1 Mayıs: Birlik, dayanışma, mücadele!

1mayis

Ülkemizde bu 1 Mayıs’a OHAL koşullarında giriyoruz. Esasında uzunca bir süredir 1 Mayıs günleri zaten devletin aldığı olağanüstü önlemler altında geçiyor. Sabahın erken saatlerinden itibaren her yer tutuluyor, vapurların otobüslerin çalışması durduruluyor, fiili bir sokağa çıkma yasağı ilan ediliyor. Başta Taksim olmak üzere şehrin meydanları günler öncesi başlayan hazırlıkla polis bariyerleriyle çevriliyor, araç ve yaya trafiğine kapatılıyor vb…

Bütün bunlara rağmen işçi ve emekçilerin   1 Mayıs’ı kutlama istek ve iradesini kıramıyorlar. Yasaklı meydanları zaptetme tutkularının önüne geçemiyorlar. Polisin gazı, copu, hatta silahı, bu hedefe kilitlenmiş kitleleri durduramıyor. Onca yaralanmaya, gözaltına, kimi zaman ölümlere meydan okuyarak 1 Mayıs’a sahip çıkılıyor ve adına layık bir şekilde kutlamak için seferber olunuyor.

Bu yıl da benzer bir tablo yaşanacaktır. OHAL koşulları bunu daha zorlu, bedelini daha ağır hale getirebilir. Fakat kesin olan, her ne yapılısa yapılsın, 1 Mayıs’ı kutlama iradesi kırılamayacaktır. Bugüne dek yaşananlar bunu yeterince kanıtlamış durumdadır.

Bir diğer faktör, 1 Mayıs’tan hemen önce referanduma gidiliyor olmasıdır. Referandum sonuçları kuşkusuz 1 Mayıs’ı da etkileyecektir. Her şeyden önce 1 Mayıs faaliyetlerinin ağırlıklı olarak referandum sonrasına bırakılması bile, etkileyici bir unsurdur. Daha önceki yıllarda bir-kaç ay öncesinden başlayan 1 Mayıs hazırlıkları, bu yıl referandum sonrasına sarkacaktır. Bu da iki hafta gibi sınırlı bir zaman demektir. Diğer yandan referandumda evet ya da hayır oylarının çıkması, veya son anda referandumun geri çekilmesi, kitlelerin moral durumunu etkileyecektir. Bunun 1 Mayıs’ın kitlesel, militan ve coşkulu bir tarzda kutlanmasına yansımaları elbette olacaktır.

Ancak bütün bunlar nüanslardır. İşin özü şudur ki, referandum sonucu her ne olursa olsun, OHAL denilerek ne tür tedbirler alınırsa alınsın, 1 Mayıs her şart ve ahval altında kutlanacaktır. Çünkü 1 Mayıs, herhangi bir gün, bir takvim yaprağı değildir. Bunu devrim güçleri kadar, karşı-devrim güçleri de çok iyi bilmektedir.  

 

Her sınıfın kendi bayramları vardır  

1 Mayıs’ı 1 Mayıs yapan özelliği nedir? Onu bir takvim yaprağı olmaktan çıkarıp, böylesine önemli bir gün haline ne getirmiştir? Dünyada ve ülkemizde işçi ve emekçilerin kutladığı bir çok gün varken, 1 Mayıs’ı onlardan farklı kılan ve bu kadar önemli yapan özellikleri nelerdir?

Her ülkede “milli” ve “dini” olarak ayrılan birçok bayram kutlanmaktadır. Esasında bunların her biri bir sınıfa, bir kesime aittir. Feodallerin, burjuvaların ilan ettiği günlerdir bir çoğu. Kitlelerin bu günleri bayram yapması, bu gerçeği değiştirmez. Ama hemen hepsi, bir ulusu, din veya mezhebi, bir coğrafyayı ilgilendirmekte, sadece o kesimlerin bayramı kabul edilmektedir. Dolayısıyla sınırlıdır, tüm dünyayı kapsamaz.

 “Her sınıfın sevdiği öz bayramları vardır” demiştir işçi sınıfının ustaları. İşçi ve emekçiler de bulundukları ülkeye, dini-mezhebi inançlarına göre bir çok bayram kutlayabilirler. Fakat onlara ait olan, kendi bayramları farklıdır. Yani “öz bayramları”na duydukları sevgi ve bağlılık, hepsinin üzerindedir. 1 Mayıs, işte bu bayramın adıdır.

