DİSK’e bağlı Dev Yapı İş Genel Başkanı Özgür Karabulut, 3. Havalimanı’nda inşaat işçilerinin yaptığı eyleme destek verdiği için tutuklandı. Karabulut ile birlikte, 3. Havalimanı direnişinde tutuklanan toplam işçi ve sendikacı sayısı 35’e yükseldi. Özellikle sendikacıların tutuklanması, inşaat işçilerinin direnişini kırmak, işçilere gözdağı vererek direnişi bitirme amacını taşıyor.
Sendikal faaliyet yürütmek suç değildir! Kölece çalışma koşullarına karşı insanca yaşam ve çalışma koşulları için direnmek bir haktır. Direnen 3. Havalimanı işçileri de, bu direnişin önderliğini yapan sendikacılar da bir an önce serbest bırakılmalıdır.
Özgür Karabulut ile, 4 Ekim günü DİSK Genel Merkezi’nde, 3. Havalimanı direnişi ile ilgili bir röportaj gerçekleştirmiştik. Karabulut, aynı gün sendikadan çıkarken gözaltına alındı. Aşağıda, tutuklanmadan hemen önce yaptığımız röportajı yayınlıyoruz.
Devrimci Sendikal Birlik: Kendinizi tanıtır mısınız?
Özgür Karabulut: DİSK Devrimci Yapı İş Genel Başkanı’yım. Çocukluk yıllarından beri inşaatlarda çalışmaktayım. Ara dönemlerde farklı iş kollarında çalışıp oralarda da örgütlenmelerin içinde yer almıştım. Dev Yapı İş’e üye olmadan önce perakende sektöründe çalışıyorum. DİSK Sosyal İş üyesi idim ve en son, işyeri baş temsilcisi iken işten ayrılıp inşaat işkolunda çalışmaya başladım. Nisan 2007’de yapılan kongrede sendika genel başkanlık görevine getirildim. Bir yandan şantiyede çalışıyor, bir yandan da sendikal çalışmalarımızı yürütüyoruz.
Havalimanında eyleme giden süreci anlatır mısınız?
Şantiye, başladığı günden bu yana içinde ciddi sıkıntılar barındıran bir şantiye. Hem işkolunun hem de şantiyenin kronikleşmiş, 1800’lü yılların koşullarında bir çalışma yaşamı var. Şimdiye kadar defalarca aynı talepler doğrultusunda eylemler yapıldı. En son eylem, saatlerce servis beklenmesine isyan eden işçilerin protestosuyla başlayıp iş bırakmaya kadar gitti. Öğlene kadar kitleselleşen ve polisin/jandarmanın sert müdahalesi ile sonuçlanana; sonrasında kaymakamlık ve şirket yetkilileri ile yapılan toplantılar ile ertesi güne sarkan bir eylemlilik oldu. İşçilerin “talep” diye ortaya çıkardıkları maddeler, aslında gaspedilen haklarıydı. Normal koşullarda bu maddeler bir suç duyurusu niteliğindedir. Ama ciddi bir maniplasyon ve baskı ile karşılaştık. “Köle değil inşaat işçisiyiz” diyen biz işçilere, “Kölesiniz, köle gibi yaşayacaksınız” diyorlar.
Eylem sonrasında servislerin sayısını artırdılar ve servis bekleme yerlerinin üstünü kapattılar. Ayrıca zaman içinde de düzeltme yapacaklarını söylediler. Basında okuduklarımız bunlar. Servislerde yığılma oluyordu, işçilerin başına jandarma dikerek tek sıra halinde servislere bindirmeye başladılar. Ama arkadaşlarımızın aktardığı bilgilere göre, içerisi Nazi çalışma kamplarını aratmayacak bir düzenleme ile karşı karşıya. Hem çalışma sahasında hem de kamp alanında jandarma devriyeleri geziyor. Baskı ile, zor ile çalışmaya çıkıyor işçiler. Ücretli kölelikten bile geriye doğru düşmüş durumda; “tam bir köle kampı gibi” diyor arkadaşlarımız.
