Her tür revizyonist-reformist akım, parlamento düşkünlüğünü perdelemek ve devrimci-demokrat kesimleri yedeklemek için, varolan düzeni değiştirmek amacıyla parlamentoya girdiklerini iddia eder. Kendilerine karşı çıkan devrimci ve komünistleri ise, “sekterlik”le, “dönemin ruhuna ayak uyduramamak”la suçlar. Bu dün de böyleydi, bugün de böyledir. Günümüzde artık ML kavramları kullanmaktan da kaçınan, burjuva literatürle konuşup-yazan bu kesimler, kendi tabanında devrimci duyguları taşıyanları ve komünist ve …
Devamını okuArkayazı
Reformizmin son durağı PARLAMENTERİZM
Parlamento, yani meclis, “yasaların yapıldığı yer” olarak bilinir. Bunun biçimi, sayısal oranı, işleyişi vb. döneme, ülkelere göre değişiklikler gösterse de özü değişmez. Bu öz, bir ülkenin yönetimindeki temel ilkelerin, anayasa dahil tüm yasaların buradan çıkacağıdır. (Anayasaları yapan meclisler, “kurucu meclis” olarak da anılır.) Sözkonusu meclis de, yine her ülkede değişen seçim sistemleri ile belirlenen vekillerden oluşur. Dolayısıyla seçimler ve meclis, …
Devamını okuRojava devrimi üzerine
Rojava devrimi son günlerde, yeniden tartışılmaya başlandı. Tekirdağ’da Grup Yorum’un bir söyleşi esnasında “Rojava’yı devrim olarak görmüyoruz” sözleri üzerine, bir kez daha Rojava’da yaşananların devrim olup olmadığı tartışılıyor. (*) Üzerinde en fazla kargaşa yaratılan kavramların başında ne yazık ki “devrim” gelmektedir. Bir yandan burjuvazi, bir yandan reformistler, “devrim” sözcüğünü öylesine sık kullanmışlar ve içini boşaltmışlardır ki, neye “devrim” denip denmeyeceği …
Devamını okuFeminizm mi Sosyalizm mi?
Yayınevimiz tarafından çıkartılan Feminizm mi Sosyalizm mi adlı kitabın Giriş bölümünü yayınlıyoruz. Kadının kurtuluşu için “feminizm mi, sosyalizm mi” sorusunu sormak bile abes karşılanabilir; öyledir de. Gerek teorik, gerekse pratik olarak kadının kurtuluşunun sosyalizmden geçtiği kanıtlanmıştır çünkü. Fakat çoğu kez bizim için son derece açık olan bir sorun, geniş kitleler için aynı açıklıkta görülmeyebilir. Ya da dönemsel gerileyişler, daha önceden …
Devamını okuAvrupa’da yükselen kitle hareketi ve Syriza’nın zaferi
Syriza ile ilgili ilk tartışma da burada başladı. ANEL partisi, milliyetçi, muhafazakar, homofobik, anti-Semitik, İslam düşmanı bir parti. “Budistler, Yahudiler ve Müslümanlar vergi ödemez” diyen Kammenos’un partisi ile Syriza’nın tek ortak noktası, ikisinin de AB’nin kurtarma paketlerine karşı olması. Biri sağdan-ulusalcı zeminden, diğeri soldan, kurtarma paketlerine karşı propaganda yürüttüler seçim dönemi boyunca. Üstelik koalisyon, seçimlerden hemen bir gün sonra kurulmuştu. …
Devamını okuEmperyalist savaşın ekonomi-politiği
Giriş Bugün başını ABD emperyalizminin çektiği, Ortadoğu’da yoğunlaşan yeni bir emperyalist savaş yaşanıyor. Bu gerçek, artık birçok kesim tarafından görülmeye, tespit edilmeye başlandı. Geçtiğimiz günlerde Papa bile, “üçüncü dünya savaşını yaşıyoruz” dedi. Keza KCK’nin başkanı Cemil Bayık da, IŞİD’in saldırıları üzerine yapılan bir değerlendirmede, Ortadoğu’da süren savaşın “üçüncü emperyalist savaş” olduğunu belirttikten sonra, savaşın başlangıç noktasını “birinci Körfez savaşı”na (1991 …
Devamını okuAKP’nin saldırganlığı ile artan Faşizm tespitleri üzerine
Son aylarda AKP’nin artan baskı ve şiddet politikaları, faşizme dair tespitleri yeniden gündeme getirdi. AKP’nin polis yetkilerini arttıran yeni yasasıyla birlikte “faşizme çeyrek kaldı”, “faşizm yükseliyor”, “kara faşizm geliyor” türü çığlıklar aldı başını gitti ve bunlar gazete manşetlerini kapladı. Aslında AKP hükümetine dönük bu tür değerlendirmeler yeni değil. 2007’den sonra AKP’nin başta ordu olmak üzere devletin kurumlarından kendine karşı klikleri …
Devamını okuSavaş ve kadın
“Savaş en çok kadın ve çocukları vurdu” sözünü, son günlerde daha sık duymaya başladık. En başta Suriye’den sınırlarımıza akın eden göç dalgasında, en fazla kadın ve çocukları görüyoruz. Üstleri-başları dağılmış, ayakları yalın ve acının donuklaştırdığı gözleriyle… Yerlerinden-yurtlarından edilmiş bu insanlar, sığındıkları ülkede de büyük zorluklar yaşamaya devam ediyor. Ya mülteci kamplarında yarı-aç ve perişan bir yaşama mahkum oluyorlar, ya da …
Devamını okuEmperyalist savaşın bugünkü durumu; Bize düşen görevler
Elimize posta kanalıyla ulaşan TİKB(B) merkez yayın organı İhtilalci Komünist’in Temmuz-Ağustos 2014 tarihli başyazısını güncel öneminden dolayı kısaltarak yayınlıyoruz. Bu binyılın başında emperyalistler arası çelişkiler, savaş biçimini de alarak iyice keskinleşmişti. Özellikle Ortadoğu ve Kafkaslar, savaşın en şiddetli haliyle sürdüğü bölgeler oldu. 10 yılı aşkın süredir bu savaş devam ediyor. Emperyalist işgaller ve içteki işbirlikçi unsurların kışkırtmasıyla, birçok ülke …
Devamını okuOrtadoğu’da yeni denklem; IŞİD ve Irak’ta parçalanma
Ortadoğu’daki savaş, Haziran ayında IŞİD’in (Irak-Şam İslam Devleti) Bağdat’a doğru ilerlemeye başlamasıyla yeni bir evreye girdi. IŞİD, 10 Haziran’da Musul’u, 11 Haziran’da Tikrit’i, 15 Haziran’da Telafer’i ele geçirdi. Musul’u işgal ederken, Türkiye’nin Musul Başkonsolosluğu’nu bastı ve konsolosluktaki 49 kişiyi rehin aldı. Ardından Bağdat’a doğru yürüyüşünü sürdürdü ve Bağdat kapılarında dövüşmeye başladı. Bu ilerleyiş sırasında, Irak’ın en büyük petrol rafinerisini, Musul’daki …
Devamını oku