1 Mayıs’ı diğer bayramlardan ayıran pekçok özellik vardır. İlk başta o sömürücü sınıfların, ya da genel olarak “ezilenlerin” değil, bu sömürü düzenini tümden ortadan kaldıracak olan sınıfın, işçi sınıfının ve onun müttefiki emekçilerin bayramıdır. İkincisi, 1 Mayıs enternasyonaldir. Yani kendisini ulus, bölge, din, mezhep, ırk vb. hiç bir şeyle sınırlamaz. Sömürüye ve zorbalığa karşı olan, yüreği emekten, devrimden yana atan herkesin bayramıdır. Ve üçüncüsü, 1 Mayıs diğer bayramlar gibi bir karnaval, bir eğlence günü değil; işçi ve emekçilerin taleplerini haykırdığı birlik, dayanışma ve mücadele günüdür!

1 Mayıs’ı ortaya çıkaran da, işçi sınıfının haklarını burjuvaziden koparıp almak için giriştiği militan ve kitlesel mücadeledir. İşçi sınıfı, insanca yaşama hakkını sadece ve sadece mücadele ile kazanmıştır. Bu rotadan çıkmak, barışçıl beklentilere girmek, ona hep kaybettirmiştir. Yalnız ekonomik anlamda değil, siyasal özgürlüklerini, kişiliğini, onurunu da eritmiştir. “İşçi sınıfı ya devrimcidir, ya hiçbir şey” sözünün anlamı da, burada yatar…

İşçi sınıfının tarihsel rolünü oynayabilmesi, yani kendisi için sınıf haline gelmesi, büyük kavgaların ve çarpışmaların sonucunda gerçekleşmiştir. Nasıl savaşacağını bilmediği günlerden Lyon barikatlarına, Paris Komünü’nden Ekim Devrimi’ne uzanan mücadele seyrinde büyük bedeller ödemiş; bu tarihi kanıyla yazmıştır.

 

1 Mayıs’a hazırlanmak

1 Mayıslar, burjuvazi ile proletaryanın, devrim ile karşı-devrimin en açık bir şekilde karşı karşıya gelişi ve birbirlerini sınama günüdür. Bir sınıfsal hesaplaşma, güç gösterisidir. Yıl boyunca yaşananların bir günde toplanması, kristalize olmasıdır. Sonraki dönemde sınıflar mücadelesinin nasıl seyredeceğinin işaret fişeğidir.

O yüzden de her iki karşıt sınıf, 1 Mayıs’lara özel olarak hazırlanır. Proletarya ve onun müttefikleri, kendi içinde birliği, dayanışmayı pekiştirir ve egemenlere karşı mücadele azmini, kararlılığını büyütürken; burjuvazi ve onun çanak yalayıcıları da, işçi ve emekçileri parçalayarak birbirine düşürmeye, 1 Mayısların kendisi için bir tehlike olmaktan çıkmasına çalışır. Bin bir türlü önlem alarak sınıfın üretimden gelen gücünü ortaya koymasını engellemek, milyonların bir ırmak gibi alanlara akmasını durdurmak ister.

Ama 1889 yılında Enternasyonal tarafından tüm dünya işçileri için “birlik, mücadele ve dayanışma günü” olarak ilan edildiğinden bu yana, yani yaklaşık 130 yıldır 1 Mayıslar, bir biçimde kutlanmıştır. Bazen yakaya takılan bir kırmızı karanfil, bazen fabrikada okunan bir bildiri, bazen şalterlerin inmesi ve bir sel gibi alanlara akması şeklinde, ama mutlaka kutlanır. İşçi ve emekçiler, işte böylesine benimsemiş, sahiplenmişlerdir günlerini…

1 Mayıs sadece bir günden ibaret değildir. O bir süreçtir aynı zamanda. 1 Mayıs’a ne kadar iyi hazırlanılırsa, 1 Mayıs o denli görkemli geçecek ve amacına uygun kutlanacaktır. Bir savaşın kazanılması, önceden yapılan yığınaklara bağlı olması gibi, 1 Mayıs’ın kazanılması da, hazırlık sürecine bağlıdır.

Başta fabrikalar ve işyerleri olmak üzere, emekçi semtlerde, okullarda, kısaca her birimde 1 Mayıs öncesi hazırlıklar başlamalıdır. Kendi içlerinde toplantılar yapmalı, öne çıkan sorunları tespit edilmeli, bunları ifade etmek ve çözmek için 1 Mayıs’ta neler yapılacağı saptanmalıdır.

