İşsizler ordusu büyüyor; BİRLEŞİK MÜCADELEYİ YÜKSELTELİM!

Geçtiğimiz günlerde Şanlıurfa’da bin kişilik geçici işçi alımına, 44 bin kişi başvurmak için sıraya girdi.

Zonguldak’ta Türkiye Taşkömür Kurumu’nda bin kişilik işe, onbinlerce kişi geceden sıraya girdi.

Adana’da üç bin kişilik 6 aylık geçici işe girmek için, onbinlerce kişi saatlerce sıra bekledi…

Örnekleri çoğaltabiliriz. İş kuyruğuna girenler, uzatılan mikrofonlara “umudum yok, ama yine de bir umut” diyerek soğukta beklemeye devam ediyorlar. Bu tablo, hiçbir araştırmaya, istatiksel veriye gerek bırakmayacak açıklıkta durumun vahametini ortaya koyuyor.

Devletin resmi kurumu TÜİK, rakamlarla ne kadar oynasa da gerçekler gizlenemiyor. Uluslararası Çalışma Örgütü ILO bile, tüm dünyada yoksulluk ve işsizliğin korkunç boyutlara ulaştığını tespit ederek, bir sosyal patlama endişesi taşıdığını bildirdi ve bu konuda devletleri uyarmak zorunda kaldı.

 

TÜİK yanıltmaya devam ediyor

TÜİK’e göre Kasım 2017 döneminde yüzde 10.3 olan işsizlik, 2 puan artarak Kasım 2018’de yüzde 12.3’e yükseldi. 3 milyon 275 bin olan işsiz sayısı da bir önceki yıla göre 706 bin kişi artarak 3 milyon 981 bine yükseldi. Buna göre işsiz sayısı 4 milyon civarında.

TÜİK işsizliği düşük göstermek için yöntem hilelerine başvuruyor, rakamlarla oynuyor. İşsizlik verilerini hesaplarken, sadece son 4 hafta içerisinde iş başvurusu yapanları dikkate alıyor. İş bulma umudunu kaybeden yüzbinleri, mevsimlik ya da esnek ve part-time çalışanları işsiz saymıyor. Keza çalışır durumdaki ev kadınları, TÜİK’in işsizlik verileri arasında girmiyor.

Bütün bu kurnazlıklara ve makyajlama çabasına rağmen TÜİK’in rakamları bile ürkütücü boyuttadır. Bir de iş bulma umudunu kaybedenleri, mevsimlik ve esnek çalışanları, ev kadınlarını eklediğimizde; işsizlik oranları devasa boyutlara ulaşıyor.

DİSK’in yaptığı araştırma, bu rakamları ortaya seriyor. Buna göre, Kasım 2017’den 2018 Kasım’ına kadar işsiz sayısı 665 bin artarak 6 milyon 646 bine yükseldi; işsizlik oranı ise yüzde 19.3 oldu. Tarım dışı işsizlik oranı ise, geçen yılın aynı dönemine göre 2,1 puan artarak yüzde 12,2’den yüzde 14,3’e yükseldi. Aynı dönemler arasında genç işsiz sayısı, yüzde 23,6 artmış durumda. Kadınlarda bu oran yüzde 14,7 oldu.

İşsizliğin bir diğer göstergesi, işsizlik ödeneği almak için “işsizlik fonu”na yapılan başvurulardır. İŞKUR verilerine göre, Ocak 2019’da rekor düzeyde başvuru gerçekleşmiş. Ocak 2018’de 145 bin olan başvuru sayısı Ocak 2019’da 257 bine ulaşmış. Yani yüzde 77 oranında artış sözkonusu.

İLO Ocak 2019’da bir rapor yayınlayarak işsizliğe dikkat çekti. İşsizliğin yoksullukla paralel büyüdüğüne vurgu yaparak, sosyal patlama endişesini dile getirdi. İLO’nun raporuna göre günümüz dünyasında 190 milyon açık işsiz bulunmakta. Bunların içinde genç işsizlerin sayısı ise 64 milyon civarında. Rapora göre çalışanların yarısından fazlası, sigorta ve sosyal haklardan güvencesiz istihdam ediliyor. 200 milyon işçi, günde 2 doların altında çalışıyor. Çalışanların üçte birinden fazlası, haftada 48 saatten fazla çalışıyor. Ve yılda 2,78 milyon işçi, işçi cinayetlerinde yaşamını yitiriyor.

Yani sadece Türkiye’de değil, dünyada işsizlik artıyor. Buna bağlı olarak işçilerin yaşam ve çalışma koşulları daha da ağırlaşıyor, yoksulluk ve açlık çekenlerin sayısı büyüyor.

