Duvarlarınızın hükmü yok!

duvari iten

Bugüne dek egemenler, halklar arasına sürekli duvarlar örerek, çitler çekerek bölmeye, parçalamaya çalıştı. Bu kez duvarlar, Türkiye-Suriye sınırına çekiliyor. Nusaybın-Kamışlı ve Ceylanpınar-Serakaniye arasına duvar örülmeye başladı. Ve doğal olarak Kürt halkı, bu duvara büyük bir tepki gösterdi.

Bugünkü Türkiye-Suriye sınırı 21 Ekim 1921’de Fransa ile Ankara Hükümeti arasında gerçekleşen Ankara anlaşmasıyla belirlenmişti. 1918’de o bölgeyi işgal eden Fransızlar, Antep ve Urfa’da halkın direnişiyle karşılaşmış ve geri çekilmek zorunda kalmıştı. Fakat savaş sonrası Kürdistan’ın dört parçaya ayrılmasına engel olunamadı. Türk burjuvazisi ile masaya oturan emperyalist devletler, bu sınırları cetvelle çizerek, Kürt halkını parçaladılar. Ama halk o sınırları bir biçimde işlemez kıldı. Akrabalar arası görüşmeleri sürdürdü, “kaçakçılık” adı altında alış-verişe devam etti.

Suriye’de iç savaşı kışkırtan ve körükleyen Türk egemenleri, Rojava’da (Kuzey Suriye) özerk bir Kürt yönetimi kurulunca, tüm gücüyle saldırıya geçti. Orduyu sınıra yığdı, cihatçı örgütleri silahlandırıp Kürtlerin üzerine yolladı. Ayrıca Türkiye Kürdistanı’ndan Rojava’ya yardımları engellemeye- durdurmaya çalıştı. Buna gücü yetmeyince, sınıra boydan boya duvar örmeye başladı.

Kürt halkı çeşitli eylemlerle bu duvarı protesto etti. BDP’nin Nusaybin Belediye Başkanı Ayşe Gökkan, duvarın önünde oturma eylemi ve açlık grevi yaptı. 8. gün BDP’nin mitingi ile açlık grevine son verdi. BDP eşbaşkanı Gültan Kışanak, hükümete, duvarı durdurmak için 7 Kasım’a kadar süre tanıdığını açıklamıştı. Aksi halde halkın duvarları yıkacağını duyurdu. BDP mitinginin yapılldığı günün akşamı, BDP eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, yaptığı açıklamada duvarların yapımının durdurulduğu söyledi. Fakat ertesi gün duvarın örülmesine yeniden başlandığı haberleri geldi.

* * *

İslami cihatçıların rahatlıkla girip çıktığı, adeta elek haline gelen sınırlar, Kürt halkını birbirinden ayırmak için duvarlarla kaplanıyor. Ama daha önceki duvarlar gibi bu duvar da yıkılmaya mahkum.

Saldırganlığa karşı boyun eğmeyen bölgeleri duvarla çevirmek ve böylece denetim altına almak çabası, yeni değil. Daha önce de bu amaçla inşa edilmiş pekçok duvara tanıklık etti tarih sayfaları.

Son olarak ABD emperyalizmi, Irak’ta duvar inşa etmeye başlamıştı. Direnişin giderek büyümesi üzerine ABD, başkent Bağdat’ı duvarlarla bölerek hakimiyetini sağlamaya çalıştı. Ama direnişi bitirmesi mümkün olmadı.

ABD emperyalizmi Vietnam’da benzer bir duvar kurmaya çalışmıştı. Vietnam direnişi bu duvarı da ABD ordusunu da yerle bir etmeyi başarmıştı.

Fransız emperyalistleri de, Cezayir’de benzer bir duvar kurdular. O da Cezayirli direnişçiler tarafından boşa çıkartıldı.

Hitler, işgal ettiği Polonya’da, Yahudilerin yaşadığı bölgenin etrafını duvarlarla çevirmiş, kapıya güvenlik yerleştirmiş ve içeriye giriş çıkışları denetlemişti. Ancak Hitler faşizmine karşı tek Yahudi direnişi olan Varşova ayaklanması, bu duvarın tuğlalarının arkasından patlak verdi. Direniş, kapıdaki nöbetçilere ve her türlü güvenlik önlemine rağmen, illegal bir biçimde ve ilmek ilmek örüldü.

Benzer bir duvar, Filistinlileri kontrol etmek için İsrail tarafından yükseltildi ve kontrol noktaları güçlendirildi. Ama o duvar da, Filistinli intihar eylemcilerinin İsrail’e ulaşmasını engelleyemedi. Kimi zaman duvarın altından kazılan tüneller, kimi zaman kontrol noktalarından geçmek için geliştirilen yöntemler sayesinde, Filistin direnişi İsrail’den uzaklaştırılamadı.

Meksika’da da bir duvar inşa etti ABD emperyalizmi. Meksika’da geçtiğimiz yıllarda büyüyen ve Oaxaca’da adeta yönetimi ele geçiren direniş, kendi topraklarına sızmasın diye saklanıyor duvarların arkasına.

Ve burjuvazi proletaryadan saklanmak için duvarlar dikiyor, gecekondu mahallelerinin hemen yanıbaşına. Yüksek güvenlikli, özel korumalı duvarlar. Ve tıpkı İstanbul-Derbent’te olduğu gibi, gecekondu mahallelerinden taşlar atılıyor, öfke haykırılıyor bu duvarlara…

* * *

duvar siir copy

Duvarlar halkları bölmek için dikiliyor… Duvarlar direnişi yok etmek için örülüyor. Duvarlar, burjuvazinin saraylarını, proletaryanın şiddetinden korumak için dikiliyor. Yenilgiye uğrayacağını gören işgalci, direnişin büyümesinden ürken egemenler, duvarlarla kendisini korumaya almaya çalışıyor. Ve duvarlar, önlerinde direnişçileri kurşuna dizmek için kullanılıyor.

Paris’te duvarın önünde kurşuna dizilen komün savaşçılarından, Filistin’de, Irak’ta ve Kürdistan’da duvarlara karşı direnen halklara bir köprü uzanıyor. Ve duvar inşa edilen bütün topraklarda, işgal altındaki bütün halklarda, bir kere daha yükseliyor Nazım’ın haykırışı:  O duvar, o duvarınız, vız gelir bize vız!

Bunlara da bakabilirsiniz

“Yenidoğan çetesi” ve sağlıkta özelleştirme

Sağlıkta özelleştirmenin en korkunç yönlerinden biriyle yüzleştik geçtiğimiz günlerde. Yeni doğan bebeklerin, sadece ve sadece …

Öğretmen mülakatları emek gaspıdır

Milli Eğitim Bakanlığı 25 Ekim’de mülakat sonuçlarını açıkladı. Bir “müjde” olarak ise 20 bin sözleşmeli …

“ZAFER ne zaman gelecek bilmiyorum. Ama geleceğini biliyorum…”      

1800’lü yılların ilk yarısında, dünya, işçi direnişleri ve halk isyanlarıyla alev topu gibiydi. Bu ülkeler …