1 Mayıs’ı yaratan öncü işçiler

Amerika’nın Şikago kentinde “8 saatlik işgünü” mücadelesini örgütleyen öncü işçiler; August Spies, Louis Lingg, George Engel, Adolph Fischer ve Albert Parsons, bir buçuk yıl süren davada yargılandılar. Onlar, mahkemede sınıfın gerçek öncüleri olduğunu göstererek, sanık sandalyesinden burjuvaziyi yargıladılar.

Bu süre boyunca işçiler, önderleri için sokakları doldurdu, onların idamını durdurmaya çalıştı. Buna rağmen dört işçi idam edildi. Louins Lingg ise, idam edilmeden önce hücresinde katledildi.

George Engel, karar duruşmasında şöyle bağırıyordu: “Hakları yalnız imtiyazlı olanlara göre ayarlayan ve işçilere hiç hak tanımayan hükümete karşı kim saygı duyabilir? Böyle bir hükümete saygım yok benim.”

Adolph Fischer; “ölüme mahkum edilmemi protesto ediyorum, çünkü cinayet işlemedim, ancak fikirlerimden ötürü öleceksem, bir sözüm yok” diyordu.

August Spies, idam sehpasından son kez şöyle haykırdı: “Öyle bir zaman gelecek ki, bizim suskunluğumuz, sizin bugün ipe çektiğiniz seslerden daha güçlü çıkacaktır!”

Albert Parsons ise, zindandayken çocuklarına yazdığı mektupta şunları söylüyordu: “Benim hayatımı ve haksız ölümümü başkalarından öğreneceksiniz. Babanız özgürlük ve mutluluk uğruna gönüllü olarak canını verdi. Size miras olarak şerefli bir ad ve yerine getirilmiş bir görev bırakıyorum. Onu koruyun, bu yolda yürüyün…”

* * *

İşçiler, “8 saat hareketini” kazanmakta ne kadar kararlı ve birlik olduklarını damgalayacakları bir gün seçtiler kendilerine. 1 Mayıs! O gün ülke çapında örgütlenmişlerdi. Bütün Pinkerton (polis-hafiye) ordusu akın etmişti Şikago’ya. Ama işçilerin kılına bile dokunmadılar.

3 Mayıs günü, Kereste Sürücüleri Sendikası Mc Cormic işçisiyle fabrika önünde miting yaparken,  6 bin grevcinin önünden, grev kırıcılar fabrikadan çıkmaya başladı. İşçiler kin doluydu onlara karşı. Sövdüler, üzerlerine yürüdüler. Bu sırada fabrika polisi ateş açtı işçilere.

Ertesi gün Hay Market önünde toplandılar. Kürsüden konuşma yapılırken, polislerin önüne, nereden geldiği belli olmayan bir bomba düştü. Provokasyon! Bir gün önce Mc Cormic önünde olanlar devede kulak kaldı. İşçiler, eşleri, çocukları yaprak gibi dalgalandılar kurşun rüzgarlarıyla…

Oysa işçiler silahsızdı. Öyleyse kim atmıştı bombayı? Günler boyu caddeler karakola dönüştü Şikago’da. Gece yarısı baskınlarından, işkencelerden arta kalan, kan kokusu doldurdu havayı. Bir işçi tulumu görmeleri yeterliydi bunun için. Bulamadılar bombayı atanı. Çünkü asıl fail kendileriydi. Yine de bine yakın insanı tutukladılar. Bomba işini de gözlerine kestirdikleri sekiz kişiye yıktılar. En başta da çok iyi tanıdıkları işçi önderi Parsons’a. Bomba atıldığında Hay Market önünde bile değildi, ama bunun hiçbir önemi yoktu.

Dava bir buçuk yıl sürdü. Bu süre boyunca tüm Şikago ayaktaydı. Sekiz öncü işçiden dördüne idam cezası kesildi. Parsons’dan özür dilekçesi imzalamasını istediler. Sınıf bilinçli bir işçi olarak bunu reddetti. Her biri son anlarına kadar, işçi sınıfının gerçek birer evladı olduklarını gösterdiler Cenazeleri ardı arkası gelmeyen bir işçi seliyle kaldırıldı.

* * *

İşçi önderlerinin idamının ardından Amerikan İşçi Federasyonu AFL, 1888’de yaptığı kongrede, 8 saatlik çalışma süresi kabul edilene kadar, her yıl 1 Mayıs günü grev yapılmasını kararlaştırdı.

Engels’in önderliğinde 1899’da yapılan II. Enternasyonal Paris Kongresi’nde, AFL’nin önerisi üzerine, 8 saatlik işgünü mücadelesini desteklemek için, her  1 Mayıs’ta tüm dünyada eylemler örgütlenmesi kararı alındı.

Ve 1 Mayıs, her yıl tüm dünyada işçi sınıfının uluslararası birlik-mücadele-dayanışma günü olarak kutlanmaya başladı.

Bunlara da bakabilirsiniz

“Yenidoğan çetesi” ve sağlıkta özelleştirme

Sağlıkta özelleştirmenin en korkunç yönlerinden biriyle yüzleştik geçtiğimiz günlerde. Yeni doğan bebeklerin, sadece ve sadece …

Öğretmen mülakatları emek gaspıdır

Milli Eğitim Bakanlığı 25 Ekim’de mülakat sonuçlarını açıkladı. Bir “müjde” olarak ise 20 bin sözleşmeli …

“ZAFER ne zaman gelecek bilmiyorum. Ama geleceğini biliyorum…”      

1800’lü yılların ilk yarısında, dünya, işçi direnişleri ve halk isyanlarıyla alev topu gibiydi. Bu ülkeler …