yakın çevresinin devrimci yapısını korumayı …
Devamını okuŞubat güneşi
Her insan gibi, kurumların da doğum günleri vardır. Hele de bu “canlı bir organizma” ise. Bu ay, ihtilalci komünistlerin kuruluş ayı. Bir nevi doğum günleri…. Hem de iki kez! İlki, 19-21 Şubat’taki İleri Militanlar Toplantısı (İMT)’dir. İkincisi, 15-17 Şubat’taki “yeniden doğuş” olan III. Konferans! Her iki doğum da oldukça uzun ve sancılı bir dönemin ardından gelir. Her doğum gibi öncesinde …
Devamını okuBir çürüme ve yozlaşma hastalığı Siyasi dedikoduculuk
Dedikoduculuk, genel olarak iyi karşılanmayan, hatta kınanan bir özelliktir. İnsanların özel hayatlarına dönük sırların merak edilmesi ve şurda-burda konuşulup çekiştirilmesi, kimse tarafından onaylanmaz. Ve daha çok işsiz-güçsüz kişilere, ev kadınlarına, kahve erkeklerine özgü bir özellik olarak bilinir. Ancak işin içine siyaset girince, dedikoduculuğun bu kötü yüzü, bu kadar açık olarak fark edilmez. Onun siyasal bir değerlendirme olduğu yanılsaması hakim olabilir. …
Devamını okuProleter kültür Proleter yaşam
Yayınevimiz tarafından Aralık 2013 tarihinde basılan Proleter Kültür Proleter Yaşam adlı kitabın Giriş bölümünü yayınlıyoruz. “İnsan” unsurunu dikkate almayan bir siyasetin başarıya ulaşması mümkün değildir. Ne kadar iyi düşünülmüş, ayrıntılı biçimde planlanmış, teknik altyapısı hazırlanmış, maddi koşulları oluşturulmuş olursa olsun, bir politikanın ya da basitçe herhangi bir işin hayata geçmesinin tek koşulu; buna uygun insanların-kadroların olmasıdır. En gelişkin makineler, düğmesine …
Devamını oku