Siyasal

Paylaşılmış topraklar yeniden paylaşılırken… Kriz, Savaş ve DEĞİŞEN DENGELER

  2001 yılında ABD’de gerçekleştirilen 11 Eylül saldırılarının ardından, emperyalistler arasında yeni bir “paylaşılmış toprakların yeniden paylaşılması” mücadelesi, başka bir deyişle, “imparatorluk” tahtına kimin oturacağına ilişkin bir hegemonya mücadelesi başlamıştır. Dünya tarihinde iki defa yaşanmış olan büyük paylaşım savaşlarının üçüncüsü, bu süreçle birlikte şekillenmiştir. Emperyalist paylaşım savaşları, biraz şekilci bir yaklaşımla, pek çok ülkenin fiili savaş durumunda olması olarak algılanmaktadır. …

Devamını oku

19 Kasım 1942- Stalingrad direnişinin zaferi

“Bir adım bile geri gidilmeyecek” 19 Kasım 1942… İkinci emperyalist paylaşım savaşını sona erdiren tayin edici çarpışmanın kazanıldığı gün… Faşist Hitler orduları, Sovyetler’e doğru ilerleyişinde büyük “zaferler” elde etmiş ve nihayet Stalingrad kapılarına kadar dayanmıştır. Faşizmin yağmacı, talancı yüzünü açığa çıkarırcasına Nazi orduları, girdikleri her yeri altına  üstüne getirmiş, yaşamı temsil eden ne varsa yoketmeye çalışmıştır. Nazi orduları, yeryüzünde ilk …

Devamını oku

EKİM DEVRİMİ ve LENİN

Ve onlar biliyorlar ki “O” “Dün erkendi yarın geç, Vakit tamam, bugün” dedi. Ve onlar “anladık, bildik” dediler. Yürüyor onlar Kışlık Saray’a Putilovski Zavot’tan Bolşevik Kirov. Ve ihtar ederim ki çapul yapmak isteyenlere artık Kışlık Saray ve bütün Rusya işçinin ve köylünündür”   “Vakit tamam, bugün!” “Bugün” ayaklanma günü… “Bugün” eski rejimi yıkma, iktidarı ele geçirme günü… Yıllardır binbir emek, …

Devamını oku

“Türküler, yasalardan daha güçlüdür”

  Pınar Aydınlar, söylediği türkülerden dolayı yargılanan sanatçılardan biri. Bir ay önce verilen mahkeme kararına göre, üç yıl boyunca Dersim’de türkü söylemesi yasaklandı. Söz konusu yasağa göre, “Kırmızı Gül”, “Ali Haydar”, “Kızıldere” türkülerini sadece Pınar Aydınlar söyleyemeyecek! Bu türküleri söylemek başka sanatçılara yasak değil. Aynı yasak Grup Munzur için de geçerli. Pınar Aydınlar’la bu yasak hakkındaki düşüncelerini ve mücadeleye bakışını …

Devamını oku

Açlık grevleri üzerine

PKK’li tutsakların 12 Eylül’de başlattıkları süresiz açlık grevi, yeniden açlık grevlerini ve ölüm oruçlarını gündemin en önemli maddesi haline getirdi. Açlık grevlerinin tarihi, ölüm orucu ile farkı, süresi, talepleri vb. çeşitli yönleriyle konuşulmaya, tartışılmaya başlandı. Burjuva medyada, açlık grevleri üzerine haberler ve yorumlar arttı. Fakat bunların büyük çoğunluğu, çarpık, eksik ve yanlıştır. Özellikle açlık grevlerinin tarihi ile ilgili, Gandi’den IRA’ya, …

Devamını oku

Açlık grevleri ve devletin bildik yaklaşımı

Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması, anadilde savunma ve eğitim hakkı olarak sıralanan üç taleple PKK’li tutsakların 12 Eylül’de başlattıkları açlık grevi, iki ayı aşkın süredir devam ediyor. BDP’nin açıklamalarına göre, Ekim ayı sonunda 707 tutsak açlık grevinde iken, 5 Kasım’da -hasta ve çocuklar dışında tutularak- tüm PKK’li tutsakların katılımıyla, binlerce kişiye ulaştı. İlk ekipte yeralan 60 kişinin, sağlık durumlarının kötüleştiği bildiriliyor. …

Devamını oku

“Travma”lar için“rehabilitasyon”, MÜCADELEDİR

Son yıllarda “travma” ve “rehabilitasyon” kelimeleri oldukça yaygın biçimde kullanılmaya başlandı. İlk olarak ’99 depreminin ardından gündemimize girmişti; arkasından, 19 Aralık katliamını yaşamış tutsaklardan, en sevdiği oyuncağı kırılan çocuklara, Dersim katliamında sağ kalanlardan, üniversite sınavını kazanamayan gençlere, şiddet gören kadınlardan, polis saldırısına uğrayan memurlara, işkence gören-uzun süre hapis yatan devrimcilerden, sevgilisi tarafından terkedilen ergenlere kadar çok geniş bir yelpazedeki toplumsal …

Devamını oku

FAŞİZM ve KADIN

Başbakan Erdoğan, son olarak kürtaj ve sezaryan doğuma karşı olduğunu ilan ederek, kadınlarla ilgili bugüne dek sarf ettiği sözlerin uç noktalarına gelip dayandı. Daha önce de “kadınla erkeği eşit görmediğini” söylemiş, her vesileyle kadını aşağılayan sözler sarf etmişti. Bu, onun gerici ideolojisinin doğal bir sonucuydu aslında. Her ne kadar Erdoğan’a, liberaller ve reformistler tarafından “demokrat-değişimci” sıfatları verilmişse de, onun en …

Devamını oku

İki ayrı 8 Mart

8 Mart Dünya Emekçi Kadınları Günü, 2005 yılından bu yana iki ayrı etkinlikle kutlanıyor. Birini “Kadın Platformu” ismini taşıyan feminist platform, diğerini ise Devrimci 8 Mart Platformu gerçekleştiriyor. Ancak 2005’teki ayrışmadan bugüne çok şey değişmiş durumda. Elbette diyalektiğin doğasıdır; hiçbir şey aynı kalmaz, değişmeyen tek şey değişimdir. 8 Martların da hep aynı kalmaması, bu doğaya uygundur. Fakat ne yazık ki, …

Devamını oku

8 Mart tartışmalarında feminizmin etkisi

   2005 yılında 8 Mart Platformu’nun yaşadığı ayrışmanın temelinde, kadın sorununa bakıştaki ideolojik ayrım yatıyordu. 2005 8 Martı, devrimcilerle feministleri, son derece devrimci bir tarzda ayrıştırmıştı. Ayrışmanın biçimi bile bu içeriğe uygundu. Devrimci 8 Mart Platformu, Saraçhane ve Beyazıt meydanlarında, “izinsiz” ama meşru bir tutumla, devletle çatışmalı, gaz bombalı ve coplu bir biçimde, ama son derece büyük bir irade ve …

Devamını oku