 

İşsizlik kapitalizmin vebasıdır

Azami kar amacı güden kapitalist üretim tarzında planlı üretim yapılamaz. Üretim, merkezi planlamadan yoksun olunca, çalışabilir nüfusun hepsi istihdam edilemez. Dolayısıyla kapitalist üretim tarzı işsizliği üretir. Yani işsizlik, kapitalist üretim tarzının karakterinde vardır.

Her patron azami karı elde etmek için rakipleriyle kıyasıya savaşır. Rekabet kızıştıkça işçileri daha fazla baskı altına alır, daha fazla işgücü sömürüsüne tabi tutar. Daha az işçiyle daha çok ürün elde etmek ister. Bu durum işsizler ordusunu sürekli kılar.

Diğer yandan kapitalistlerin azami kara ulaşması için, yedek işgücü ordusuna, yani işsizlere ihtiyaç vardır. Çünkü işsizlerin varlığı, işçilerin daha yoğun sömürülmesine imkan tanır.

Onun için kapitalistler, işçileri düşük ücretle uzun saatler çalıştırmak istediklerinde, işçiler arasında rekabet yaratmak, örgütlenmelerinin önünü kesmek istediklerinde veya herhangi bir direnişi ve grevi kırmak gerektiğinde, işsizleri kullanır. İşçilere “kapıda daha ucuz çalışacak binler var” tehdidini savurur.

Kısacası kapitalist sistemin olduğu her yerde işsizlik vardır. Bugün en gelişmiş kapitalist-emperyalist ülkelerde dahi (yüzde 2-3 civarında bile olsa) işsizliğin bulunduğunu görürüz. Ancak kriz dönemlerinde işsizlik, normal dönemlerin çok üzerine çıkar. Adeta çığ misali katlanarak büyür. Zaten işsizliğin artması, krizin en önemli göstergelerinden biridir.

 

Birleşik mücadeleyi yükseltelim!

Türkiye’de işsizlik, emperyalist-kapitalist ülkelere göre her zaman daha yüksektir. Fakat kriz dönemiyle birlikte işsizlik oranları da devasa boyutlara ulaşır. TÜİK gibi resmi kurumlar, bu oranları olabildiğince düşük göstermeye çalışsa da, gerçekler ortada. Uzayan işsizler kuyruğu, işsizlikten dolayı yaşanan intiharlar, hem işsizliğin boyutunu, hem de krizin derinliğini gösteriyor.

Artan işsizliğin patlamaya dönüşmesi, egemenlerin en büyük korkusudur. ILO’nun bu konudaki uyarısı da boşuna değildir. İşsizlerin çalışanlarla birleşik mücadelesi, onların kabusudur.

İşsizlik, sadece şu anda işsiz olanların sorunu değildir. Bugün çalışıyor olanlar da her an işsiz kalabilir. Onun için işsizliğe karşı mücadele, işçi-işsiz tüm işçi ve emekçilerin birlikte vermeleri gereken bir mücadeledir. Birleşik mücadeleyi örgütlemenin zemini de, kriz dönemlerinde her zamankinden daha fazladır. Sendikalar bunu rahatlıkla örgütleyebilir. Ne var ki, işbirlikçi-uzlaşmacı sendikalarla bunu başarmak çok zordur. Her sorunda olduğu gibi bu konuda da tabandan örgütlenmeye, sendikaları da zorlamaya ihtiyaç vardır.

İşsiz kalmanın bunalımıyla intihara kalkışmak, işsizlik kuyruklarında ömür tüketmek kurtuluş değil! İŞKUR’un önleri, işsizlik kuyrukları eylem alanına dönüşmedikçe, “herkese iş herkese çalışma hakkı” talebiyle birleşik mücadeleyi yükseltilmedikçe, işsizliği azaltmak mümkün değildir.

Zaten kapitalist sistemde işsizlik ortadan kalkmaz, ama geriletilebilir. İşsizliğin tümden bitmesi, ancak sosyalist bir sistemle mümkündür. Nihai kurtuluş, işsizliğin ve sömürünün olmadığı sosyalist bir dünya ile olacaktır.

Bunlara da bakabilirsiniz

“Yenidoğan çetesi” ve sağlıkta özelleştirme

Sağlıkta özelleştirmenin en korkunç yönlerinden biriyle yüzleştik geçtiğimiz günlerde. Yeni doğan bebeklerin, sadece ve sadece …

Öğretmen mülakatları emek gaspıdır

Milli Eğitim Bakanlığı 25 Ekim’de mülakat sonuçlarını açıkladı. Bir “müjde” olarak ise 20 bin sözleşmeli …

“ZAFER ne zaman gelecek bilmiyorum. Ama geleceğini biliyorum…”      

1800’lü yılların ilk yarısında, dünya, işçi direnişleri ve halk isyanlarıyla alev topu gibiydi. Bu ülkeler …