Yukarıda belirttiğimiz gibi, bu yıl 1 Mayıs’a referandum sürecinde girilmektedir. Bunu bir avantaja dönüştürmek de mümkündür. Seçim dönemlerinin kitleleri politikaya daha ilgili hale getirdiği bilinmektedir. Referandum üzerine yapılan konuşmaları, işçi ve emekçilerin sorunlarına çekmek ve ancak onların mücadelesiyle varolan sorunların çözüleceğini işlemek, daha kolay olacaktır.

Çok açık ki, referandum işçi ve emekçinin hiç bir sorununu çözmeyen, aksine onun yaşamını daha çekilmez kılacak bir dayatmadır. Grev yasaklarından kıdemin gaspına kadar yeni saldırılar gündemdedir, artan işsizlik ile işçi kıyımları ve ücretlerin düşürülmesi atbaşı gidecektir. Kısacası bir kez daha krizin faturası işçi ve emekçilere çıkarılacaktır.

İşçi ve emekçiler seslerini yükseltmedikleri, üretimden gelen güçlerini kullanmadıkları sürece, bu gidişatı durdurmak mümkün olmayacaktır. İşte 1 Mayıs ve ona hazırlanma süreci, bu doğrultuda değerlendirilmeli, sınıf bilinciyle harekete geçilmesi sağlanmalıdır.

Biz komünistler, referandum tarihi 16 Nisan’ı beklemeden 1 Mayıs faaliyetlerine hemen başlamalıyız. Önümüzdeki bir ay, 1 Mayıs faaliyetlerinin esas alındığı referandum çalışmasının ona hizmet eder hale getirildiği bir hazırlık süreci olmalıdır. Bulunduğumuz her yerde 1 Mayıs’ı gündemleştirmeli, sınıf mücadelesinin doğru mecradan akmasına önayak olmalıyız.

 

1 Mayıs’ı adına layık kutlamak

Dünyada ve ülkemizde işçi ve emekçilere dönük çok büyük saldırılar yaşanıyor. İşçi sınıfı yüzyıllarca yıl mücadele ile elde ettiği kazanımları, birer birer kaybediyor. Örneğin 1 Mayıs’ı 1 Mayıs yapan 8 saatlik işgünü bile büyük oranda ortadan kalkmış durumda. Taşeronlaşma, esnek çalışma ile örgütlülüğü dağıtılmış, çalışma ve yaşam koşulları daha da ağırlaşmıştır.

Her ülkede farklılıklar olmakla birlikte, işçi sınıfı tüm dünyada benzer saldırılar altındadır. Dolayısıyla talepleri de ortaktır. 1 Mayıs’ın enternasyonal ruhu da buradadır. Burjuvazi bir sınıf olarak davranmakta, örgütlü ve ortak hareket etmektedir. Bunun karşısında işçi sınıfı da “sınıfa karşı sınıf” bilinciyle örgütlü ve birleşik mücadeleyi yükseltmek zorundadır. Aksi halde üzerindeki bu cendereyi kırması mümkün değildir.

Bugün işçi sınıfının partilerinin güçsüzlüğü, temel örgütlenme aracı sendikaların büyük oranda işbirlikçi olması, enternasyonal gibi dünya çapında bir örgütlülükten yoksunluk, en ciddi handikaplarıdır. Buna karşılık işçilerin asıl gücünü oluşturan nitelikleri değişmediği gibi, niceliksel olarak da sürekli büyümektedir. Bu gücün farkında olarak tabandan örgütlenmek, sendikaları zorlamak ve ele geçirmek, ilk elde atılacak adımlardır. Nitekim tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de bu tür çabalar ve fiili grevler giderek artmakta, kazanımlar da bunlar üzerinden gerçekleşmektedir.

1 Mayıs, işçi sınıfının bilinç ve örgütlenme düzeyinin yükselmesidir aynı zamanda. Başta komünist ve devrimciler olmak üzere öncülerin görevi, 1 Mayıs’ı bu doğrultuda değerlendirmektir.

Türkiye işçi sınıfı, dünya işçi ordusunun bir bölüğü, onun bir parçası olduğu bilinciyle hareket etmelidir. Yüreği tüm dünya işçileriyle çarpmalı, onların kazanımlarının kendi kazanımları, kayıplarının ise kendi kayıpları olacağını bilmelidir. Bu, ulus, dil, din, ırk vb. her tür yapay saflaşmayı ortadan kaldıracak temel bakışaçısıdır. İşçi sınıfının milliyetçi-gerici ideolojilerle kandırılmamasının da yegane güvencesidir.

