Köleci sistem, bin yıl kadar önce tarih sahnesinden çekildi. Ancak köle ticareti, sömürgeci devletler tarafından asırlar boyunca sürdürüldü. Yaklaşık 12 milyon Afrikalı köle, Amerika kıtasına taşındı. Yüzbinlercesi yollarda öldü.
Köleliğin yasal olarak kaldırılması ancak 20. yüzyılda gerçekleşti. Birinci emperyalist savaş sırasında Rusya’da Ekim Devrimi’nin gerçekleşmesi, ardından birçok ülkede, sömürgeciliğe karşı halk isyanlarının ve devrimlerin patlak vermesi üzerine, o günkü adıyla Milletler Cemiyeti (Birleşmiş Milletler) 1926 yılında köleliği yasakladı.
Fakat burjuvazi, işçi sınıfını kölece çalıştırmayı hep istedi. Ne var ki, sosyalist ülkelerin varlığı ve her ülkede yükselen sınıf mücadelesi koşullarında bunu başarması mümkün olmadı. Şimdi bunu yeniden zorluyorlar. Sadece Türkiye’de değil, tüm dünyada burjuvazinin böyle bir saldırısı sözkonusudur.
Taşeron sistemi, esnek çalışma, kiralık işçilik vb. isimler altında işçileri köleleştirmeyi hedefleyen adımlar atıyorlar. Son on yıldır sistemli bir şekilde giderek artan bir saldırıyla bunu yaşama geçirmeye çalışıyorlar.
2009’da Meksika’da toplam işgücünün yüzde 10’u; Tayland’da elektronik sanayi işçisinin yüzde 50’si; Filipinler’de tüm işçilerin yüzde 10.8’i taşeron işçisi haline getirildi. Avrupa ve ABD, taşeron cehennemine dönüştü.
Yine 2009 yılında dünya burjuvazisinin yüzde 74’ü, sürekli işçi yerine “Özel İstihdam Büroları”nın sağladığı kiralık işçilere yöneldi. Aynı yıl, köle büroları aracılığıyla pazaralanan işçi sayısı, tüm dünyada 46 milyona, 2015 yılında ise, 60 milyona ulaştı.
Bu işçiler, işgüvencesi olmadan, statü belirlenmeden, en ağır şartlarda çalıştırılıyorlar. Sendikanın yanına bile yaklaşamıyorlar. İş bulamadan açlıktan ölmekle, köle statüsünü kabullenmek arasında seçim yapmaya zorlanıyorlar. Şimdi Türkiye işçi sınıfı da aynı tehlike ile karşı karşıya.
Kölelik sistemi bin yıl önce kalktı. Ama “ücretli kölelik sistemi” olan kapitalizm, köleliği halen sürdürme peşinde. Nasıl ki, köleliğin yasal olarak kalkması, başta Ekim Devrimi olmak üzere işçi ve emekçilerin ayaklanmaları ile gerçekleştiyse, bugünkü kölelik saldırısı da yine mücadele ile durdurulacaktır.