İşçilerin talepleri neler?
Eylemin yapıldığı gün, işletmeci firma olan İGA’ya sunulan 15 maddelik talepler listesi şöyle:
Eyleme katılan işçiler işten atılmasın. Habersiz işten atılanlar iade edilsin.
Servis sorunu çözülsün
Yatakhaneler ve lavabo-banyo temizlikleri düzenli yapılsın, tahtakurusu sorunu çözülsün.
Revir personeli işçilerle ilgilensin, gerekli sağlık malzemeleri temin edilsin, aşağılayıcı, ukala davranılmasın.
Maaşların tamamı hesaba yatırılsın, elden maaş ödemesi yapılmasın.
Geçmişe dönük ödenmeyen ücretler ödensin.
İşçi ve formenler aynı yemekhanede yemek yesin.
Sorunlara sebep olan İGA yetkilileri görevden alınsın.
İş cinayetleri çözülsün. Önlemler alınsın.
6 aydır maaş alamayan işçilerin memlekette olanların da ödemeleri yapılsın.
Yatak ve yemek, bayram ikramiyeleri verilsin.
Azerbaycanlı işçilerin başındaki Selim Öztürk, yarattığı mağduriyet dolayısıyla işten atılsın.
İşçilere kıyafet verilsin.
Serviste geçen süre mesai olarak ödensin.
Kabul edilen bu maddeler basın karşısında okunsun.
Yani toplamda, en temel haklarını, gaspedilen haklarını istiyor inşaat işçiler. Bunlar iş kanununda olan, 6331 sayılı İşçi Sağlığı ve İşgüvenliği Yasası’ndan doğan haklarını istiyorlar. Fazladan istenen bir şey bile yok. Bunlar zaten şirketin yasal zorunlulukları. Bu yasaların kağıt üzerinde kalmamasını istiyorlar. Kısaca “köle değiliz” diyorlar, kölece çalışma koşullarına tepki gösteriyorlar.
Sendikanın sürece müdahalesi nasıl oldu?
Eylemi ilk duyduğumuz andan itibaren, yönetim kadromuzla birlikte gücümüz oranında dahil olduk. Basına yansıyanları biliyorsunuz zaten, yönetimle yapılan görüşmelerin içine dahil olduk, görüşmelere katıldık, üyelerimiz ile kamp içinde görüşmeler gerçekleştirdik. 14 eylül akşamı polis tarafından GBT kontrolü yapılarak kamp dışına çıkarıldık. Çıkarıldığımız gece de zaten operasyon gerçekleşti ve yüzlerce işçi 12 eylül uygulamaları aşan bir şekilde gözaltına alındı. Sonrasında 24 işçi tutuklandı. Devam eden günlerde 9 işçi daha tutuklandı. Ellerinde bir liste olduğu ve kamera kayıtları izlenerek bir sürek avı devam ettiğini biliyoruz. Sendika olarak havaalanı işçilerinin “köle değiliz” çığlığını tüm dünyaya duyurmak için elimizden geleni yapacağız. Bu talep ve koşullar tüm inşaat işçilerinin talebi ve koşuludur. Havalimanını aşan bir noktadadır. Bu çığlığı yaymaya ve insanca çalışma koşullarının oluşması için mücadeleye devam edeceğiz.
Şimdi Havalimanı İnşaat İşçileriyle Dayanışma Platformu oluşturduk. Bu platformu güçlendirecek, bir yandan da örgütlülüğümüzü büyüteceğiz. Şunu biliyoruz inşaat işçileri bu kölelik koşullarında yaşıyorsa, bunu sebebi biraz da bizleriz. Bu koşulları değiştirecek olan bizleriz. Bunun bilinciyle örgütlülüklerimizi büyüteceğiz. Bunu başka bir yolu yok! “Hak verilmez alınır” şiarıyla örgütleneceğiz.
Dev Yapı İş Genel Başkanı Özgür Karabulut