Ülkemizde 1 Mayıslar her dönem çok önemli oldu. Yaşanan dönemi ortaya koyduğu kadar, yaşanacak olanların da ipuçlarını verdi. En son 2013 1 Mayısı’nın Haziran direnişinin habercisi olduğu gibi…

2017 1 Mayısı’nın da bir dönemeç olma ihtimali yüksektir. AKP hükümetinin gerek dışta, gerekse içte sıkıştığı bir döneme denk düşmüştür. AKP ve Erdoğan, emperyalistlerin ve kliklerin çekişmesi ile değil, işçi ve emekçilerin mücadelesiyle yıkılmalıdır. 1 Mayıs, bunu ilan eden bir gün olmalıdır.

Taksim Meydanı, 1 Mayıs’ın simgesidir. Yıllardır verilen mücadele ile bu artık dost-düşman herkesin kafasına kazınmıştır. AKP’nin keyfi biçimde Taksim’i işçi ve emekçilere, 1 Mayıs’lara kapatmasına izin verilemez. 15 Temmuz sonrasında günlerce kendi taraftarlarının gösterilerine açık olan Taksim, gerçek sahiplerine açılmalı ve 1 Mayıs alanı olarak resmileşmelidir.

İşçi ve emekçiler 2017 1 Mayısı’nı başlarının üzerinde bir kılıç gibi sallanan kıdem gaspına, işçi kıyımına, taşeronlaşmaya, düşük ücretle uzun saatler çalıştırılmaya karşı alanlara çıkarak kutlamalıdır. Demokratik, bağımsız, özgür bir Türkiye için, ezilen sömürülen tüm kesimlerin önüne geçmelidir. İşçi sınıfı bu öncü rolü oynayabildiği ölçüde, ileri adımlar atılacak, kaybedilen haklar alınacak, yeni mevziler elde edilebilecektir!

Yaşasın 1 Mayıs! Bıji Yek Gulan!

Taksim 1 Mayıs Alanıdır! Engellenemez!

Yaşasın Proletarya Enternasyonalizmi!

 

Ey işçi…

Bugün hür yaşamak hakkı seninken

Patronlar o hakkı senin almışlar elinden.

Sa’yınla edersin de “tufeyli”leri zengin

Kalbinde niçin yok ona karşı yine bir kin?

Rahat yaşıyor, işçi onun emrine münkâd;

Lakin seni fakr etmede günden güne berbâd.

Zenginlere pay verme, yazıktır emeğinden.

Azm et de esaret bağı kopsun bileğinden,

Sen boynunu kaldır ki onun boynu bükülsün.

Bir parça da evlatlarının çehresi gülsün.

Ey işçi…

Mayıs bir’de bu birleşme gününde

Bişüphe bugün kalmadı bir mani önünde…

Baştanbaşa işte koca dünya hareketsiz;

Yıllarca bu birlikte devam eyleyiniz siz.

Patron da fakir işçilerin kadrini bilsin

Ta’zim ile, hürmetle sana başlar eğilsin,

Dün sen çalışırken bu cihan böyle değildi.

Bak fabrikalar uykuya dalmış gibi şimdi.

Herkes yaya kaldı, ne tren var, ne tramvay

Sen bunları hep kendin için şan-ü şeref say…

Birgün bırakınca işi halk şaşkına döndü.

Ses kalmadı, her velvele bir mum gibi söndü.

Sayende saadetlere mazhar beşeriyet;

Sen olmasan etmezdi teali medeniyet.

Boynundan esaret bağını parçala, kes, at!

Kuvvetedir hak, hakkını haksızlara anlat.

 

Türkiye’de ilk 1 Mayıs şiirini kaleme alan

kadın işçi Yaşar Nezihe

 

Bunlara da bakabilirsiniz

As Kaynak’ta (Lincoln Electric) direniş başladı

Kocaeli-Gebze’de As Kaynak Tekniği fabrikasında, TİS görüşmelerinin tıkanması üzerine eylem başladı. Konuyla ilgili olarak bir …

Çayırhan madencileri Ankara’ya yürüyor

Çayırhan Termik Santrali ve Linyit Madeni’nin özelleştirmesine karşı 20 Kasım’dan bu yana eylem yapan maden …

Adana’da SASA işçileri direnişte

Yapı ve Yol İşçileri Sendikası’na üye olan 670 işçi, maaşlarını aylardır alamıyorlar. Bu işçiler, “Adana …