Genel

Açlık grevleri üzerine

PKK’li tutsakların 12 Eylül’de başlattıkları süresiz açlık grevi, yeniden açlık grevlerini ve ölüm oruçlarını gündemin en önemli maddesi haline getirdi. Açlık grevlerinin tarihi, ölüm orucu ile farkı, süresi, talepleri vb. çeşitli yönleriyle konuşulmaya, tartışılmaya başlandı. Burjuva medyada, açlık grevleri üzerine haberler ve yorumlar arttı. Fakat bunların büyük çoğunluğu, çarpık, eksik ve yanlıştır. Özellikle açlık grevlerinin tarihi ile ilgili, Gandi’den IRA’ya, …

Devamını oku

Açlık grevleri ve devletin bildik yaklaşımı

Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması, anadilde savunma ve eğitim hakkı olarak sıralanan üç taleple PKK’li tutsakların 12 Eylül’de başlattıkları açlık grevi, iki ayı aşkın süredir devam ediyor. BDP’nin açıklamalarına göre, Ekim ayı sonunda 707 tutsak açlık grevinde iken, 5 Kasım’da -hasta ve çocuklar dışında tutularak- tüm PKK’li tutsakların katılımıyla, binlerce kişiye ulaştı. İlk ekipte yeralan 60 kişinin, sağlık durumlarının kötüleştiği bildiriliyor. …

Devamını oku

“Travma”lar için“rehabilitasyon”, MÜCADELEDİR

Son yıllarda “travma” ve “rehabilitasyon” kelimeleri oldukça yaygın biçimde kullanılmaya başlandı. İlk olarak ’99 depreminin ardından gündemimize girmişti; arkasından, 19 Aralık katliamını yaşamış tutsaklardan, en sevdiği oyuncağı kırılan çocuklara, Dersim katliamında sağ kalanlardan, üniversite sınavını kazanamayan gençlere, şiddet gören kadınlardan, polis saldırısına uğrayan memurlara, işkence gören-uzun süre hapis yatan devrimcilerden, sevgilisi tarafından terkedilen ergenlere kadar çok geniş bir yelpazedeki toplumsal …

Devamını oku

FAŞİZM ve KADIN

Başbakan Erdoğan, son olarak kürtaj ve sezaryan doğuma karşı olduğunu ilan ederek, kadınlarla ilgili bugüne dek sarf ettiği sözlerin uç noktalarına gelip dayandı. Daha önce de “kadınla erkeği eşit görmediğini” söylemiş, her vesileyle kadını aşağılayan sözler sarf etmişti. Bu, onun gerici ideolojisinin doğal bir sonucuydu aslında. Her ne kadar Erdoğan’a, liberaller ve reformistler tarafından “demokrat-değişimci” sıfatları verilmişse de, onun en …

Devamını oku

İki ayrı 8 Mart

8 Mart Dünya Emekçi Kadınları Günü, 2005 yılından bu yana iki ayrı etkinlikle kutlanıyor. Birini “Kadın Platformu” ismini taşıyan feminist platform, diğerini ise Devrimci 8 Mart Platformu gerçekleştiriyor. Ancak 2005’teki ayrışmadan bugüne çok şey değişmiş durumda. Elbette diyalektiğin doğasıdır; hiçbir şey aynı kalmaz, değişmeyen tek şey değişimdir. 8 Martların da hep aynı kalmaması, bu doğaya uygundur. Fakat ne yazık ki, …

Devamını oku

8 Mart tartışmalarında feminizmin etkisi

   2005 yılında 8 Mart Platformu’nun yaşadığı ayrışmanın temelinde, kadın sorununa bakıştaki ideolojik ayrım yatıyordu. 2005 8 Martı, devrimcilerle feministleri, son derece devrimci bir tarzda ayrıştırmıştı. Ayrışmanın biçimi bile bu içeriğe uygundu. Devrimci 8 Mart Platformu, Saraçhane ve Beyazıt meydanlarında, “izinsiz” ama meşru bir tutumla, devletle çatışmalı, gaz bombalı ve coplu bir biçimde, ama son derece büyük bir irade ve …

Devamını oku

Direniş Tarihi Karartılamaz! ÖRGÜTÜN TARİHİNİ ÖRGÜT YAZAR

pdd-arka-logo-1

(Bu yazı TİKB(B) Merkezi Yayın Organı “İhtilalci Komünist”in Kasım-Aralık 2011 tarihli sayısından alınmıştır.) Son dönemde “anı” adı altında örgüt tarihleri yazılıyor. Hem de örgütün-mücadelenin, çoktan dışına düşmüş kişiler tarafından… Bu kişiler, sözkonusu örgütlerin belli bir döneminde yönetici bir kademede, hatta işin başında olmuş olabilirler. Ya da bu örgütlerin devamı olduklarını iddia edenlerin liderliğini hala üstlenmiş de olabilirler. Hangi durumda olursa …

Devamını oku

Devrimci değerlere saldırılara tavır sorunu

Devrimci değerlere, geleneklere, şehitlere saldırı yeni değildir. 12 Mart ve 12 Eylül gibi dönemlerin ardından daha yoğun bir şekilde görülmüştür. Fakat bunlar, bugüne dek daha çok, devrimci-demokrat görünen burjuva aydınlar tarafından yapılmıştı. Son yıllarda ise, geçmişte veya halen komünist ve devrimci örgütlerin içinde yeralan, hatta yönetici kademelerde bulunmuş kişiler, bu role soyunmuş durumdalar. Hem de çok daha pervasızca… Buna eklenen …

Devamını oku

Aktivist değil örgütçü!

“Aktivist” kavramı, Türkiye Devrimci Hareketinin son on yılında kullanılmaya başlayan ve giderek benimsenen, yaygınlaşan bir kavram oldu. “Bizim” tasfiyecilerden başlayıp “Atılım” çizgisine ve diğer devrimci hareketlere sirayet eden bu kavram, altında yatan zihniyetin pek sorgulanmadığı, üzerinde fazla düşünülmeyen bir kullanma biçimini aldı. Bu kavramı ilk kullananlar, son derece ‘iyi niyetli’ bir görüntü içindeydi. Adeta, ‘örgütçü’ kelimesinin daha ‘modern’, daha ‘anlaşılır’ …

Devamını oku

KIZILDERİLİLER TOPRAKLARINI İSTİYOR

kizilderili

  “Son ırmak kuruduğunda, son ağaç yok olduğunda, son balık öldüğünde; beyaz adam paranın yenmeyen birşey olduğunu anlayacak.”   Amerika kıtasının asıl sahipleri Kızılderililer, ABD yönetimine başkaldırdılar. 150 yıl önce atalarının ABD ile imzaladığı anlaşmaları 19 Aralık 2007 tarihi itibarıyla feshettiklerini açıklayan Lakota kabilesi, bağımsızlık ilan etti. Kabilenin temsilcisi Russel Means, Washington’da düzenlediği basın toplantısında “Biz artık ABD vatandaşı değiliz …

Devamını oku